1. Bölüm ''Vazgeçilmez''
12.11.2023 20:19 ''Tembelim ben, öfkemi nefrete dönüştüremeyecek kadar da rahatına düşkün. Kin de tutamam. Unuturum , sıkılırım. Uykum gelir bi'kere...” Reşat Nuri Güntekin
_______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________Durgun başlardı her hikaye. Önceleri hayat sergüzeşti bir ziynetin halkaları gibi sırasıyla tutunurdu birbirine. Sonra ya yeni bir şehre gidilir, yada yeni biri ayak basardı ucu bucağı belli olan memlekete. Sükunetin vuku bulduğu göller bir anda allak bullak olur, gündüzler allıklar içinde kalırken geceler siyaha boyanırdı. Kapkara , zifiri bir siyaha. Tıpkı geceden de kara bir çift göz gibi. Tıpkı onun gözleri gibi... Ahu gözlü güzelin koyu bir tufandan sıyrılan hayatı yeni bir benliğe soyunacaktı. Karşısına dikilen türlü mihnete damarlarında akan kanın kudretiyle kafa tutacaktı. Ömrüne karabasan misali çöken geçmişin izlerini sürmek mahşerinin sur'una üfleyecekti.
Artık savaşmaktan da , yüzleşmekten de vazgeçecekti...
Hakimin hüküm veren sesi kulaklarında yankılanmayı sürdürürken göğsünü derin bir solukla doldurmuş, gözlerini karşı masada sert bir çehreyle oturan adamdan bir lahza ayırmazken parmağındaki ince alyansı ağır ağır çıkarmıştı Ahuzâr. On seneye yakın bir vakittir teninde duran altın halkanın bu kez lalettayin bir sebepten çıkmadığına inanamamıştı. Lakin olmuştu işte. Tek bir gecede verdiği kararın sonucu az evvel hakimin ağzından duyulmuştu. Alınan ortak velayetle Karan ve Ahuzâr Timurşah'ın evlilikleri sonlandırılmıştı. Yoklamıştı kendini. Yoklamıştı kalbini. Kahredici bir acı aramıştı benliğinde. Bulduğu tek şey ise düne göre daha kuvvetli hissettiği omuzları olmuştu. Ayağındaki ince topuklu stilettoların üzerinde usulca adımlayıp avukatının yanından geçmiş, senelerdir aynı yatağı paylaştığı adamın karşısında durmuştu. Kıpırdamıştı uzun kirpikleri. Zifiri menevişlerde bu evliliği bitirdiği için kabaran bir öfke görmüştü. Hafifçe gerilmişti çehresi.
-Bak bana.'demişti sesi her zamankinden daha olgun ve net çıkarken. Elalarını karşısındaki adamın gözbebeklerine odaklamıştı. 'Yüzüme bak Karan. Otuz yaşımı doldurdum ben. Bu dünyada otuz sene gördüm. Üzüldüm, korkutuldum, kısıtlandım. Fütursuzca çekip aldılar hayatımı elimden. Altın bir kafese koydular, soluklarıma dahi sınırlar çizdiler. Fakat ben o prangalar altındayken bile yıkılmadım. Korktum ama sinmedim. Üzüldüm ama vazgeçmedim. Ben olmakta direndim.'
Samimiyetle kıvrılmıştı dudakları. Geçmişini silmemiş, aksine her daim ibret alıp senelerce hasretini çektiğini özgürlüğünün kıymetini bilmek ister gibi bir köşeye koymuştu. Devamlı görebileceği bir köşeye koymuştu. Gözlerinin dolmasına müsaade etmeyerek burnundan kesik bir nefes çekmiş, omuzlarını mümkünü varmış gibi biraz daha dikleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÂRUMAR-Ahufigân (Kuzgunlar Serisi 3) >AraVerildi<
Ficción GeneralKuzgunlar Serisi 3. Kitap