Sinir.

265 32 78
                                    

Ardil Mecnun Gökkurt

   Istemiyorum, birdaha Savaş ile görüşmek istemiyorum. Tolga ile karşılaşmak istemiyorum, asla da Savaş'a aşık olmayacağım. O ancak hayal kursun, kafasında senaryo üretsin, ben aşk yaşamayacağım. Gidip sevmediğim biriyle de evlilik yapmayacağım. Gerekirse aşktan kaçacağım ama oyuncak olmayacağım!

Alay ettiler, oynadılar. Bu sondu, birdaha olmayacak. Birdaha karşılarında savunmasız kalmayacağım, ben onun uğrunda ölmeyeceğim!

Arkan - Bi nefes al, sakin ol!

Dedi fısıltıyla, endişe ediyordu. Haklıydı, kriz geçirecek gibiydim, zihnimde Savaş ile olan kavgam dönüp duruyordu. Ailem fark etmeden toparlansam iyi olur yoksa soru yağmuruna tutukacağım.

---------

   Zorda olsun sakinleşmiş vede yemeğimi yemiştim, şimdiyse salondaydık. Kahve içip muhabbet ediyorduk, daha doğrusu ailem ediyordu. Bense sessizliği tercih ediyordum, konuşmak gibi bir düşüncem yoktu. O an yanımda oturan babam konuşunca dikkatimi ona verdim.

Mecnun B - Yalan yok işler yoruyor, çocuklara vakit ayırmakta güçlük çekiyorum. Bunu göz önüne alırsak bir yardıma hayır demem.

Karel B - Tamam o zaman bundan böyle bende seninleyim, zaten boştayım.

Mecnun B - Tolga babadan zengin diye saldı, onun kafesinin sahibi oldu. Sende benim olmak isteğim iştesin, Tarih öğretmenisin. Cidden boş anın olacak mı?

Karel B - Ben boşluk bulurum sen sıkıntı etme!

   Dostluk, artık inancım düşmeye başladı. Bugün Savaş ile düşman gibi kavga ettik, o alay etmeyi şeçti. Benim Fobimi oyuncak etti, "bebe misin?" diyip güldü. Sahi fobi edinmek ne zamandır bebelik oldu? Hadi onu geçtim biz fobileri isteyerek mi edinirdik? Zamanla olurdu işte, bu elimizden gelen birşey değildi ki, kendi kendine olurdu. Misal o güne kadar benim fobim yoktu, alerjim zaten yoktu. Şaka gibi birden bire fobi edinmiştim, saldırı yaşayınca kalbim maratona çıkmış gibi atış hızını geçmişti. Ruhum az kalsın korkudan bedenimi terk edecekti, yalan yok ödüm kopmuştu. Sayraç sayesinde sağdım, korktuğumu fark ettiği içinde ilgisi bir tık fazla olmuştu. Sakinleşene kadar yanımda durmuş, kendime geldiğimdeyse beni eve bırakmıştı. Iyi insandı, bana abim olmak istiyorum demişti. Beklemediğim bir cümle olduğu içinde şoka gitmiştim, bir an beynim eror vermiş gibi safça baka kalmıştım.

Sayraç'ta bu garip halime iyi ki gülmemişti, gerçi gülseydi ağzının ortasına çakardım. Sonuçta komik birşey yoktu, o değilde bizim bu salonda ki halı yeni mi? Ne güzel şey böyle çiçekli çiçekli, ne ayrıntılı çalışma, allah bilir kimin eseri.

Mecnun B - Ardil'im artık düşüncelerine ara verip bizimle muhabbet mi etsen? Hem sen ne düşünüyorsun?

- Mühim birşey değil!

Mecnun B - Iyi misin?

- Baba artık bu soruyu sormasanız mı?

Mecnun B - Peki bu soruyu bir süre askıya alalım, peki neyin var?

Diyince iç çektim, cidden mi? Yani illa ne olduğunu öğrenmek mi istiyorlar? Peki niçin, tamam babam sorsun ama niye herkes bu soruyu soruyor? Yemek boyunca sorulan sorular baymıştı, bense birşey yok demekten iyice sıkılmıştım.

- Birşey yok!

Ces - Sessizsin.

   Sessizim? La ben her an sessiz değil miyim? Yani en azından "çoğu zaman" sessiz kalmayı seçerim, konuşmak içimden gelmez. Gider bir yerde sigara içerim, konuşmak pek tercihim değildi. O değilde ben bugün sigarayı az içtim ya, hemen bu açığı kapatmam gerek. En son sabah içmiştim, içsem iyi olur.

Yürek Ateş-iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin