Umarım beğenirsiniz, teşekkür ederim.
-----
Duştan çıkmış, ayna karşısında dururken kendimi baştan ayağı süzdüm, aylar sonra gülüyordum ve heyecanlıydım, Gazel beni heyecanlandırmıştı.
Aslında bugün bir işim yok, evde oturacaktım ama hem heyecandan hemde yeni bir kitabım çıktığı için yayınevine gidecektim. Gidişatı öğrenecektim.
Dolabın kapağını açıp içinden yine beyaz bir elbise aldığımda baştan ayağı süzdüm, elbise; dekoltesi olmayan, kollarıda olmayan uzun bir elbiseydi. Sadec ve güzel.
Güldüğümde elbiseyi üstüme giydim, yüzüme hafif bir makyaj yapıp saçlarımı düzleştirdim ve evden çıktım.
❤️
"Günaydın, nasıl gidiyor?" Gülerek girdiğim yayınevi beni görünce hepsi güldü, "nasılsınız?"
"Teşekkür ederiz," hep bir ağızdan söylediklerine baş selamı yaptım, zıplaya zıplaya yanlarına giderken kitapların basıldığını gördüm, daha başındaydık ama hızlılardı. "Öykü Hanım, ziyaretçiniz var." Burada bana çalışan bir kız yanıma gelip ziyaretçimin olduğunu söylediğinde ona, "buraya gelsin," dedim.
Kız başını sallayıp geldiği yöne giderken bende saçlarımı düzelttim, muhtemelen Gazel gelmişti.
Onu tanımıyordum ama bana zarar vereceğinide düşünmüyordum, ilk defa görmeme rağmen içimde bir güven duygusu vardı.
Belki de Taro'dur, onu görmek istemiyordum, hayır o kızla öpüştüğü için değil, bana beni sevdiğini söyledikten sonra benim ilk kızışımda, ilk gidişimde böyle bir şey yaptığı için.
Onun benim zaafım, eski zaafım, olduğunu biliyordu ve bunu bile bile yapmıştı.
Benim affedemediğim ve asla affetmeyeceğim şey buydu.
"Öykü Hanım?" Evet, Gazel gelmişti, heyecanla başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde duvara yaşlanmış, ellerini göğsünün altında birleştirmiş olan Gazel'i gördüm, gülüşüm büyüdüğünde hızla onun yanına gittim, "günaydın," beni süzdüğünde gülüşü büyüdü, "dünkü agresiflik gitmiş, sevdim." Başımı salladım, "dedektif olduğunu öğrendikten sonra sana olan kötü düşüncelerim yok oldu," kaşlarımı çattım, "beğenmedin mi?" Kahkah attı, mavileri güzelce bana baktı, "fazlaca beğendim." Elimi uzattım, "anlaşalım," kaşlarını çattığında tutması için yukarı kaldırdım, elini göğsünün altından çıkarıp elimi tuttuğunda sıcak eli hoşuma gitti.
"Ne için?"
"Beni sevdiğinden eminim." Evet, açıkça beni sevdiğini düşünüyordum.
"Bu kesin bilgi." Kaşlarımı kaldırdığımda merak ettiğim ikinci sorumu sordum; "burayı, burda olduğumu nasıl biliyorsun?"
"Hmm," mırıltısıyla başımı kaldırdım, merakla ona baktım, "seni sadece sahnede izlediğimi falan mı sandın? Ben aslında her yerdeydim." Gözlerim irileşti, "sapık veya takıntılısın yani?" Başını yok anlamında yukarı kaldırdı, "bir sana." Kahkaha attım, "polise ihbar edeceğim seni."
"Sen zaten polissin, sıkıntı çıkmaz." Gülüşüm soldu, "değilim, Asena öldü dedim sana. Anla."
"Onu geri getireceğim."