"Merhaba Dük Davis" Kont içeri girerken yılışık bir ses tonuyla selamlamıştı.
Dük Alexander ise gözlerini kısmış bir şekilde Kont Arthur'a bakarken elindeki mektubu gösterip,"Bu ne demek oluyor Kont, hemen bir açıklama bekliyorum"
"Dük Davis, bildiğiniz gibi rahmetli babanız III. Dük Richard Davis ile bir ticaret anlaşmamız vardı. Güneyden gelen ticari mallar limana geldiğinde teslim alınıp ortaklık payımız üzerinden kazanç sağlıyorduk. Fakat babanız ölmeden önce iki senedir gelir problemi yaşadığından arkadaşlığımıza güvenerek benden borç istemişti. Ben de iki senedir kendi payıma düşen meblağı kendisine borç olarak veriyordum. Babanız Dük'ü kaybettiğinizde acınıza hürmeten bekledim. Ancak benimde artık paraya ihtiyacım var. O nedenle sizden talep ediyorum"
Kont Arthur, uydurduğu bu hikaye ile kendine güveni tamdı. Genç Dük'ten çokça para koparabileceğine inanıyor ve tüm sorulara karşı kendini hazırlamıştı.
Nasıl olsa Dük Alexander uzun zaman ticaret ve aile işlerinden uzak savaşmakla meşguldü."Bu ne saçmalık!! Hiçbir kayıtta böyle bir şey geçmiyor. Ne borca dair ne de gelir paylaşımına dair!"
Dük Alexander, hızlıca kafasından hesap yapıp incelediği evrakları gözünün önüne getiriyordu. Böyle bir şey yoktu. Olsa mutlaka bilirdi. Ya doğruysa? Bu ihtimali düşünmek bile istemiyordu. Zaten Dük babasının ölümü sonrasında işlere hakim olması zaman almış, halkın sıkıntılarını yeni yeni toparlayabilmişti. Babasının hastalık döneminde kendisi savaşta olduğu için halkın refahı ve bereketli topraklarının verimi düşmüştü.
"Dük hazretleri, merhum babanız kayıtlara bu borcu işlememişti. Biliyorsunuz kendisiyle uzun bir geçmişimiz var. Kendisinin özel ricasıydı duyulmaması. Çünkü bir Dük'ün Kont'tan borç alması çok duyulur bir şey değil. O nedenle bende bu isteğine saygı duydum."
Dük Alexander bu adamın dediklerinin hiçbirine inanmıyordu fakat merhum babasının hatırasına leke süremezdi. Hele ki kraliyette dedikodusunun bile duyulması aileye karşı olan olan saygının yok olması demekti. Bunu asla kabul edemezdi.
Kont Arthur, genç Dük'ün gözlerinde tereddütü görmüştü. Bu andan içten içe haz alarak konuşmaya devam etti.
"Dük hazretleri, şimdi bu konuyu nasıl çözelim istersiniz? Bu sene topraklarımdaki mahsullerim oldukça azdı. Yetersiz kaynak olmasından dolayı önümüzdeki seneyi çıkaramam. İki sene boyunca gelirim yarı yarıya düştüğü için artık beklemeye zamanım kalmadı."
Aslında Kont paraları çarçur etmiş, her gece kulüplerde alem yapmış ve oynadığı bahisler, fütursuzca zevkine harcamaları ile parası suyunu çekmişti. Üstüne üstlük kızları evlenme çağındaydı artık ve onlara verebileceği çeyiz olması gerekenden çok azdı. Bu bir Kont için çok ayıp sayılırdı. Kızlarının sosyetede saygınlığı azalır ve soylu hiç kimse evlenmek istemezdi.
Birden Kont aklına gelen yeni bir fikirle olduğu yerde kımıldanıp heyecanlanmaya başlamıştı. En büyük kızı Leydi Victoria ile Dük Alexander'ı evlendirebilirse ailesi için çok iyi birleşme olurdu. Hem soyları Dük ile birleşir hem de kızının Düşes olmasıyla birlikte diğer kızlarının soylu erkeklerin gözünde değeri artar, kendisi de buradan yeni ticaret ilişkileri kurabilirdi.
Aklına gelen bu parlak fikirle düşüncelere dalmış Dük'ü nasıl ikna edebileceğini düşünüyordu.
"Dük hazretleri, biliyorum bu mertebede henüz yenisiniz. Size fikir vermek haddime değil. Ancak aklıma gelen bir çıkar yolu sizinle paylaşmak isterim. Hatırlarsanız beş yıl önce ailenizle birlikte evime ziyarete gelmiştiniz ve üç kızım ile tanışmıştınız. Kızlarım henüz bekar. En büyük kızım Leydi Victoria'nın güzelliği ve zekası dillere destandır. Kendisinin henüz verilmiş bir sözü bulunmuyor."
Dük Alexander, Kont'tan gelecek olanı tahmin etmeye başlamış ve midesi bulanmaya başlamıştı. Kızlarını para karşılığında satmayı teklif edecekti, biliyordu. Bu nasıl iğrenç bir adamdı böyle!
Fakat kendisi de çıkar bir yol göremiyordu. Annesi yaşlı Düşes'in çok sevgili kocası hakkında borçları için dedikodu yapıldığını duysa kahrından ölürdü. Annesine bunu yapamazdı. Babasını çok sevmişti. Yaşlı kalbi bunu asla kaldıramazdı. Bir daha sosyetenin içine giremez, şehrin dışında ücra bir taşra evinde ömrünün geri kalanını geçirip gözlerini hayata yumardı.
Kendisi de saygın bir evlilik gerçekleştiremez hiçbir soylu borç içinde olduklarını düşündüğü Dük'e kızlarını vermek istemezdi. Yok yok bunu yapamazdı olmazdı. Dük Alexander mecburen bu evliliği kabul etmek zorunda kalacaktı.
Kont Arthur, Dük'ten bir tepki vermesini bekliyordu ancak Dük Alexander sessizliğini koruyor ve gözlerini dikmiş ona bakıyordu.
"Kızım Victoria'yı hatırlıyor musunuz?"
Dük Alexander beş yıl öncesine giderek hafızasını zorlamaya çalıştı. Oldukça yorucu geçen bir asker taliminin ardından babasının ricasıyla Kont'un evini ziyarete gitmişlerdi. Hiç gitmek istememesine rağmen babası ticaret işlerine de uzak kalmaması için onu bazen bu şekilde zoraki durumlara soktuğundan oldukça sinirli olduğunu hatırlıyordu.
Leydi Victoria'yı hatırlamaya çalışıyor fakat gözünün önüne sadece o kız geliyordu. Sarı saçları lüle lüle omuzlarına inen, sanki bir peri kızını andıran o Leydi. Yaşı küçüktü, ona baktıkça içinden geçen o sıcak korumacı duyguyu hatırladı. Ona bakarken gelen bu his garibine gitmiş ve gözleri birleştiğinde o yeşil gözler içinde bir şeyler uyandırmıştı. Bu yüzden kendine çok kızmış ve tüm gece boyunca tek laf etmemişti.
Diğer kızlar ise silikti, boş konuşmaları dinlememişti bile.
"Kont Arthur, kızlarınızı hatırlamıyorum. Üzerinden oldukça geçti."
Sinirli bir şekilde ayağa kalkıp içine düştüğü zor durumdan stresle saçlarını eliyle savurdu.
"Kont ben bu borca inanmıyorum. Fakat ailemin adına leke süremem. Size hiç güvenemem. Bu nedenle demek istediğinizi anlıyorum ve kabul ediyorum. Kızınızla evleneceğim ve borcun çeyiz parasına sayılmasını kabul edeceğim."
Kont, rahatlayarak derin bir nefes aldı. İşte istediği olmuş Genç Dük yola gelmişti. Üstelik aile saygınlığı söz konusu olduğundan çokta uğraşması gerekmemişti.
"En mantıklı kararı verdiniz Dük hazretleri. Sizinle kurulacak bu aile bağı için sabırsızlanıyorum. Kızım Victoria, güzelliği ile sizi oldukça memnun edecektir"
Bu adam ne diyordu böyle, onursuz muydu bu adam?!
"Kont, bu anlaşma için tek şartım var"
Merakla Dük'ü izleyen Kont, " Şartınız nedir Dük hazretleri?"
"Kızınız ile evlendiğimde sadece borçlar silinmeyecek. Aynı zamanda hiçbir zaman bu unvanı yakalayamayacak olan kızınız birden Düşes olup hayatının sonuna kadar üst düzey bir yaşam sürecek. Aileniz ise bu soyun bağından dolayı çeşitli faydalar sağlayacak biliyorsunuz. Benim temsil etmem gereken bir konumum var ve en iyi tercihte bulunmam gerekiyor."
Derin bir nefes alarak, "En küçük kızınız Leydi Emma ile bu evliliği kabul etmek tek şartımdır."