Keyifli okumalar
"Sıfır komutanım!" Refleks ile söylediğim şeyden sonra gelen ses aklıma dank edince hızla kapıya baktım. "Tarık Abi?"
Önce gülecek gibi olsa da hızla yüzünü düzeltti ve sert ifadesini kullandı. "Ayağa kalk!" Zıplayarak yerimden doğruldum ve karşısında durdum. "Selam ver!" Sağ elim anında alnıma çıkarken keşke gerçekten asker olsaydım diye düşündüm.
Hareketlerim ile keyifle en adam sert ifadesi ile konuştu. "Sarıl!" Kolları iki yana açılırken koşar adımlarla kollarının arasına girdim.
"Unutmamışsın." Dedi kollarını belimden çekerken.
"Meslek olarak asker olmasam da bir askerden eğitim aldım ve ne olursa olsun o asker benim komutanım." Gülerek başını sallayıp kolunu omzuma attı. Ardından hâlâ bizi izleyen adamlara döndü. Yüzü onlara döndüğü an az öncekinden daha da sert bir hâl alırken başı ile işaret etti. "Kim bunlar ve neden onlarla antrenman yapıyorsun."
"Tanıştırayım. Melih Abi, Selim, Bora şınav çekenler de Ömer ve Barış." Gözlerim Barın'a döndüğünde ne kadar suçu olmadığını bilsem de içine yerleşen sinir ile bakışlarım sertleşti. "Ve Barın." Diye ekledim ismini özellikle bastırarak. Bu dikkatinden kaçmamış, kaşları derince çatılmıştı.
"Abi hoşgeldin." Bakışları diğerlerinden ayrılıp Mert'e döndü kolunu omzumdan çekip erkekçe sarıldı.
"Hoşbuldum koçum. Nasılsın?"
"İyiyim abi eyvallah. Sen?"
"İyiyim. İyiyim de oğlum sen niye çıplaksın."
"Antrenman yapıyorduk abi."
"Oğlum kardeşimin yanında dolanma böyle git giyin lan." Sonlara doğru ciddileşen sesi ile Mert duvar kenarında ki tişörtü aldı ve gülerek giydi. Bu çocuk gerçekten garipti ne zaman benimle alakalı bir konuda biri kızsa gülüyordu. Aslında ne zamandır tanıştığımız düşünülürse gülünmeyecek gibi de değildi ya neyse.
Tarık Abim boğazını temizleyip Barın'ın karşısına geçti ve elini uzattı.
"Kıdemli Yüzbaşı Tarık Ünlü." Herkes ayaklanmıştı ki Tarık Abi elini kaldırarak gerek olmadığını belirtti.
"Yüzbaşı Barın Arslan." İlk ismini kullanmaması dikkatimi çekerken ağzımdan istem dışı alaylı bir gülüş kaçtı. Barın'ın bakışları bana dönerken Tarık Abi diğerleri ile de tanışıp selamlaştı. Ardından bana döndü.
"Ben dinlenmeye çıkıyorum gecikmeyin. Bugün kardeşimle yatmak istiyorum." Son kısmı ne kadar sessiz söylese de herkes duymuştu ki zaten duymamaları için çabalamamıştı
"Peki abi." Yolu abimden öğrenmiş olacak ki dışarı çıktı, birkaç merdiven sesinden sonra sesler uzaklaştı. Ben de yerde duran telefonumu alarak karşı duvarın köşesinde ki iki sandalyeden birine yerleştim.
"Sizde gidin dinlenin. Ömer, Barış siz devam." Diğerleri itiraz etmeden giderken Barış tekrar yere yatmış Ömer ise ağlamaklı sesler çıkararak bayılma numarası yapmıştı. Barın onu umursamadan vazgeçmeyeceğini belli ederek konuştu. "200 şınav başlayın. Yapmayana yarın beş katını veririm!" İkisi de hemen şınav pozisyonu alırken Mert yanıma gelmiş elini omzuma koymuştu. Dudaklarını oynatarak benden özür dilediği de başta nedenini anlamasam da sonradan söyledikleri sinirlerimi oynatmama sebep oldu.
"Ben çok yoruldum çıkayım. Sen sonra gelirsin Rüya iyi geceler." Bir şey dememe izin vermeden gittiğinde Barın'ın yanıma oturduğunu hissettim. Yerimden kalkmak için bir hamle yapmıştım ki kolumu tutarak buna engel oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir Ağacı
ChickLit"Şuan istediğin her şeyi yapabilecek olsaydın ne yapardın" Kardeşinin gözlerinin içine baktı "İncir ağaçlarına çiçek açtırırdım" 2 yaşından beri şiddet gören Rüya 9 yaşında kardeşi ile birlikte ailesi tarafından terk edilir ve 8 yıl sonra geri gelip...