New World & New Life ~ Yizhan ~ Wangxian ~ Yeni Dünya & Yeni Hayat

15- Bana sevmeyi anlat

    

     Wangji kulaklarına kadar kızarmıştı. Bir yanı sevinçliydi. Onu Wuxian'a emanet etmişlerdi. Ailesinin ne gördüğünü fark edemiyordu henüz. Zaman geçtikçe anlayacaktı.

                    ~~~~~~

     Mutant koloniden uzay gemilerini kullanacak kişiler seçilmiş ana koloniyle vedalaşıp uzay yolculuğuna çıkılmıştı. Koloni onlara yiyecek haplarından koliler hazırlamıştı. Ayrıca tıbbi ve elektronik malzemeler de vardı yanlarına verilen.

     Hwang herkesi uyarmıştı. Gidecekleri yer harabeydi. Ve korkunç yaratıklarla savaşılacaktı. Bu teklife tüm mutant kolonisi hazırız, gidelim yanıtını vermişti.

     En azından bir yeryüzü vardı rahat çıkıp güçlerini geliştirebilecekleri. Ayrıca dünyayı ve yaşayanları kurtarıp kahraman olacaklardı. Ya sonrası. Yepyeni bir dünya yaratacaklardı kendilerine. Yeni bir hayata adım atacaklardı. Bunun için hiç bir kayıp vermeden çok dikkatli savaşmalıydılar.

     Heyecan herkese bulaşmıştı. Kaç asırdır uzayda olduklarını bile unutmuşlardı neredeyse. 2200 yılında olduklarını öğrendiklerinde çok şaşırmışlardı. 2080 lerde gelmişti bazıları. Yüz yirmi yıl hiç azımsanacak bir rakam değildi. Hepsi çocuk ve gençlerden oluşuyordu ilk gelenlerin. Aralarında yüz kırk yaşında olanlar vardı. Ve dünyanın son halini artık hatırlamıyordu çoğu.

     Bu yaş mevzusu Mark'ın ilgisini çekiyordu. Hwank sağlık konusunda hiç problemleri olmadığını söylemişti. Sevindi Mark ama yine de endişeliydi. Dünyanın havası onlara zarar verirse vicdan azabı duyacaktı. Dünyaya varır varmaz ilk işleri Doktor Sam ile görüşüp sağlık taraması yapılmasını istemekti. Umuyordu ki bir sorun çıkmasın. Özellikle Jiao ailesinin durumu önemliydi. Kırk sekiz saat sonra yeryüzünde olacaklardı. Dönüş yolu biraz uzun olacaktı. Gemilerin çok hızlı yol almasını ve dikkat çekmesini istemiyorlardı.

     Ana koloni onlara koruma gemileri de vermişti. Sis bulutuna kadar onlara eşlik edecek her hangi bir saldırı olursa koruyacaklardı. Hem düşman gelmiş olsa bile çok sayıda ki gemileri fark eder etmez kesin saklanacaklardı. Elbet sis bulutuna girişi de görecekler ve girebilecekleri yolu arayacaklardı. En azından eşlik eden gemiler onların varlığını tesbit edebilirdi. Yine de henüz erken diye düşünüyordu Mark. En az bir aya ihtiyaçları vardı. Yeni gelen bu grup diğerlerinin gücünü kullanmasına yardım edecekti. Makinelerden çok dışarıda pratik yapılacaktı. Bu da sevindirici bir olaydı.

     Her şey plan doğrultusunda hazırlanmıştı. Lan ailesi eşleriyle, kuzenler iki kişi olarak üç gemiyi almışlardı. Ve elbette Wangji ve Wuxian ayrı bir gemide iki kişiydiler. Wangji durup durup gülümsüyordu. Durumdan çok hoşlanmıştı belli ki. Nasıl hoşlanmazdı ki. Ailesinden utanıp rahat hareket edememişti. Şimdi başbaşaydılar. Kendini özgür bıraktı Wangji. Bir de konuşabilseydi. İlk kez bu durumuna üzüldü. Oysa ne çok şey anlatmak ve sormak istiyordu Wuxian'a. Yüzü asıldı. Neden konuşmadığına takılmıştı iyice. Wuxian çok dikkatli gözlemciydi Wangji konusunda. Onun bir şeye üzüldüğünü anlamıştı.

     - Wangji, koloniden ayrıldığın için üzgün müsün yoksa?

     Wangji yazacaktı ki onunla zihinsel bağını hatırladı.

     *Hayır. Hiç üzgün değilim. Aksine çok mutluyum.

     - Ama yüzün öyle demiyor. Niye üzüldün? Anlatmak istersen dinlerim seni biliyorsun.

     *Senin gibi konuşamadığıma üzülüyorum. Neden konuşamıyorum çözemiyorum. Oysa şimdi konuşmayı çok istiyorum.

     - Bana neden bu durumda olduğunu anlatabilir misin? Ne kadar zamandır suskunsun? Buna ne sebep oldu?