Gece mışıl mışıl uyuyan Taehyung sabahları güzelinin kokusu ve o güzelliğini görerek uyanmayı çok seviyordu. Hayatı boyunca tek görmek istediği şey belki de sadece buydu.
Uyanınca biraz daha güzelini izlemiş ve kokusunu solumuştu büyük olan. Daha sonra işe gitmesi için yataktan çıkıp duş almaya gitmişti.
Yatakta belindeki ellerin eksikliğini ve yanındaki boşluğu hisseden Jungkook ise hemencecik uyanmıştı.
Sevdiğinin kalktığını farketmişti çünkü. Onlar birbirinin yokluğunu anında farkederdi.
Jungkook Taehyung'un kahvaltı yapmadan gideceğini bildiği için hemen kalkıp aşağı indi ve esmerine kahvaltı hazırlamaya başladı.
Taehyung banyodan çıktığında yatağın boş olduğunu görmesiyle güzelinin kahvaltı hazırladığını anlamıştı.
Jungkook'a sahip olduğu için çok mutluydu.
Jungkook onun bu hayatta ki tek varlığı , yaşama kaynağıydı. İyikisiydi. Bu hayatı onun için yaşamaya değer kılandı. Ve Taehyung'un ondan başka hiç kimsesi yoktu.
Ailesi homofobikti. Taehyung'un yönelimini öğrendikten sonra babası onu bir posta güzel dövmüş, annesi ise bir ton dalgasını geçmişti tabiri caizse babasının tek bir tokatından bile daha çok canını yakan o iğrenç sözleri söylemişti.
Taehyung o zamanlar çok kötü anlar yaşamış, hayatının en kötü zamanlarını geçirmişti. Fakat Jungkook'un bunların hiçbirinden haberi yoktu. Çünkü Jungkook Taehyung'a ailesi ile ilgili bir şeyler sorduğunda Taehyung onların öldüğünü söylemişti.
Çünkü onlar Taehyung'un içinde ölmüştü.
Taehyung okul zamanlarında zorbalık gören bir öğrenciydi. Hiç arkadaşı olmamıştı. Hep yalnız bırakılmıştı. Hiç kimse ağladığında sırtını sıvazlayıp geçecek ağlama dememişti. Taehyung'un içinde her zaman için bir burukluk, her zaman için bir eksiklik kalmıştı.
Jungkook'un ise aile ve arkadaşlar bakımından hiç bir sorunu veya sıkıntısı yoktu. Her zaman ailesiyle iyi geçinen bir çocuk olmuştu. Her zaman ailesi tarafından desteklenmişti. Ailesi yönelimini öğrendiğinde ufacık bir ses yükseltmesi bile olmamıştı. Oğullarına sıkıca sarılarak bunun doğal bir şey olduğunu, oğullarının kendisini bulmasına çok sevindiklerini söylemişti.
Bir iki yıl sonrasında, tam olarak lisenin son sınıfında Taehyung ve Jungkook sokakta karşılaştılar. Lisenin son sınıfı dediğime bakmayın. Son sınıf olayı sadece Jungkook için geçerliydi. Taehyung o zamanlar okulu bırakmış bir serseriydi. Fakat Jungkook bu serseriye fena tutulmuştu.
Bu yüzden di her gün okula giderken ve dönerken o sokaktan geçmesi. Taehyung ise küçüğünü ilk gördüğü anda aşık olmuştu. Her zaman ona farkettirmeden evine gidene kadar onu korurdu. Arkasında yürürdü.
Daha sonra Taehyung'un önüne bir fırsat çıkmıştı. O fırsat tam olarak Yoongi hyunguydu.
Yoongi çok zengin bir iş adamıydı. Taehyung'u sokakta o halde görünce içi sızlamıştı çünkü zamanında benzer şeyler yaşamıştı ve Taehyung'u en iyi anlayan kişi oydu. Bu yüzden ona yanında çalışması için iş teklifinde bulunmuştu.
Taehyung ilk başlarda güvenememişti. Güven sorunu olan bir insandı. Fakat aklına Jungkook geldiğinde hemen kabul etmişti. Çünkü Jungkook'un durumu iyiydi ve Taehyung'un doğru düzgün yemek alacak parası bile yoktu.
Yoongi hyung'un teklifini kabul ettiği gün ise onun hayatı için dönüm noktasıydı tabii. Yoongi ona evini açmış , güzel kıyafetler giydirmiş, kendi şirketinde çalıştırmaya başlamıştı. Asistanı olarak.
Zaman ilerledikçe Taehyung'un parası iyice birikmeye başlamıştı. Fakat Taehyung hala Jungkook'un peşindeydi çünkü ona aşıktı ve onu hep koruması gerekliydi.
Zaman ilerledikçe Taehyung kendi şirketinin sahibi olmuştu. O zamanlar Jungkook ise üniversite üçüncü sınıftı. Taehyung artık dayanamayıp açılmıştı ve şuan da bu durumdaydılar işte.
Taehyung'un bu uzun düşüncelerden sıyrılmasına sebep olan şey güzel sevgilisinin odaya gelmesiydi.
Taehyung güzelini görür görmez genişçe gülümsemiş ve güzeli için kollarını iki yana açmıştı. Jungkook ise kollarını kendisi için iki yana açan sevgilisini görünce gülerek bir koşu sıcacık kolların arasına bırakmıştı kendisini.Taehyung'un kolları arasında çok huzurlu hissediyordu kendisini.
İyi ki diyordu. İyi ki Taehyung karşıma çıktı. İyi ki o gün bana açıldı diyordu her zaman için. Taehyung ile olmak ona sahip olmak Jungkook için dünyanın en güzel şeyiydi ve Jungkook ona sahip olduğu için kendisini dünyanın en şanslı insanı olarak görüyordu.
"Günaydın sevgilim bana kahvaltı hazırlamaya mı gitmişti benim güzel bebeğim hm?"
Taehyung sevgilisinin saçlarını öperken konuşmuştu.
"Evet aşkım uyandığını gördüm ve senin kahvaltı yapmadan gideceğini biliyordum o yüzden şimdi aşağıya hadi sana çook güzel bir kahvaltı hazırladım."
"Benim miniğim hazırlarda güzel olmaz mı be."
Aşağı indikten sonra gülüşmelerin eksik olmadığı bir kahvaltı yapmışlardı. Onlar birbirlerini çok seviyorlardı.
"Taehyung aşkım sen işe gittikten sonra bugün Jimin'i ve Hoseok'u eve çağırayım mı uzun zamandır görülmüyorduk onlarla."
"Çağır güzelim ben de iş çıkışı Yoongi hyung'u da alır gelirim."
Yoongi ve Jimin de sevgiliydi. Aralarındaki tek sap maalesef ki Hoseoktu. Kriterlerine göre bir insan asla bulamıyordu çünkü.
Kahvaltı bittikten sonra Taehyung evden çıkmış Jungkook ise masayı topladıktan sonra hyunglarını çağırmış ve onlar için atıştırmalıklar hazırlamaya başlamıştı.
Günleri çok güzel geçecekti. Yani o öyle düşünüyordu. Günün sonunda ne halde olacağını bilmeden...
Hellooğğ 👋
Ben geldimm
Bölüm nasıldıı
Umarım beğenirsiniz
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋
Sağlıcakla kalınn~♥️🧚♀️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shot Glass of Tears | Taekook
FanfictionKim Taehyung ünlü bir şirketin sahibiydi. Hayatında tek varlığı ise biricik sevgilisi Jeon Jungkook'tu ...