Hikaye bok yoluna gittiğinden bu büyük ihtimalle final olacak. Saçma sapan bir şey oldu. Az önce bazı şeyleri değiştirdim ama hala çok saçma. Örneğin nedense Han ağlak bir bebek gibi. Ama hikayeyi çok değiştireceğinden dolayı Han'ın karakteri değişmeyecek. Kendi yazdığım ficten midem bulandı valla ya. Neyse hadi başlayalım!
...
Hyung sana bir şey sorabilir miyim?"
"Tabiki!"
"Biz şimdi neyiz?"
...
Biz şimdi neyiz. İşte o malum soru. Cevap her şey olabilir. Böyle bir soru sorduğunda aklına olabilecek bütün olasılıklar doluşur. Hem de hepsi...
"Biz ne miyiz? Hahahaha! Sen gerçekten benim ciddi olduğumu mu sandın yani? Tabiki de HİÇBİR ŞEY!! Seninle beraber olmak mı? Düşüncesi bile kusasımı getiriyor."
veya
"Ne neden hemen bir anlam yüklemek istiyorsun ki? Çok hızlı davranıyorsun. Ben şuanda ciddi bir şey istediğimi sanmıyorum."
ya da belki
"NE? Nasıl yani biz neyiz? Ben.. Ben gey değilim. Özür dilerim ama sadece biraz eğlenmek istemiştim. Bu kadar ciddiye alacağını sanmamıştım."
................................................................................
"Jisung, bunu nasıl sorabilirsin?..."
Korktuğum şey başıma geldi... Beni aslında sevmiyor...
"Jisung, bunu nasıl sorabilirsin? Yani, böyle önemli bir soruyu burada nasıl sorabilirsin?"
Burada nasıl mı sorabilirim? Etrafıma baktım, haklıydı. Hala dışarıda, okulun arkasındaydık.
"Ah evet haklısın, hadi bize gidelim!" dedim heyecanla. Şaşırmışa benziyordu, sanki biraz hızlı mı davrandım diye içimden geçirdim fakat bana verdiği cevap bu düşüncemi gidermeye yetmişti.
"Bir dakika bekle lütfen, eşyalarımı toplamalıyım."
Minho hyung eşyalarını toplarken ben de telefonumu alıp Hyunjin'e mesaj yazdım. "Hyunjin ben bugün okula gelmiyorum, önemli bir işim çıktı."
Mesajı gönderip oturduğum yerden kalktım. Minho hyung eşyalarını toplamayı bitirmiş bana doğru yürüyordu. Yanıma geldiğinde ona gülümseyip arabama doğru ilerlemeye başladım. Hyung da peşimden geldi. Eşyalarımızı arka koltuğa koyup ikimizde arabaya bindik.
Arabamı on sekiz yaşına girdiğimde. yıllardır biriktirdiğim paranın üstüne annem, babam ve ablamın da katkıları ile almıştım. Onlar olmasa arabamı almam daha yıllar sürerdi. Yetişkin olma hediyesiymiş öyle dedi çoğunlukla evde bile olmayan ve yüzünü arada sırada zar zor gördüğüm babam. Artık bir yetişkin olduğum için daha olgun davranmalıymışım hem belki de kızlara hava atar da şu bekarlıktan kurtulurmuşum, öyle demişti.
Araba yolculuğu yaklaşık yirmi dakika sürdü ve bu süre boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Bir iki defa suratımı Minho hyunga çevirdim ve her çevirdiğimde kafasını eğmiş ellerine bakıyor ve stresli görünüyordu. Çok kafaya takmamaya çalıştım çünkü birazdan eve varacaktık ve konuşacaktık. Yani en azından ben öyle sanıyordum...
Biraz sonra eve vardık. Hyung eşyalarını arabada bıraktı ve beraber içeri girdik. Ben çantamı yere bıraktıp arkamı dönmek üzereydim ki Minho hyung beni kolumdan tutup kendine çevirdi. Daha sonra tüm vücudumu kollarıyla karayıp bana sıkıca sarıldı. Ben ne olup bittiğini anlamaya çalışırken onun sıcaklığı beni kendine çekti. Ona sarılıyor olmanın verdiği huzur ve mutlulukla derin bir nefes alıp verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritimlerin Tablosu || Minsung
FanficDans etmeye aşık bir adam ve ona aşık bir ressam...