#24

89 24 18
                                    

uyandığımda momo'nun yatağında olduğumu fark ettim.

başucumda ise bir not vardı. doğruldum ve gözlerimi ovuşturup sonunda kağıdı elime alıp okudum.

"chaeyoung ile marketteyiz, birazdan geliriz. kendini iyi hissetmediğini biliyoruz, yatıp dinlensen iyi olur. geldiğimizde de istersen hastaneye gidebiliriz."

elimi alnıma vurdum, şimdi farklı şeyler düşünüyor olmalılardı. ne diye bayılmıştım ki zaten?

yorganı üstümden atıp mutfağa doğru adımladım.

bir bardak çıkarıp kendime su doldurduğumda masadan destek alıp yavaşça sandalyeye oturup içmeye başladım.

kendi kendime düşündüğüm tek şey vardı, jeongyeon'un yanına gidecek miydim? ah, tabii ki gidecektim.

kalkıp askılıktan ceketimi aldım. kollarıma geçirdim ve kapıyı yavaşça çektim.

dışarı çıktığımda elimi cebime atıp telefonumu çıkardım.

momo'yu aramak için tuşlara basıp çaldırdım.

birkaç saniye sonra momo'nun sesini işittim.

"momo benim küçük bir işim çıktı, geldiğinizde endişelenmeyin diye arayayım dedim. görüşürü-"

"bir dakika, dahyun seninle değil mi?"

kaşlarımı havaya kaldırdım, benimle mi olması gerekiyordu? bir taraftan da hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım.

"nasıl yani?" diye sordum.

"sen bayıldığında dahyun'a haber vermiştik, olayları ona da anlattığımızda geldi ve seni taşıyıp odaya götürdük. ilk ambulans çağıralım dedik fakat sen uyanıp kendine gelmiştin. dahyun ile birlikte senin için yemek yapacaktık fakat evde birçok malzeme yoktu biz de chaeyoung ile markete gitmeye karar verdik. dahyun ise senin başında duracağını söylemişti, sen uyandığında yanında değil miydi?" tek bir nefeste konuşmuştu momo.

"hayır, uyandığımda yoktu bile." derin bir nefes aldım.

"tamam, sen işini hallet biz birazdan ararız dahyun'u."

"momo bir şey olmuş olmasın?" fazlasıyla endişelenmeye başladım.

"yok, yani bir şey olmamıştır... ne olacak ki? ulaşırız biz birazdan ona belki hava almaya çıkmıştır. sahi senin ne işin vardı ki?"

"boş ver, kapatıyorum ben."

"tama-"

telefonu cebime koyup hızlıca yürümeye başladım. şimdiden yorulmuştum, belki otobüse binsem iyi olurdu ama beklemeye de asla halim yoktu.

birkaç dakika sonra seul'ün en ıssız cadde ve dükkanlarının önünden geçerken, telefonuma bir bildirim düştü.

gözlerimi kapattım ve sakinleştikten sonra geri açtım. dahyun'dan bir haber mi gelmişti? tanrım, kızlar neden bu kadar umursamaz davranıyorlardı? ve ben de öylece bırakıp gitmiştim, sırf jeongyeon için. kızlara yardım edeceğime-

gelen mesajın jeongyeon'dan olduğunu fark ettim.

ellerimi sinirle saçlarıma daldırdım ve sokakta öylece durup mesajın üstüne tıkladım.

jeongyeon & nayeon

jeongyeon
beni aradığını biliyorum, nayeon

evindeyim

tanrım bu nasıl olurdu? ben ona mesaj yazacakken bir bildirim daha düştü telefona.

jeongyeon
merak etme, dahyun yanımda

senden anahtarı almış uyurken

seni bekliyoruz.

parmaklarımı klavyede gezdirdim.

jeongyeon & nayeon

nayeon
tamam ama neden?

jeongyeon
çünkü konuşmamız gereken konular var nayeon

nayeon
geliyorum fakat dahyun'u bu işe bulaştırmasaydın iyi olurdu

aramızdaki özel meselelerden onun haberinin olmasına gerek yok

daha doğrusu ona senin söylemene gerek yok

ben söylerdim

jeongyeon
aramızdaki özel meseleler derken?

ne meselesinden bahsediyorsun

nayeon, cevap verir misin lütfen

ayrıca dahyun'a ben hiçbir şey anlatmadım, ne öğrendiyse tamamen kendisi öğrenmiş ve bana seni yanımıza çağırmamı istedi. ben tamamen masumum inanabilirsin🙁🙁

tanrı belamı versin ki, bu işi batırmıştım. şimdi mesajları silsem bile fayda etmezdi. belki geçiştirmeye çalışıp ben yazmadım hatırlamıyorum derdim, ya da elim değmiş yok öyle bir şey falan? tamam, bu oldukça saçmaydı fakat ne yapabileceğim konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu.

jeongyeon & nayeon

jeongyeon
ne?

ne oldu?

yazsana

nayeon
geliyorum jeongyeon

sonra konuşuruz

olur mu?

jeongyeon
peki

bekliyorum

hem bu sefer de anahtarını elinden aldım, desene

hafifçe tebessüm edip telefonumu cebime attım tekrardan.

bir taksi çağıracaktım.

poster, 2yeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin