16-Ateş ve buz yan yana olur mu?

33 4 1
                                    

      

     *Güzel başlangıç. Bu ilk günümüzün kapanışı gibi oldu. Galiba birlikte on iki saati aştık. Şu, gün, ay meselesine sonra değinelim. Şimdi çok istediğim bir şeyi yapmak istiyorum...

                    ~~~~~~

     Wuxian yutkundu. Ne yapmak istiyordu ki. Aklına gelen düşünce bedeninin ateşini yükseltti. Ve düşüncelerinin duydulduğunu bir anlığına unuttu.

     *Ne, ne yapacak? Öpecek mi yoksa beni?

     *Wuxian neler düşünüyorsun öyle? Öpmek mi? Yoksa seni öpmemi mi istiyorsun? Hani arkadaştık biz. Yavaş gidecektik.

     Wangji ona takılıyordu aslında. Öpmeyi istiyordu. Bu kadar açık vermesi iyi olmamıştı. O yüzden takılmak istedi. Wuxian ise tamamen panik olmuştu.

     - Ya ya yaa. O anlamda demedim ben. Yanağımdan öpeceğini düşündüm teşekkür anlamında. Arkadaşça yani. Aiyoo ne kadar fesat düşüncen varmış.

     Wuxian iyi çevirmişti konuyu. Ama Wangji takılmıştı bir kere.

     *Haa o anlamda yani. Bak bu iyi fikir. Teşekkür öpücüğü verebilirim sana elbette.

     Wangji onun kucağından kalktı, ona doğru döndü. Elini yüzüne uzatıp kendine doğru çekti ve Wuxian'ın yanağından öptü. O yanağına yönelene kadar Wuxian'ın kalbi atmayı bırakmış gibiydi. Ya da çok hızlı atmaktan patlamıştı.

     Wangji sakindi. Öyle görünüyordu ya da. Wuxian onda bir fark var mı diye yüzüne baktı. Gözleri parlıyordu. Hoşuna gittiği belliydi.

     Aslında Wangji çok heyecanlanmıştı. Az kalsın onu dudağından öpecekti. Şöyle küçük bir buse. Anne ve babasının hep yaptığı gibi. Cesaret edemedi bir türlü. O kadar yaklaşmışken yanağına yönlendi dudakları. Kalbinin sesi duyulacak diye endişelendi. Oysa Wuxian kendi kalbinin sesinden başka ses duyacak halde değildi. Wangji kendini çekerken Wuxian nefesini bıraktı. O ana kadar tuttuğunu fark etmemişti.

     *Her şey için sana teşekkür ederim Wei Wuxian. Çok güzel duygular yaşatıyorsun bana. Şimdi asıl yapmak istediğimi söylemeliyim. Sıra sende. Uzan ve başını kucağıma koy. Ben saçlarını okşamayı istiyorum. Çünkü sen benim saçlarımı okşarken çok huzurlu hissettim. Bütün kötü düşünceler uzaklaşıp gitti. Sen neler hissettin bilmiyorum ve bunu ben de tatmak istiyorum.

     - Wangji şimdiye kadar yani küçüklüğümden beri annemden başka kimse saçlarıma dokunmadı. Başımı okşamadı kimse. Senin de bu duyguyu yaşamadığını biliyorum. Biz birbirimize iyi geliyoruz. Umarım şu yaratıkları öldürür huzurla yaşa..

     *Şşşş onları düşünme şimdi. Kendini bırak benim ellerime. Bir süre sessiz kalalım.

     - Mmmm...

     Wangji, Wuxian'ın saçlarında elini dolaştırırken ikisi de gözlerini kapatıp hayal alemine girdi. Wuxian uyku daldı onun kucağında. Sanki zihninde bir şarkı mırıldanıyordu Wangji. Sesinin tonunu bilmese de zihninde duyduğu müzik 'ne güzel sesi var' diye düşündürüyordu. Uyurken mi düşünüyordu bunu? Yoksa rüya mıydı bu? Uyanık olabilir miydi? Sadece gözler mi kapalıydı?

     Wangji içinden mırıldanıyordu gerçekten. Birden gelmişti müzik aklına. Wuxian'ın saçlarını okşamak onda güzel duygular uyandırıyordu. Sevgi dedikleri bu olsa gerekti. Birlikte sessizliği paylaşmak. Huzur duymak. Kalbiyle, hisleriyle müzik yaratmak. Çok güzel ilklerdi bunlar. Wangji giderek kendinden emin oluyordu. O sadece Wuxian'ı istiyordu yanında. Ona dokunmak, onun güldüğünü görmek. Yaşanacak yarınlar. Birlikte her şey güzeldi.

New World & New Life ~ Yizhan ~ Wangxian ~ Yeni Dünya & Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin