❝𝐁Ü𝐘Ü𝐘Ü𝐍𝐂𝐄 𝐔𝐍𝐔𝐓𝐔𝐑𝐒𝐔𝐍❞

204 19 60
                                    

Tarih alayımm??


Bitmez dediğin her şeyin sonunu gördüğün an anlamsız gelirmiş hayat...

Mutluluk insanların kendini iyi hissetmesi için uydurmuş oldukları yalanlar bütünüyken, insan gerçek bir sevinci yaşayabilir miydi?

Küçük bedenlerin çektiği acılar boğazında yumru olarak kaldırmış, insan ne kadar büyüsede konuşamazmış.

🍂🍯🍂🍯🍂

"Vızzzz" diye bağırarak koşuyordu küçük çocuk, görkemli yalının bahçesinde aileleri kahve eşliğinde sohbet ederken iki çocuk her zamanki gibi süs havuzunun etrafında tur atıyordu.

Evin görevlisi hararetli konuşmalar içinde olan anne babalara ikramlıkları getirirken Çağla hanım nazik sesiyle ricada bulundu,

"Sema abla, rica etsem Petek'in vitaminlerini getirir misin?"

Sema evin ablasıydı, Çağla hanım ve Talat beyin evinde ona sorulmadan hareket edilmez, fikrine güven duyulurdu.

Medine hanım ve Cafer bey ise yeni yatırımları konusunda danışmak için geldikleri can dostları ile sohbet ediyor bir yandan da küçük kızları Milin Ebru ile ilgileniyorlardı.

Medine hanım kahverengi saçlarını kızının elinden kurtardıktan sonra sekiz yaşındaki oğlu Tuğkan Barlas'a bakmak için arkasına döndü. Oğlu her zamanki gibi, Çağla hanımın ve Talat beyin kızı Petek ile kavga ediyor, onu kızdırmak için elinden geleni yapıyordu. Daha sonra Milin'i Cafer beyin kucağına verdi. Milin babasının kucağında sevinç sesleri çıkarırken Medine hanım oğlunun yanına ilerledi,

"Tuğkan, rahat bırak Petek'i" Petek henüz altı yaşına yeni girmişti, Tuğkan ile iki sene önce ailelerinin ortaklığı ile tanışmıştı ve bir günleri bile ayrı geçmiyordu. Kahverengi denemeyecek kadar açık renkli saçlarını tepeden kırmızı kurdale ile toplamış, kırmızı salopetinin bir askısı omzundan düşmüş, kendisini kızdıran Tuğkan'ı kovalıyordu. Tuğkan annesini görünce koşmayı bıraktı,

"Anne benim ne suçum var? Annesigil adını Arı koymasaymış bende dalga geçmezmişim." Bilmiş edasıyla sinirle onu izleyen kıza baktı Tuğkan, kız hemen atıldı,

"Annemgil bir kere saf ve temizlik anlamında Arı koymuş adımı. Hem sadece arı değil ki! Petek Arı Haktaner bir kere benim adım." Boyu kendinden epey uzun olan çocuğa bakmak için parmak ucunda yükselmiş, işaret parmağını tehdit eder gibi sallayarak konuşuyordu.

Medine hanım tebessümle Petek'in saçlarını okşadı,

"Sen ona aldanma, sevdiğinden uğraşıyor seninle." Petek yüzünü Medine teyzesine döndü,

"Medine teyze, senin bu oğlunun gözleri hiç güzel değil. Yanlış anlama seninki güzel ama onunki değil." Küçük kızın gözleri kahverengiydi ama Tuğkan annesi gibi ela rengi gözlere sahipti ve Petek bunu kıskanıyordu.

Tuğkan gülerek kolunu Petek'in omzuna koydu,

"O gün Berrin benim gözlerime güzel dedi diye kıskandın değil mi Eşek Arısı?"

"Sensin be eşek, eşek gözlü!" Küçük kız bilim dergisinde görmüştü, en güzel gözlü "hayvan" eşeklerdi ve her ne kadar gözleri güzel olsa da Tuğkan bir hayvandı onun için.

Medine hanım tebessümle çocukların yanlarından ayrıldı ve çocuklar didişmeye devam etti. Tuğkan tam elini Petek'in saçına uzatmışken bacağında hissettiği diş ile irkildi.

"Berk, bir git ya!" Berk Barın, Petek'in küçük kardeşiydi. Henüz 3 yaşındaydı ve paytak adımlarla ablasını korumak için gelmiş, bacağına yetişebildiği Tuğkan Barlas'ın bacağına yapışmıştı,

BÜYÜYÜNCE UNUTURSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin