4. Bölüm (DÜZENLENDİ)

61 8 16
                                    


Uyanmıştım fakat gözlerimi bir türlü açmak istemiyordum. Çünkü korkuyordum, gözümü açarsam yaşanabilecek tüm ihtimaller gözümün önünden bir film perdesi gibi akıp giderken üstelik çok korkuyordum. Kalbim delicesine çarpıyordu. Saçlarımda gezinen bu ellerde kimindi? Bilmiyordum.. Hiçbirşey bilmiyordum.. Korkuyordum, hemde hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum. Bu elin sahibinin bana zarar verme ihtimali aklımdan geçtikçe iliklerime kadar hissediyordum içimdeki o derin korkuyu.. Bana her an zarar verebilirdi.. Bunu yapabilirdi.. Bir an önce buradan çıkmam lazımdı ama nasıl? Nasıl yapacaktım? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey ise bir an önce bir yolunu bulup buradan kurtulmalıydım. Buradan kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundaydım.

Saçlarımda gezinen ellerden sonra saçlarımın koklandığını hissettim.
Neler oluyordu?

Kafamdan geçen sayısız düşünceleri bölen ses ise beni kaçıran adama aitti.

"Uyanık olduğunu biliyorum güzelim, ve emin ol bende ilk günden yanından ayrılmak istemezdim fakat işlerle ilgili bir problem çıktı bunu çözmem gerektiği için yanından ayrıldım. Ama bundan sonra hep senin yanında olucam. Asla ama asla bırakmayacağım seni." diyince gözlerimi açıp ona doğru konuşmaya başladım..

"Nereye gittiğin beni zerre ilgilendirmiyor biliyor musun? İstersen cehennemin dibine git umrumda bile olmaz! Senden sadece ama sadece nefret ediyorum anladınmı beni? Yaşadığım müddetçe de nefret etmeye devam edicem. Ve unutma ben buradan eninde sonunda çıkıcam. Hatta sen beni kendi ellerinle bırakacaksın gitmem için. Bekle, sadece bekle.. Bu zaman o kadar uzakta değil çünkü.

"İşte o dediğin şey biraz zor güzelim. Seni canım pahasına bırakmayacağım, öleceğimi bilsem bile umrumda değil. Sen bana
bu karanlık dünyama ışığınla aydınlatmak için gelmişsin Gün Işığım.. Seni bırakmam, ölürüm gerekirse senin için ama yinede senden kopamam. Bu dediğin şeyin gerçekleşmesi için benim cesedimi çiğnemen gerekir. Yani önce beni bu dünyadan silmen gerekir. Ve sen bunu istesende yapamazsın."

İçimden 'sen öyle san' demek istesem de yüzüne karşı tepkisiz, bomboş bir bakışla baktım. Daha sonra hızlı bir şekilde yataktan kalkıp banyoya girdim. Suyu açtım ve elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım.
Mahvolmuş kendime baktım..

Saçlarım darmadağınık bir şekilde salınıyordu omuzlarımdan aşşağı, tenim solmuş, göz altlarım mosmor olmuştu. Burası benim için hapishaneden farksız değildi ve ben günden güne bu hapishanenin içinde eriyip çöküyordum. Artık birşey yapmam gerekiyordu burada daha fazla kalamazdım. Ama peki ya korumalar ve kameralar onları ne yapacaktım, nasıl yapacaktım? Düşüncelere dalmışken aniden aklıma gelen fikir ile sırıttım. Bugün değil yarın gidecektim. Bugün için sadece yapmam gereken şey korumaların değişim saatlerini öğrenmekti böylelikle yarın onların tam değişim saatlerinde bir fırsat bulup kaçabilirdim. Hehehe çok zekiyim

"Yaa ya ne demezsin"

"Ay sen yine burada mısın?! "

"Ya nerede olacaktım?!
pardon ama kıçında olacak değilim ya! "

"Yok yok cidden insana kafayı sıyırtırsın sen "

"Sen kendini bu sıralar Einstein filan mı zannetin yoksa bana mı öyle geliyor"

"Kes sesini! "

"Benim sesim mi var akıllım "

"Kendini Einstein zanneden biri varsa oda sensin bence."

"Hadi benimle uğraşma şimdi gitte daha fazla şüphelenmesinler senden."

"Aa manyağa bakk benimle uğraşan sesnin asıl ! Neyse haklısın ben gidiyorum zahmet olmazsa sende git artık! "

Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin