5. Bölüm

214 18 0
                                    

Düğün Günü Karaman Konağında

Miran Karaman'dan

Sabahın köründe Zelâl'ın dürtmesiyle uyandırılmıştım. Daha doğrusu uyandırılmaya çalışılıyordum. Gözlerim kapalı bir şekilde "Ne var Zelâl! Ne dürtüp duruyorsun!?" dedim. Bana neşeli bir sesle "Abi kalk diye dürtüyorum. Bugün gelin olacaksın ya, kalkmalısın daha saçını ve makyajını yapacağız." duyduğumla birlikte gözlerimi bir hışımla açıp yanımdaki yastığı alarak "Zelâl kaçman için 3 saniyen var abiciğim." dedim. Bunu dememle beraber kapıyı açıp koşacakken arkasından yastığı attım. Hayır bu kız küçükte değil 20 yaşında anlamıyorum ki. Neyse çocukluğunu yitirmemiş insanlarla beraber yaşıyorsanız hem daha genç kalırmışsınınız hem de çocuksu ruhunuzu da yitirmezmişsiniz.

(Yazar bunu şuan götünden uydurmuştur. Teşekkürler.)

Ayılmak için yüzümü yıkadıktan sonra attığım yastığı da alıp yatağı topladım. Sonra damatlığama baktım bunu giyince  yakışıklılığım daha da artacaktı. Damatlığı giydikten sonra aşağı indim, Zelâl ağzı açık bir şekilde "Abi çok yakışıklı olmuşsun. Yani insana benziyorsun. Oha!" dedi. İlk başta, sonradan söylediğini duymayarak "Tabii kızım bizi ne sandın sen." dedikten sonra, sonradan dediğini algılayıp "Zelâl delirtme beni bak." dedim. Annemin yanıma doğru geldiğini görünce "Dayê şu kızına bir şey söyle!" dedim. Annem ise "Büyüdünüz, koskocaman oldunuz ama hâlâ birbirinizle didişmeden duramıyorsunuz kure mın. Birbirinizden ayrıldığınız vakit bu zamanları çok ararsınız." dedi gözleri dolmaya başlayarak. Annemin elini öpüp onunla sarılmaya başladık. Babamın da aynı şekilde elini öpüp sarıldıktan sonra Yekta gelmişti. Yekta benim çocukluk arkadaşımdı, esmer tenli, açık kahverengi gözlü, uzun boylu ve benim kadar olmasada karizmatikti falan işte. Arabalara doğru ilerledik.

(Dâye=Anne)

(Miran'ın damatlığı ve Yekta'nın giydiği)

(Miran'ın damatlığı ve Yekta'nın giydiği)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gelin almaya gelmiştik ama Şilan'ın arkadaşı "Kapı açılmıyor sıkışmış galiba, eniştem para vermezse kapı açılmayacakmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gelin almaya gelmiştik ama Şilan'ın arkadaşı "Kapı açılmıyor sıkışmış galiba, eniştem para vermezse kapı açılmayacakmış." dedi. Söylediği şeyle beraber kapıya doğru beş tane 200'lük uzattım. Parayı aldıktan sonra "Hâlâ açılmaya niyeti yok enişte bey." dedi. Bu kızın arkadaşları da deli lan. Tekrar beş tane 200'lük uzattıktan sonra "Tamam artık kapı açılacakmış." dedi. Kapıyı açtı, güzel gelinimi alarak arabalara doğru ilerledik. Siyah gözlerine vurulduğum , çok güzel görünüyordu lan. Arabalara bindikten sonra konvoy başlamıştı. Konağa vardığımızda halaydı altın takmaydı derken düğün bitmişti. Herkes yavaş yavaş dağılmaya başlıyordu.

Şilan, Ezgi ve Melisle sarılırken babam kulağıma doğru eğilip "Bak kıza zorla bir şey yapmayasan kure mın. Tamam ağayım falan ama biliyorsun ben hiçbir kadının veya kızın ahını alamam. Hem ben sizin birbirinize bakışlarından ve hissettiklerimden dolayı evlendirmeye karar verdim." dedi. Bende gülümseyerek "Bavo daha yeni gelinin olmuş onu bizden daha çok seviyorsun pabucumuz dama mı atıldı?" dedim. O da "Evet kure mın. Biliyorsun yanlış bir şey yaparsan gerekirse seni karşıma alırım ama o kızın ahını alamam." dedi. Bu beni biraz düşündürtmüştü. Babam töre denince her şeyi karşısına alırdı ama konu kadınlar veya kızlar olunca dururdu. Nedense geçmişte bununla ilgili bir sancısı olduğunu düşünüyordum. Neyse bir gün öğreniriz artık.

Şilan koluma girmişti içeriye doğru adımladık. Üç kat çıktıktan sonra odama doğru ilerledik. Kapıyı açıp içeri girmesini bekledim. O içeri girdikten sonra ben de girdim. Arkası dönük bir şekilde duruyordu. Omzuna dürtmek amaçlı dokunduğumda neresinden çıkardığını anlamadığım bıçakla birlikte diğer eliyle elimi büküp bıçağı boğazıma dayadı. Bu kadın gerçekten deliydi gerçekten. Sonra boğazımdaki bıçağıyla konuşmaya başladı "Ben istemediğim sürece bana dokunamazsın. Bunu aklına koy Miran Karaman!" dedi. Acaba "İstediğinde dokunabilirim yani? " dersem hayatta kalabilir miydim? Bu düşünceden sıyrılıp bıçağı boğazıma dayamasından dolayı kısık çıkan sesimle "Farkındaysan tek zorla evlendirilen sen değilsin. Sen de ben istemediğim sürece bana dokunamazsın o yüzden şimdi bırak beni." dedim. Birazcık yalandan kim ölmüş ki yani?

Söylediklerimden sonra bıçağını bıraktı ve geri kapattı. Merakla "Bir şey soracağım.Bıçağı nasıl ve nereye sakladın?" dedim. Gözlerini göğüslerine indirip sırıtarak "Bilmek istemezsin." dedi. Bu kadın deli miydi ya? İnsan batar diye korkar lan, tamam kapalı bir şekildeydi ama o kadar insanla sarıldıktan sonra yani, bilemiyorum. Bana "Üstünü değiştireceksen veya duş alacaksın ilk önce sen gir banyoya ben sonra girerim." dedi. Kabul edip pijama takımımı alarak banyoya doğru ilerledim.

Şilan Akan'dan

Miran banyoya gittikten sonra giyebileceğim bir şeyler aradım eşyaları önceden yerleştirmiştik zaten. Önümdeki şeylerle bakışıyordum, siyah gecelik , beyaz gecelik, kırmızı gecelik ve pijama takımı -sadece pijama takımı dekolte ve dantel barındırmıyor-.  Bu en iyi seçenekti bu gecelikler nereden uçmuş ve gelmişti bilmiyordum. Umurumda da değildi giymediğim sürece orada durabilirlerdi. Pijama takımını tekli koltuğa bırakıp aynanın karşısına geçtim. Zaten hafif yaptığımız makyajı silmeye başladım.

Düğünde, gelin oldular diye yüzünü boyaya batırıp düğün boyunca öyle duranları hiç sevmem. Her şeyin fazlası hem zarardı hem de böyle olunca çok abartılı duruyordu. Makyaj silmem bitince saçımı açmaya başladım. Tel tokaları tek tek çıkarmaya çalışıyordum -evet çalışıyordum sadece- neredeyse belime uzanan saçlarımdan tel toka ayıklamak çok acı vericiydi. En son çıkarmaya çalıştığım tel tokaya işaret parmağım sıkışmıştı.

O kadar odaklanmıştım ki Miran'ın beni banyo kapısının önünde durarak izlediğini yeni fark ediyordum. Bana doğru adımlayarak "Saçına dokunmamı istiyor musun? Yani yardım lazım mı?" dedi. Kafamı sallayarak onayladım. Gülümseyerek yanıma geldi ve dünyadaki en değerli varlık saçlarımmış gibi teker teker dikkatli bir şekilde tel tokaları çıkarmaya başladı. Arada saçlarımı mı kokluyor o? Yoksa ben mi şizofrenim? Yok be kesin ben de bir sorun var. Son tel tokayı da çıkarınca saçımı düzeltip yatağa doğru adımladı. Ben ise hâlâ gelinliğimleydim, banyoya girip duş alıp üstümü giyindikten sonra banyodan çıktım.

Artık bunu yapmam ne kadar sürdü bilmem çünkü saçım gerçekten çok oyalıyordu beni. Yatağa doğru adımladım ve uzandım ama şöyle bir sorun vardı. Ben alışamadığım bir yerde uyuyamıyordum. Uykum gelmezdi, sonuçta tanımadığım etmediğim bir ev. Ne yapayım? Tamam güçlüyüz falan ama paranormal olaylar karşısında kim güçlü kalabilir? Kısık sesle "Miran, uyudun mu?" diye seslendim ama cevap gelmedi. Çok ayıp be insan ilk, karısının uyumasını bekler sonra uyur. Yazık cidden yani. Şimdi bir o tarafa bir bu tarafa doğru dönüp uyumaya çalışacaktım.

  •••
Bölüm bittiğğğ

Yıldızı parlatır mısın güzellikk :)💗

Dağ Gülü-BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin