●IV●

32 7 3
                                    

Bölüm ara tatil sebebiyle biraz geç geldi, üzgünüm.
Keyifli Okumalar!

Ama gelmişti.

Yağmur Bey çıkar çıkmaz telefonu elime aldığım gibi odayı arşınlamaya başladım. Ve 5 kişilik arkadaş grubumuza mesaj yazmaya koyuldum.

"Akşama bendesiniz, itiraz kabul etmiyorum."

Bade direkt çevrim içi oldu. Sahi o hala niye gelmemişti odama? Yağmur Bey çıktıktan sonra gelip beni soru yağmuruna tutması gerekmez miydi?

"Ben rahatsızım, iyi eğlenceler size."

O ne demekti?

Oradadır düşüncesiyle yönümü kapıya doğru çevirip odadan çıktım ama Bade içeride yoktu. Lavabodadır diye düşündüm fakat çantası ve kabanı da yoktu.

Kafama üşüşen düşüncelerle kaşlarımı çattım. İyi de benim kimsede gözüm yoktu ki. Niye bu kadar bozulmuştu?

Ben mi istemiştim sevdiği adamın avukatı olmak? Ayrıca aşk denen şey reklamlarda iki boy göstermelerle oluyorsa bu adama çok kişi aşıktı.

Gerçekten sadece ben avukatıyım diye miydi tüm bunlar? Geri odama girip kapıyı kapattım. Ayrıca bana haber vermeden de çıkamazdı efendim!

Biraz önce ara bozucu ceonun oturduğu koltuğa kuruldum ve hemen Bade'ye mesaj yazmaya başladım.

"Neredesin?"

Tek tik oldu, internetini kapatmıştı.

Yukarıdan bildirim düşünce geri gruba girdim.

"Ben okeyim."

Irmak, liseden arkadaşım. İşletme okudu. Babasının yardımıyla küçük bir şirket açtı.

"bnd glb okym"

Can, üşengeçlikte okul okudu ve birincilikle mezun oldu. Şaka bir yana, bazen onunla mesajlaşırken yeni bir alfabe var da benim mi haberim yok diyorum. Bilgisayar mühendisliği okuyor, okulu bitirebileceği konusunda şüpheliyim.

"Kaçta orada olalım?"

Cenk ile üniversitede tanıştık. Halkla ilişkilerden mezun. İş arıyor.

"19.20"

"Ne yiyelim?"

"bnm çok iyi bildiğim pizzacı var hem bni artık tanıyor"

"getittirmediğim gn yaşıyor muyum diye adm beni arıyor sjsjsjsjsj"

"hem indirimde yapar?"

"YOK ARTIK CAN!"

"Ama güzel fikir pizza."

"o zmn ymkleri bn ayrlarım"

"Tamamdır."

Saat altıyı kırk geçiyordu, yedi olmasını beklerken masanın üzerindeki eşyalarımı toplamaya başladım.

Kapının yanındaki askılıktan paltomu almak için kalktığım esnada başım döndü. Düşmemek için masadan destek aldım ve bir süre geçmesini bekledim. Geçeceği yoktu ama baktım ki azalıyor bende harekete geçip paltomu almaya yöneldim.

Masamın karşı tarafına geçtim ve Yağmur Beyin oturduğu yerin altında bir bileklik olduğunu fark ettim. Eğilip bilekliği alacağım sırada telefonum çalmaya başladı. Bilekliği cebime atıp masanın üzerindeki telefonuma uzandım. Arayan Irmak'tı.

"Efendim?"

"Deniz konuşmamız gerekiyor." Sesi telaşlı geliyordu. Bir korkmadım değil çünkü Irmak çok nadir telaş yapan birisiydi.

"Konuşalım Irmak."

Korkum giderek arttı çünkü nefes alışverişinin şiddetini ta buradan hissediyordum. Çok hızlıydı. Yani ne duyduysa ya da ne gördüyse cidden çok ciddi bir şeydi.

"Sabah sana gelen Yağmur Bey-"

Bir dakika. "Sen nereden biliyorsun Yağmur Beyi?"

"Bade anlattı telefonda, ağlayarak."

Bu da ne demekti? Ne ağlaması?

"Bade'nin nerede olduğunu biliyor musun?" diye sordum hemen.

"Bu saatte senin yanında olması gerekmiyor muydu?"

Lanet olsun, evet.

"Evet ama Yağmur Bey çıktığında ona bakmaya gittim ama yoktu."

"Deniz, Bade nerede?" Sesindeki endişe artmıştı.

Kaşlarım çatıldı. "Bilmiyorum Irmak."

Sesi mümkünmüş gibi daha da endişeli bir hal aldı, "Deniz, bilmiyorum ne? Kız antidepresan kullanıyor, ya bir şey yaptıysa kendine?"

Bunu demesiyle gözümün önü karardı. Yere düşeceğimi anladığım an koltuğa bıraktım kendimi.

"Sa-saçmalama..." Sesim içime kaçmıştı, duyulduğundan emin değildim.

Bir süre Irmak'ın soluklanması haricinde ses gelmedi. Bir yere koşuyordu.

Az çok kendime gelebildiğimde ses tonumu güçlü tutmaya çalışarak, "Tamam, ben Bade'nin evine bakmaya gideceğim," dedim. "Söyleyeceğin başka bir şey var mı?"

Terlemeye başlamıştım. Benim odam normalde bu kadar sıcak olmazdı ama havasızlıktan nefes alamıyor gibi hissediyordum. Ne kadar zorlarsam zorlayayım gözlerimi açık tutamadım. Neden bu kadar elim ayağımın boşaldığını anlamıyordum. Irmak'ın vücudundaki telaş sanki bana geçmişti.

Konuşmak için boğazını temizlediğinde kalbim duyacaklarını hissetmiş gibi delicesine atmaya başlamıştı. Göğüs kafesimi parçalayıp çıkmak istiyormuş gibi canımı yakıyordu.

"Yağmur katilmiş Deniz."

Birden ayaklanıp yumduğum gözlerimi aniden açınca girdaba girmişçesine başım döndü. Titreyen elimde zar zor tutabildiğim telefon yeri boyladı. Kendimi de telefonun yanında bulmam çok uzun sürmedi.

Bade peki? O neredeydi?

En son hatırladığım şey kapımın tıklatılıp açıldığıydı...

○○○

Selam!

Beni çok sevindiren bir mevzu oldu bu aralıkta, ondan bahsetmek istiyorum. Sevgili @lemnur7 Kitaplarla Yaşarız adlı tavsiye kitabında bize de yer verdi. Hoş yorumları ve beğenilmesi beni öyle çok sevindirdi ki huzurlarınızda da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Hediyeniz için çok teşekkürler! ^ ^

Bölümü nasıl buldunuz?

Umuyorum beğenmişsinizdir.

Hatırlatma: Her iki haftada bir Cuma yeni bölüm günümüz.

Gelecek bölümde yeniden görüşmek dileğiyle...

Esenlikle kalın!

ACININ İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin