Genç kız, adamın ona seslenmesi ile hissettiği duygularla baş etmeye çalıştı. Eskiden ona karşı hissettiği sevgi ve sempati gün yüzüne çıkmak için savaş veriyordu. Ama kız bu duyguları derine gömmeye çalışırken, onu bekleyerek geçirdiği tüm o zamanlarda yaşadığı hayal kırıklığını kendine hatırlattı. Tüm o hayal kırıklıklarını ve onunla ilgili öğrendiği şeylerin ona yaşattığı öfkeyi taze tutmaya çalıştı.
Genç kız bakışlarını adamdan kaçırdı ve arka planda kalan mezara ve mezarın hemen yanı başına çökmüş ağlayan kız çocuğuna baktı bir süre. Bakışlarını yeniden adama çevirirken saygısızlık yapıyormuş gibi görünmemek için ellerini ceplerinden çıkardı ve titreyen ellerini yumruk yaparak gizledi. "Başın sağ olsun Mehmet amca." Adam, henüz az önce dindirebildiğini göz yaşları yeniden akmaya başladığında kıza doğru ilerledi ve ona sarıldı. "Özür dilerim kızım, sözümü tutamadım."
***
Kelimelerimi pekiştirmek için tekrarladım. "Köstebeği buldum." Sonra ellerimi belime yerleştirdim. Artık daha sakin bir ses tonu kullanıyordum. "Yani kaçmıyordum. Onu yakalamak için peşinden gidiyordum."
Ferit bir anda söze atıldığında hepimiz ona döndük. "Bunun doğru olduğunu sanmıyorum. Sadece aklımızı bulandırmaya çalışıyor." Sıktığı çenesi ile gözlerini bana diktiğinde alayla cevap verdim. "Demek aklınızı bulandırmaya çalışıyorum. O zaman söylesene Ferit, senin bizzat kefil olarak işe aldığın Sait günlerdir nerede?" Ferit ima ettiğim şeyi anlamış olmalı ki hiçbir şey söyleyemedi. Artık o kadar özgüvenli görünmüyordu. "Eğer biliyorsan söyle. Onun peşine düşeceğim ve süründürerek öldüreceğim onu." Tehdit dolu sesim ile yutkunduğunu gördüm. Bakışlarından, ilginin onun üzerinden başka bir yöne kayması için dua ettiğini görebiliyordum.
Yeniden Mehmet Bey'e döndüm. Diğer ikisini ise tamamen göz ardı ediyordum. "Onun köstebek olduğunu anladığımı fark ettiği anda kaçmaya başladı. Evde yanıma alabileceğim yeterince adam olmadığı için Çelebi ile peşine düştük. Ve sonra tahmin et ne oldu?" Histerik bir kahkaha ile devam ettim. "Askerler; aşırı saçma, içi boş bir suçlama ile beni içeri attılar. Neymiş, teröristler benim hakkımda konuşuyormuş. Açıkça belli ki Sait onlara haber uçurmuş. Onlar da köstebeğin peşinden gitmemi önlemek, onu korumak için tutukladılar beni."
Odada bir süre sessizlik oldu. Nezarethanede olayların hepsini ele aldığımda böyle bir kılıfın çok iyi olacağını düşünmüştüm ve yalanlarım tam da beklediğim etkiyi yaratmıştı. Artık benden şüphe duymaktan çok uzaktılar. Olayları kendi istediğim yöne kolayca çekmiştim. Eğer en başında planladığım gibi görevi devam ettirmek amacıyla ilerleseydim, onlar bu kıvama gelmişken istediğimi alabilirdim.
Mehmet Bey sessizliği bozarak konuşan ilk kişi oldu. "Aslan Bey, kaynaklarımızı kullanıp Sait'i bulalım." Aslan Bey onu kafası ile onaylayıp odanın uzak bir köşesine telefon görüşmesi yapmak için gitti. "Ferit sen de Sait'in kaldığı yeri kontrol et. Acele ile ayrıldı, geride mutlaka bir şeyler bırakmıştır." Ferit acele ile odadan çıkarken etekleri tutuşmuş gibi görünüyordu. Çünkü Sait bulunamazsa okların ona döneceğinin farkındaydı ve Sait'in hiç bulunamayacağını bildiğim için bu halinden keyif alıyordum.
Mehmet Bey bana döndü. "Yeşim, sen de-" Sözünü kestim. "Hayır." Kaşlarını çattı. "Anlamadım?" Sakin ses tonumla cevap verdim. "Artık bana emir veremezsin." Derin bir nefes alıp bakışlarımı ona diktim. "Az önce olanlar yüzünden ne kadar aşağılanmış hissettiğim hakkında bir fikrin var mı?" Ona hissettirdiğim suçluluk artık odada kendi başına bir varlıkmış gibi geliyordu. O kadar elle tutulur, o kadar göz önündeydi ki sanki birkaç saniye sonra Mehmet Bey pişmanlıkla ağlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SİPER #düzenleniyor#
ActionYeşim köstebekti. Ona en çok güvenen adamın, Mehmet Bey'in aradığı kişiydi, düşmanıydı. Yüzbaşı Yiğit ise hiç güvenmediği bu kadının onu her seferinde kurtaran kişi olduğundan bir haberdi.