00.53
"felix bu notların hali ne? arkadaşlarınla şamata yapacağına neden ders çalışmadın? karşı komşunun oğlunun notlarını biliyor mus-"
"anne ne diyorsun ya? 85 düşük bir not mu sence? iki kafamın dağılması için arkadaşlarımla dışarı çıktım diye benim emeklerimi hiçe sayıyorsum şuan!"
gözlerim doluyordu yavaş yavaş. ne yapmamı istiyor anlamıyorum. tam puan alsam bana almadın der, aynı şuan olduğu gibi ortalama(?) bir puan alsam yok komşunun çocuğu yok şöyleymiş böyleymiş. ne istiyosun be kadın!
"komşunun çocuğu tam puan almış! sen ne yaptın peki? anca arkadaşlarınla gül eğlen sonra 85 al!...."
hala konuşmaya devam ediyordu. eğer daha fazla sesimi yükseltirsem güzel bir dayak yiyeceğimi de biliyordum. saat tam bire gelmek üzereydi ve beni sırf bu not yüzünden uyandırmıştı. resmen gecenin sikinde hocanın daha yeni sisteme girdiği not yüzünden tartışıyorduk.
sinirlerime hakim olamayacağımı bildiğimden montumu, kulaklığımı ve telefonumu alıp odamdan çıktım.
"nereye gidiyorsun? böyle kaçamazsın Lee Felix! ne sanıyorsun sen kendini?"
hala konuşmaya devam ederken onu umursamayıp kapının yanındaki şifonyerden anahtarımı alıp evden çıktım.
eminim şuan bana küfürler saydırıyordu.
kulaklığımı takıp playlistimden bir şarkı açtım ve yürümeye başladım. buraya daha yeni taşınmıştık ve yolları tam bilmiyordum.
evden çok uzaklaşmadan evin konumunu kendime gönderdim. böylece kaybolursam yolumu bulabilecektim.
01.58
yaklaşık bir saattir yürüyordum ve arkamdan birinin yürüdüğünü hissediyordum. beni mi takip ediyor yoksa normal bir adam mı diye anlamak için gördüğüm ilk ara sokağa döndüm.
adam da döndü.
sol.
döndü.
yine sol.
yine döndü.
hızımı biraz artırdım ve ilerlemeye başladım. adam da hızını artırdı ve öksürerek arkamdam gelmeye devam etti.
hızımı bu sefer biraz daha artırdım ve adamı geride bıraktım. aklıma gelen şeyle evlerin ışıklarına bakıyordum. en azından bir tanesi açık olsa oraya gider ve tanıdığımmış gibi yapardım. yaşıtım gibi duruyorsa arkadaşım falan derdim büyükse ablam abim falan.
adamın bana yaklaştığını hissedince yine hızlandım ve bir tane ışıkları açık müstakil bir ev gördüm.
koşar adımlarla adamdan uzaklaşıp evin ziline yaklaşık 3 kere falan bastım.
adamın yaklaştığını hissediyordum. ya ev sahibi açmazsa ya da geri yollarsa diye düşünürken kapı açıldı.
yaşıtım gibi duran uzun siyah saçlı, dolgun dudaklı, uzun boylu ve bir o kadar da yakışıklı bir çocuk açtı kapıyı.
"ah sevgilim yeni evin burası mı? çok güzelmiş, bayıldım!"
o an kankam diyebilirdim ya da başka birşey. ama onu gördüğüm an aklıma sadece sevgilim demek geldi. sevgilimmiş gibi yapmak istedim. aklım o kadar boşa düştü.
adamın duyabileceği kadar yüksek sesle söylemiştim bunu. çocuk sarılışıma karşılık verdi çok şükür. ama tabii ki suratında anlamayan bakışlar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"stay here until the sun rises." | hyunlix
Fanfictionbir gece yarısı ailesiyle ettiği kavgadan dolayı biraz rahatlamak için yürüyüşe çıkan Lee Felix, arkasında onu takip eden adamdan dolayı stres olup önüne gelen ilk evin ziline basar. # "adam gitti değil mi?" "evet gitti ama hala seni izliyor olabili...