Jun öndeki çocuğa koşup ona tekme attığında Wonwoo hayatının şokunu yaşamıştı. Daha önce kardeşini kavga ederken görmüştü. Ama bu kavgalar hep kendisiyleydi. Jun diğer insanları o kadar önemsemezdi ki bırakın kavga etmeyi çoğunun yüzüne bile bakmazdı.
Bu yüzden büyük bir öfkeyle öndeki zorba çocuğa vurduğunda, bütün okul da Wonwoo da hem eğlenmiş hem şaşırmıştı. Çocuk yere düştü. Ve kavga başladı. Yeni çocuk ve Handong, Jungkook'a saldırmıştı. Jun zaten uçan tekmeyle yere düşürdüğü çocuğun üstüne çıkmış kıpkırmızı suratıyla yumrukluyordu. Soonyoung ve Chan ise Eunwoo'yu bir boks torbası gibi kullanıyordu. Jihyo'yu da muhtemelen bir öğretmen çağırmak için kapıya koşarken görmüştü.
Jun'un boşluğundan yararlanan çocuk altından tam kalkıp saldıracakken, Wonwoo çocuğun yüzüne tekme attı. Kavgacı bir tip değildi ama konu kardeşi olunca onun için içgüdüsel gelişmiş bir olaydı. Jun ona yandan sırıtıp çocuğa vurmaya devam etti. O sırada Jihoon Wonwoo'ya seslendiğinde Wonwoo'nun zihni durmuştu. Jihoon'a bir şey oldu korkusu aklını başından almıştı ama döndüğünde Jiu ve Jihoon'un Mingyu'nun başında durduğunu ve onu sakinleştirmeye çalıştığını farketti.
Yanlarına gittiğinde çocuğun bir çeşit krize girdiğini farketti. Gözleri açıktı ama hiçbir yere bakmıyordu. Seslenmelerine cevap vermiyordu. Adeta donmuş gibiydi. Bir iki kere suratına hafifçe elinin tersiyle vurdu Wonwoo. Ama bir dönüt alamadı.
"Onu buradan götür, belli ki durdukça daha kötü oluyor."
Jiu bunu söylediğinde Jihoon'un da yardımıyla çocuğu kucağına aldı. Kaslı iri bir çocuktu. Ağırdı ama Wonwoo'nun Jun'u ve kendi babasını da kaldırabildiğini düşünürsek idare edebilirdi. Kapıya gitti ve hızlı adımlarla çocuğu kendi sınıfına götürdü. Sırasına oturttu. Sınıfta neredeyse kimse yoktu kalanları da bağırarak kovmuştu zaten.
"Mingyu. Mingyu! Sesimi duyuyor musun? Kendine gel! Çocuk suratıma bak!"
Wonwoo ne derse desin Mingyu'dan bir tepki alamıyordu. İşin kötüsü çocuk iyice kendinden geçmiş, sırada da Wonwoo'nun yardımıyla durmaya başlamıştı. Wonwoo böyle olmayacağını anladığında işe yarayacağına bile emin olmadığı bir yöntem denemeye karar verdi.
"Omega, alfaya cevap ver."
Sakin, kontrollü, keskin ama yumuşak bir ses tonuyla konuşmuştu. Çocuğu daha da korkutmak istemiyordu. Mingyu'nun omega olduğundan emin bile değildi. Açıkçası yalan söylediğini düşünüyordu biraz da. Ama kucağına aldığında kokusunu yakından içine çekince, omega olduğunu farketmişti.
"Alfanın gözlerinin içine bak!"
Bu sefer daha yüksek sesle söylemişti, dizlerinin üzerinde duruyordu. Ellerinden biri çocuğun yüzünü, diğeri sırtını tutuyordu. Cümlesi bittiğinde Mingyu'nun bakışlarını yakalamayı başarmıştı.
"Alfa."
Çocuğun gözleri dolmuştu ama ağlamamak için kendini sıktığı çok belliydi. Sesi çok cılız çıkmıştı. Wonwoo böyle iri bir bedenden nasıl bu kadar kısık ve korkak bir ses çıktığına anlam verememişti.
"Buradayım. Kimse sana zarar veremez artık."
Mingyu gözlerinin içine bakıp söylediğinin doğru olup olmadığını anlamaya çalışıyor gibiydi. Çocuk bir umut ışığı görmek istiyordu. Kendisini bırakmadan önce emin olmaya çalışıyordu. Wonwoo bunu farkettiğinde yüzündeki elini, kucağındaki ellerine sardı Mingyu'nun.
"Güven bana, kimse sana bir şey yapamaz artık."
Tam o anda bütün gözyaşları sırada bekliyormuşçasına, diğerinin yüzünden kaymasını bile beklemeden düşmeye başladı. Acınası görünmesine rağmen, Wonwoo acımadan çok sahip çıkma isteğiyle doldu taştı. Omega acı çekiyordu, ve Wonwoo bir alfa olarak acısına son verecekti. Kendisiyle gurur duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fam;ily
FanfictionAlfa Seungcheol ve Omega Jeonghan'ın çocuklarını ve hayatlarını anlatan bir abo hikayesi 🧡