21. BÖLÜM

5.8K 406 281
                                    

"SEVGİLİM"

"Ediz," fısıldayışım soğuk havayla bütünleşirken, karşımdaki silüet gittikçe benden uzaklaşıyordu. "Çok özledim seni." Hıçkırdım. "Gitme."

"Gitmek zorundayım." Kesik kesik gelen sesiyle ağlayışlarım iyice arttı. "Gitmek zorundayım, Cennet Bahçem."

"Gitme! Ediz, gitme." Yattığım yerden nefes nefese kalktığımda havanın hâlâ aydınlanmadığını gördüm. Alnımdan akan terleri, sweatişörtümün ucuyla silip gözlerimi kapattım.

Ediz...

Bilmediğim duygularımı, onunla ortaya çıkardığım adam...

Alt dudağımı sertçe ısırıp başımı yastığa koydum. Elimi ise kalbimin üzerine... Mete abi, her ne kadar üzülmemi söylesede bu elimde olan bir şey değildi.

İçime çektiğim nefesi tekrardan verip kendimi uykunun kollarına adadım.

🦋

Birinin omuzumu sarsması sonucu gözlerimi hafifçe aralayıp beni uyandıran kişiye baktım. "Sevcan?" Dedim şaşkınlıkla.

"Günaydın yengem! Hadi kalk kahvaltıyı hazırladım." Gülümseyip yataktan kalktım. "Hem Mete abi ve Cihan abi de geldi."

"Öyle mi?" Diye fısıldadım. Geçen gün ki olaydan sonra Mete abiyi hiç görmemiştim. "Tamam canım. Ben üzerimi değiştirip geliyorum." Başını sallayıp odadan çıktığında gülümseyip banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Tekrardan odaya gelip üzerimdeki kıyafeti çıkarttım. Üstüme lila rengi bir tişört, altıma ise beyaz renk pantolonumu giydikten sonra odadan çıktım.

Salona geldiğimde, tüm bakışlar bana döndü. "Günaydın!" Dedim. Sesim her şeye rağmen enerjik çıkıyordu.

"Günaydın uykucu." Cihan abinin şakacı sesiyle gülümsedim. "Gel otur, bir şeyler ye." Başımı sallayıp boşta kalan sandalyeye oturdum. Gözlerim, en baştaki boş sandalyeye kaydığında dudaklarım buruk bir şekilde iki yana kıvrıldı. "Eee?" Diye mırıldandı Cihan abi. "Sen nasılsın Adin?"

"İyi," iç çektim. "Öyle yaşayıp gidiyorum. Siz nasılsınız?"

"İyi bende, nasıl olsun." Daha fazla konuşamayıp kahvaltımızı etmeye başladık.

Yarım saatin sonunda Sevcan'la beraber sofrayı toplamış, çay koymuştuk. Şimdi ise koltukta oturmuş, konuşuyorduk. Daha çok diğerleri konuşuyor, ben ise sessizce oturmuş elimdeki çay bardağına bakıyordum.

"Öyle değil mi Adin?" İrkilip bakışlarımı Cihan abiye çevirdim.

"E...efendim?"

Gülümsedi. "Diyorum ki, artık Mete'nin de evlilik çağı geldi geçiyor."

Bakışlarımı Mete abiye çevirdim. "Kendisi daha iyi bilir." Bu sohbeti hatırlıyordum. O akşam aynı burada oturmuş, Ediz ve arkadaşlarıyla bu konuyu konuşuyorduk.

"Ee Ediz, grupta evlenmeyen bir tek sen ve Mete kaldınız. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Ortamda oluşan sessizlikle rahatsızca kıpırdandım. Gülsüm annenin bakışları hınzırca bir benim birde Ediz'in üzerinde dolaşırken zorlukla yutkunup ellerimle oynamaya başladım.

Perdenin Ardındaki Yüzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin