1. BÖLÜM "Koca Meraklısı Değilim!"

149 13 0
                                    

Herkese yeniden merhaba. :)

Pamuk Öğretmenin ilk bölümü sizlerle..

Başlama tarih ve saatinizi buraya yazabilirsiniz:)

Keyifli okumalar ♥️

Sevilmemenin ne demek olduğunu
tenime, aklıma, kalbime
kazıya kazıya öğrenmiştim..

1. Bölüm

Önümdeki deftere bugünün son imzasını da attığımda işim bitmişti. Defteri kapatarak saate baktığımda mesaimin 15 dakika önce bittiğini fark ettim. Oturduğum küçük sandalyeden kalkarak sınıfta son kalan öğrencim Beyza'nın yanına gittim.

Elindeki kırmızı boyayla, boyama kitabındaki ördeğe minik bir kurdele çizmekle meşguldü. "Öğretmenim?" dedi işini nihayet bitirdiğinde. Sonuçtan memnun kalmış olmalıydı ki minik ela gözleri mutlulukla ve gururla çizdiği kurdeleye bakıyordu. " Bak ördeğime toka yaptım. Nasıl olmuş?" Dudaklarıma yerleşen gülümsemeyle "Bakayım." Dedim, kâğıda sanki çok önemli bir şeyi inceliyormuş gibi büyük bir dikkatle baktım. "Harika görünüyor. Senin gibi."

Beyza'nın yüzündeki mutluluk daha da artarken içime dolan huzurla yanağından küçük bir makas aldım. "Artık toplanmalıyız küçük kuzum." masanın üzerindeki rengârenk kalemleri işaret ettim. "Aşağıya inmemiz gerekiyor." diye açıklama yaptım hemen ardından. Küçük elleriyle boya kalemlerini kutusuna koydu. "Öğretmenim bugün beni annem mi almaya gelecek, yoksa babam mı?"

Güldüm. Beyza, babasına çok düşkün bir çocuktu. Hemen hemen her gün bu saatlerde aynı anlar yaşanıyordu bu küçük sınıfta. Babası üst düzey bir subaydı. Bu yüzden çoğunlukla evde değildi ve Beyza sık sık onu özlediğinden bahseder, arkadaşlarına babasıyla yaptığı şeyleri anlatırdı ve bütün oyunlarda baba olurdu. Kulağa komik geliyordu evet ama bir çocuk için derin anlamları vardı kesinlikle.

"Birlikte bakalım mı? " dedim ve son kez sınıfımı kontrol ettim, yeterince topluydu. Askılıktan Beyza'nın montunu alarak üzerine giymesine yardımcı oldum ve kendi eşyalarımı da alarak birlikte aşağıya indik. Birkaç çocuk ve nöbetçi öğretmen Esra vardı. Esra öğretmenden pek hoşlanmazdım. Çok vasıfsızdı ve öğretmenlik hakkında hiçbir yetisi yoktu, buna rağmen babasının arkadaşı olduğu için burada öğretmenlik yapıyordu. Bu onu küçümsemek değildi, zira çok kibirliydi. El becerisi ve öğretmenliğe dair hiçbir yetisi olmamasına rağmen okuldaki her şeye burun kıvırır, hiç kimsenin yaptığını beğenmez, sürekli laf dokundururdu. Üstelik birkaç defa çocuklara kötü davrandığına şahit olmuştum. Bu durum tüm okulun bildiği, gördüğü, hatta birçok kez bizzat şahit olduğu bir durumdu. Kimsenin hiçbir şey söylemiyor olması okulda rahatça at koşturabilme özgüvenini ona âdeta altın bir tepside sunuyordu. Çünkü her ay babası kurum bünyesine yüklü bir bağış yapıyordu.

Bu yüzden onunla konuşmaktan kaçınır, konuşmalarını çoğu zaman dinlemezdim. Zorunlu olmadığı müddetçe de hiçbir şekilde aynı ortamda bulunmamaya özen gösterirdim. Zaten bugün nöbetçi o olduğu için, mesai çoktan bitmesine rağmen çıkmamış, Beyza'yı beklemiştim. Ona güvenmiyordum ve asla hiçbir öğrencimi onunla yalnız bırakamazdım. Çok geçmeden Beyza'nın annesinin arabası kapıda göründüğünde, elinden tutarak Beyza ile birlikte okuldan çıktık. Ayaküstü bir sohbetten sonra Beyza'yı annesine teslim ettim ve gönül rahatlığıyla eve doğru yürümeye başladım. Evim çalıştığım kreşe çok yakın bir yerdeydi.

Gökyüzünden bir kuğu edasıyla süzülen kar taneleri Ankara'nın sokaklarına düşerken üşüdüğümü hissederek montumun önünü kapattım ve atkımı iyice yüzüme doladım. Kendimi asla ısıtamadığım ve hep çok üşüdüğüm için kış aylarını pek sevdiğim söylenemezdi. Ellerimin ısındığını ve sıcak olduğunu hiç hatırlamazdım. Küçük narin ellerimi tutup ısıtmaya layık birisi olmadığı için de hep üşümeye mahkûm kalacaklardı sanırım.

Pamuk  ÖğretmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin