MAHRA SAYE
"Meğerse ben en başından beri celladıma aşıkmışım." Söylediği kelime ilk kulağımda yankı yapıp sonra kalbimin en ortasına kurşun gibi isabet etti. Öyle bir isabetti ki resmen kalbimi yarıp öylece ruhsuz bırakmıştı ve sonrasında kalbimin ruhumu gömdüğünü hissettim. Hemen Aden'in önüne eğilip ellerini tuttum. "Aden yemin ederim ki ben bir şey yapmadım. Ya sence ben canımdan olan bir şeye nasıl kıyayım? Ayrıca ben seni herkesten çok severken sen benden nasıl böyle bir şey beklersin?" Dedim.
"Bilmiyorum Mahra, artık herkesten her şeyi bekler oldum. Günlerdir yaşamadığım şey kalmadı artık gerçekten bir şey bilmiyorum!"
ADEN ZERRİN
Mahra'yı kapının dışına çıkartıp onu sürükleyerek kapının ardında bıraktım. Kapının önüne eğilip hüngür hüngür ağlamaya başladım. Kapının ardındaki seslere kulak vermeden kaçarcasına banyoya girip oradaki aynayı kırdım ve bir parçasını alıp yattığım yere gittim. Odada ki camı açıp derin bir nefes çektim. Camı kalbimin üzerine tuttum ve yavaşça üzerine bastırdım. Camı göğsümün içine girişini hissettim. Hıçkırıklara boğulmuştum ve az sonra odanın kapısının hızla açıldığını ve Mahra'nın yanıma gelip elimde camı almaya çalıştığını gördüm. Camı sıkı sıkı tutup çekmeye çalışsam da nafile, o bırakmıyordu. Elimde hissettiğim acı ile elimi camdan çekip yere eğildim. Elim kan içinde kalırken ben ağlaya ağlaya bir hal almıştım. Mahra camı hızla yere atarken o da yere çöküp ellerimi tutup beni kendine çekti. "Bıktım Mahra, yaşamaktan bıktım. Her şeyden bıktım. Bırak öleyim, kavuşayım huzura. Acı çekiyorum Mahra, yaşadığım her dakika ayrı ayrı acı çekiyorum. Dizlerim beni taşımıyor artık."
"Tamam güzelim. Bitti, her şey bitti. Yemin ediyorum düzelteceğim, düzelteceğiz. Söz veriyorum her şey istediğin gibi olacak ama yeter ki artık dökme o yaşları. Ne olur, yeter artık." İçeri giren erkek hemşire bana sakinleştirici verecekti. Mahra ayağa kalkıp, hemşirenin beni yatağa yatırmasına yardım etti. Hemşire aldığı şırınganın içine sakinleştirici koyup koluma iğneyi yavaşça yaptı. İğnenin o minik acısını hissettim ama ağzımı bile açmadım. Koluma yapılan ilaç kanıma karışırken kanıma karışan acı uyku da beni esir alıp gözlerimi yummama sebebiyet verdi.
🌑
Gözlerimi açtığımda cennet gibi bir yerdeydim. Yanımda kimse yoktu. Gözlerim endişeyle etrafta gezindi ve yanımda beyaz bir beşik içinde yatan beyaz tenli, küçük burunlu minicik bir bebeğe değdi. Bebek o kadar güzeldi ki, baktıkça bakasım geliyordu. Bebeği kucağıma alıp küçük yanağına bir öpücük kondurdum. Bir künyesi varsa belki orada yazan bir şey vardır diye ellerine baktım ve tam aradığım gibi küçük bileğinde tatlı bir künye ile karşılaştım. Üzerinde yazan yazıyla dehşete düştüm.
ADEN ZERRİN~ EFLİN HERA SAYE
Bu bebek benim bebeğimdi, bu benim Hera'mdı. Dolan gözlerimle bebeğin minik boynuna başımı gömüp o güzel kokusunu içime çektim. Ansızın bebeğin elimden çekilip alındığını hissettim ve önüme döndüğümde kara bir adam bebeğimi almış ve delicesine koşmaya başlamıştı bile. Bende oturduğum hamaktan kalkıp bebeğimin arkasından koştum. Beyaz elbisem çamura bulanırken kendimi bağırmaktan ve çığlıklarımdan alamıyordum. Bebeğimin çığlıklarını duyduğumda kalbimde ki acı ağırlaşıyor bedenimi daha fazla güçsüzleştirdi. Bedenim çamura düşerken adamın arkasından yalvarırcasına bağırdım. "Ne olur onu bana getir. O benim bebeğimdi, ne olur geri getir! Ben onsuz yapamam ki. Ne olur onu bana geri ver, ben onsuz nefes bile alamam! O benim ruhum! Ruhumu çalma benden!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aden (SEZON ARASI)
Teen FictionBir cennet parçasıydı. O gökyüzünün cennetiydi ama onun yerini almak isteyen vardı. Cennet değişmezdi ya cehennem olurdu ya da hiç. Cennetin sahibi değişmezdi. Bir telefon araması ile hayatı yerle bir olan Aden'in geçmişi hiç bir zaman rahat bırakma...