1-) Bağ

49 13 1
                                    

Taranmış badem rengi saçlarımın üzerine gümüş renkte olan, zümrüt yeşili taşlarla kaplanmış olan tacımı yerleştirdim.

Hizmetçilerin hazırlamış oldukları çantalarım arabaya taşınmıştı.
Odamdan çıkmak için, kapıya doğru adımladım.
Uzun koridorda koşuşturan hizmetçileri görmemle gözlerimi devirdim.

Odasından yeni çıkan ve bütün ihtişamı ile yanıma adımlayan küçük kız kardeşim Akça ile yüzüme sıcacık bir gülümseme kondurdum. Siyah ve lacivert arasında kalmış saçları parlıyordu. Başında ki gümüş renkte olan tacını süsleyen koyu kırmızı tacı ve giymiş olduğu beyaz elbisesinin belini öne çıkarmakta olan koyu kırmızı korsesi ile gerçek bir leydiydi.

Eteklerini tutup bana referans yaparken nazikçe gülümsedim.

"Leydim günaydın" dedi.
Sıcacık gülümsemesine karşılık vererek bende referans yaptım.

"Günaydın leydim" dediğimde ikimizde gülmeye başladık.
Odalarından yeni çıkmış yanımıza gelen annem ve babamada beraber eğilerek referans yaptık.

"Günaydın kralım ve kraliçem" dediğimde bize saygıyla eğilen anneme ve yumruğunu göğsüne koyup eğilen babama gülümsedik.

Sarayda her zaman birbirimize karşı bir saygı vardı. Babam kral olmasına rağmen herkese saygı duyardı.
Bu yüzden saygı duyduğu insanlara saygıyla eğilirdi.

"Leydilerim günaydın, gitmek için hazır mısınız?" Diye soran anneme başımı olumlu yönde salladım.
"Hadi o zaman kahvaltımızı yapalım siz de daha fazla geç kalmayın" diyen anneme hepimiz uymuştuk.
Bizim için ayrılan kattan aşagı indik, yemek salonuna geçtik. Zaten salon hazırlanmıştı.

Hep beraber uzun masaya oturduk. Yemek yerken çok nadir konuşurduk. Ve o nadir anlardan birindeydik.

"Evet kızlar okul için heyecanlı mısınız bakalım?" Diye soran babama yanıtı veren kişi Akça olmuştu.

"Evet babacığım çok heyecanlıyım, yani zaten kraliyet okullarına gidiyorduk lakin ilk defa saraydan uzaklaşacağız ve başka velihatlar ile tanışacağız" diye şakıyan Akça ile babam derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Benim güzel leydilerim, en çok korktuğumuz şeyde aslında bu, çünkü diğer velihatlarla olan düşmanlığımız size zarar verebilir, özellikle karanlık hanedanın velihatlarından uzak durun." Diyen babamla uzanıp elini tuttum.

"Merak etme baba hem okul çok güvenli bir yer ben araştırdım emin ol ki başımıza bir iş gelmiyecek" dediğimde elimin kaldırıp tersini öptü.

Yanımıza gelen hizmetli artık çıkmamız gerektiğini dile getirdi.

Bizi götürecek arabaların yanına gittiğimizde sıkıca anneme sarıldım, annemden ayrılıp babama sıkıca sarıldım. Arabanın yanına ilerledik. Arabaya binmeden önce Akça annem ile babama dönüp seslendi

"Tanrı sizinle olsun kralım ve kraliçem" dedi ve saygıyla eğildi.

Annem ve babam Akça'nın dediğini tekrar ettiler.
"Tanrı sizi kutsasın leydilerim" dediklerinde arabaya binmiştik.

Çakıl taşlarından oluşan yolda sarsıla sarsıla ilerledik. Etrafta ahenkle uçan kuşların tatlı cıvıltıları kulağımıza çok güzel geliyordu.

Okulda kim hangi sarayın prensi veya prensesi olduğu söylenmezdi. Bunun amacı düşman olan iki krallığın intikam almak için velihatları öldürmelerini engellemekti.
Okul saraydan uzakta bir yerde inşa edilmişti.

Aslında okula geçen sene başlamam lazımdı lakin bana tehdit oluşturabilecek kişiler olduğundan dolayı okula Akça ile aynı dönemde başlamaya karar vermiştik. Bu yüzdendir ki bir sene geç başlamıştım.
Tabi ki benim için tehdit oluşturan kişiler kuzenim Edward krallığının tek varisi Mira Edward içinde bir tehlike oluşturuyordu.

TAÇ VÂRİSLERİ: Fısıltı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin