Umarım beğenirsiniz teşekkür ederim.
-----
Gözlerimi yavaşca açtığımda önce anlamadım sonra başımı kaldırdığımda evimde olmadığımı anladım. Neredeydim?
Tamamen doğrulduğumda kaşlarımı çattım, cidden evimde değildim, güldüm, ayağa kalktığımda etrafa baktım, "beni biri kaçırdı mı?" Öyle bir şey imkansızdı. Bana takık olan biri yoktu.
"Ben neredeyim? Kim kaçırdı beni?" Bir yerden kahkaha sesi duyduğumda daha çok korktum ve sonra o çıka geldi; Taro.
"Cidden kaçırıldığına inandın mı?" Gülüşüne yine engel olamadı. Somurttum, "aklıma senin olduğun gelmedi. Beni kaçırdılar sandım." Kaşlarımı çatabildiğim kadar çattım, "dur," ona yaklaştım, elim belimdeydi, "sen beni neden evine getirdin," gözlerim irileşti, "beni yatağa falan atmadın değil mi?" Korkarcasına ondan uzaklaştım, çok uykum vardı, hatırlamayor ya da uyuyor olabilirdim.
"Asena, ateşin mi çıktı güzelim?" Bana yaklaştığında uzaklaştım, "seni evime getirdim çünkü uyanmadın ayrıca seni neden yatağa atayım?" Güldü, "ayıkken atarım ama." İnanamıyormuş gibi ona baktığımda yine güldü, "tamam tamam, duymamış say," hâlâ ona baktığımı görünce, "cidden iyi misin?" Dedi. Ben güldüm, "tabii ki," somurttum, "beni evime götür savcı." Savcı dememi beğenmiş gibi sırıttı, "yok, bugün benimlesin."
"Kim dedi? Evime gitmek istiyorum, götür beni." Ofladı, "tamam gideriz ama kahvaltı yapalım." Buna başımı salladım çünkü dönden beri açtım.
"Tamam." Memnun olmuştu, "hazır kahvaltı," beni baştan ayağı sözdü, "şuan çirkinsin, yüzünü yıka." Şaşkınlıkla ona baktım, "çirkin miyim?" Güldüm, "sen bana bunu lisede bile demezdin." Aklına bir şey gelmiş gibi güldü, "çünkü lisede bana güzel görünmek için makyaj yapıyordun."
"Sen varya," burnumdan nefesimi verdim, "sen, sen kendini yakışıklı sanma, tipsizsin. Zaten sana nasıl aşık olmuşum ki? Şu tipine bak! Kızlar nasıl seni beğeniyorsa." Sinirden ne dediğimi bilmezken gülüşü büyüdü, "o beğenenlerin arasında birde sen varsın güzelim." Bana yaklaştı, "ayrıca elini yüzünü yıka dedim, çirkin ağzımdan kaçtı. Güzelsin, özellikle benim gözümde." Göz devirdim, "kesin öyledir." Tuvalete yol aldığımda arkamda ki gülüş seslerini duyuyordum, bu benimde gülmemi sağlıyordu.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra tuvaletten çıktığımda karşımda gördüğüm kişi nefret ettiğim kişiydi. "Sen manyak mısın? Karşıma olur olmaz yerlerde çıkıyorsun!" Sırtını duvara vermiş ellerini göğsünde birleştirmişti, kasları göz önündeydi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim, "peşimde kuyruk mu oldun?" Sustu, sırıtarak bana baktı, bende başımı kaldırmış ona kızıyordum, boyu uzundu ve o bana eğilirken başımı kaldırmak zorunda kalıyordum. "Nasıl fark etmemişim ben seni?" İç çekince durdum, sırtını duvardan ayırıp bana bir adım atınca kaşlarımı kaldırdım, "nasıl umursamamışım?" Bir adım daha atınca yine durdum, sanırım bana yakın olmasını istiyordum. "Nasıl görmezden geldim?" Bir adım daha atınca aramızda ki mesafeyi kapattı, başını eğdiğinde göz göze geldik, ben nefesimi tutmuşken o nefesini yüzüme verdi.
"Ama sen iyi ki beni bulmuşsun." Parmakları karnımdan belime kayarken ürperdim, "keşke bulmasaydım." Güldü, "biraz daha vakit geçirelim iyi ki diyeceksin." Güldüm onun gibi, "ben senin üç sene vakit geçirdim iyi ki de demedim." Eli belime gittiğinde hızla beni kendine çekti, göğsüm göğsüne değerken derin nefeslerini yükselen göğsünden anlıyordum.
"Çekil." güldü, "peki," beni bıraktığında üşüdüğümü hisettim.
Birlikte mutfağına geçtiğimizde ne kadar büyük olduğunu gördüm, evide büyüktü, güzel kokular burnuma gelirken güldüm, o anda telefonum çaldığında cebimden çıkartıp açtım, Esin aramıştı. "Neredesin? Evinde de değildin." Güldüm, "ben iyiyim iki saat sonra emniyette olacağım. Anlatacağım her şeyi." Derin bir nefes verdi, "tamam."