1 saat sonra
Fatih B - Mecnun uyan!
Dedi yanına çökerek, oğlunun kucağında uyuya kalmıştı. Ardil ise uyuyan babasına bakarak konuşmuştu.
Ardil - Kalsın bana zararı yok ki!
Ferman B - Yaralısın ve sargının değişmesi lazım. Yemek yiyip ilaçta alman lazım, tabi birde dinlenmen lazım.
Ardil - Iyiyim amca ağrımda yok.
Ferman B - Saatini geçirmeyelim, ilaçlarını alman lazım.
Mecnun B - Alır.
Dedi gözlerini açarken, hâlâ uykusu vardı. Ama daha fazla oğlunu rahatsız etmek istememişti, en iyisi gidip odada yatmaktı. O sırada konuşan Ardil ile ona bakmıştı, birazda kızmıştı çünkü dedikleri tam olarak şuydu;
Ardil - Hem pansuman bana değil babama lazım, eli yaralı.
Mecnun B - Ardil'cim seninki daha önemli çünkü karnında bir piç yüzünden ağır hasarlar var. Yani senin şuan uyuyor olman lazımdı, anlatabiliyor muyum?
Ardil - Hı hı!
Dedi içine kaçan sesiyle, babasının kızgın sesiyle korkmuştu. Aslında Mecnun Bey ona ses yükseltmek istemiyordu ama yüzüne baktıkça gördüğü hasarlar içini yakıyordu.
Mecnun B - Özür dilerim kızmak istemezdim, bak kabul edilişi zor ama yaraların ağır ve karnında ki bıçak yarası kötüydü.
Atlas B - Bu şey olurken tam olarak ne olduğunu hatırlıyor musun canım?
Ardil - Bilincimi kolay kolay kaybetmedim, yaptığı her şeyi hatırlıyorum.
Diyince hepsi dikkatini ona vermişti, ilk defa anlatacaktı. Elbette ki o herifin ne yaptığını merak ediyorlardı çünkü mazallah kötü şeyler yapmış olabilirdi. Yaman ve ailesiyse sessizce ordan çıkacakken Ardil yeniden konuştu.
Ardil - Gizlim saklım yok, o kadar da ağır şeyler değildi.
Ne düşündüklerini anlamıştı ama neyse ki taciz / tecavüz gibi şeyler yoktu. Olmamıştı sadece ağır darp edilmişti, bedenine yaralar açılmıştı. Bileği acemice dikilmiş sonunda da mikrop kapmıştı, tabi birde karnına paslı bıçak saplanmıştı. Orda çevrilmişti ve o bunları hatırladıkça ürperiyordu. Dinçer Gürsoy acımasızdı, oğlunun aptallığının biletini ona kesmişti. Tıpkı kızında olduğu gibi oğlunda da suçlu olarak Ardil'i görmüştü. Ikisininde ayartıldığını düşünüyor, ona göre hareket ediyordu.
Aileyse onun sözleriyle rahat bir nefes almıştı, korkuları başına gelmemişti. Tamam temas sorunu yoktu ama belki taciz vardır diye korkmaktan kendilerini alamamışlardı. Zaten Ardil günlerdir tutsaktı, kayıptı. Cesur'a gelirsek; hâlâ buradaydı, lakin babasının işaretiyle merburen ordan ayrılmıştı. Gitmese babası kızabilirdi, kızınca da babası korkutucu oluyordu.
Mecnun B - Neler oldu diye sormak istemiyorum ama söyle ki sana yaşattığını bende ona yaşatayım.
Pusat - Bu mesleğime ters ama sessiz kalacağım, o herif yaptığı kalleşliği ödemeli!
Askerdi, yinede susuyordu çünkü Ardil'e bunu yapan sokakta rahat bir şekilde gezerse onunda gözüne uyku girmezdi. Çünkü kendi kardeşi de vardı, mazallah bu şeyler onunda başına gelebilirdi. Hem zaten Ardil meselesi içini yakmıştı çünkü Ardil'i kardeşi kadar severdi. Onun masum hallerine bayılıyordu, samimi hâlleri güzeldi.
Pusat - Ardil neler oldu kardeşim, o it sana neler yaptı ve niye yaptı?
Ardil - Yanlış dost seçimi yüzünden oldu çünkü oğlu bana dost gözüyle bakmayı bıraktı. Bende arada ki dostluğu bitirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
ChickLit₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!