|7. MASKELİ BALO |

10 1 0
                                    


Kötülük pek çok maske giyebilir ancak hiçbiri iyilik maskesi kadar tehlikeli değildir.

♠️

Şiddetli esen rüzgâr sırtıma vururken pencereden atladım,
mesafe fazla uzun olmadığından iki ayağımın üstüne düşmeyi başarmıştım.
Stiles'ı dahiyane planım sayesinde eski bir arkadaşımın
evine getirmiş apartmanın bahçesinde beklemesini istemiştim ancak bu gece eğer arkadaşım fazla ısrar ederse onda kalabileceğimi de ekleyip öyle bir durumda arabaya geçip orada nöbet tutmasını söylemiştim ona. O da lafımı ikiletmemiş, içimin rahat etmesi yönünde beni sıkı sıkıya tembihlemiş ve " Siz keyfinize bakın, ben sizi rahatsız etmeden sizi korurum." diye cevap vermişti. Aslında onu burada bırakıp tehlikeli bir adamın inine gireceğimi bilse hâlâ böyle rahat konuşur muydu acaba?

Arabam Stiles'la kaldığından dolayı yürüyerek ara sokaktan çıkıp ana caddeye vardım, saatin geç olmasından dolayı
taksiler biraz zor geçerdi ancak başka seçeneğim yoktu.
Ellerimi deri ceketin cebine koyup yoldan geçen arabaları seyrettim biraz, birkaçı kornaya basıp yavaşlayarak geçtiğinde arkalarından küfür etmeyi de ihmal etmemiştim tabii. Silahım yanımda olsa arabaların tekerleklerini çoktan patlatmıştım ama şansa ona en çok ihtiyaç duyduğum anda yanımda yoktu. Nihayet ben katil olmadan uzaktan gelen bir tane taksi gördüğümde aramızdaki mesafenin azalmasını bekleyip hemen durdurdum. Taksinin arka koltuğuna oturup gideceğim adresi verdikten sonra kafamı cama yaslayıp yolun geçmesini bekledim.

Kısa süren yolculuk boyunca
zihnimde görev dönüp duruyordu. Bu zamana dek yüzlerce operasyon almıştım birkaçı başarısız geçse de çoğunu sorunsuz tamamlamıştım. Şimdiki görevim benim için daha öncekilere nazaran daha zor ve riskliydi çünkü bu gece peşine düştüğüm adam yeraltı dünyasının bir üyesiydi.

Orhan Ilıcaklı, yurtdışına uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir mafyaydı. Ancak onun tek pisliği insanları zehirleyip hayatlarına mâl olmak değil birçok ülkeyi ticaret adı altında dolandırmaktı da.
Öyle ki geçtiğimiz ayda adını tüm dünyaya duyuran çok tehlikeli bir Rus mafyasını sırf bu yüzden peşine takmıştı.

Benim de bugün o şerefsizin cezasını kesmem gerekiyordu hem İhtilal'in işine yarar bilgilerin peşine düşmüştüm hem de onunla biraz eğlenmek istiyordum. Taksi aracı tenha sokakta durduğunda parasını ödeyip arabadan indim. Taksi hızla hareket edip buradan uzaklaştığında etrafımı kontrol ederek iki katlı lüks binaya girdim. Girişte duran üç korumaya cebimden çıkarttığım kartı gösterip
kapının benim için açılmasını sağladım.

Böyle mekânlara giriş de zaten hep kart ya da absürt sembollerle olurdu.

Güvenlik için yapılan bu "giriş biletleri" aslında hiç de güvenilir değildi öyle olsa ben bunu elde edebilirim mi sanıyorsunuz? Karşıma çıkan merdivenleri gayet sakin bir tavırla inip kumar masalarıyla dolu salonda gözlerimi gezdirdim. Masaların hepsi boştu, henüz eğlence başlamamıştı. Bir odadan çıkıp yanıma ulaşan garson kız gülümseyerek, " Merhaba?" dedi sorgularcasına.

" Merhaba. Henüz oyun başlamamış sanırım ben biraz erken geldim." Beni başını sallayarak onayladığında mahcubiyetle gülümsedim.
" Evet ama endişe etmeyin, on dokuz dakika sonra salon yavaş yavaş dolmaya başlar. İsterseniz davetliler gelene dek
teras katında bekleyebilirsiniz."
" Ah, çok iyi olur!"
" Size eşlik edeyim mi yoksa siz gider misiniz?"
" Ben giderim ama sizden bir isteğim olacak, dışarı epey soğuktu da üşüdüm biraz bir bardak çay içsem içim ısınır diye düşündüm, getirir misiniz?"
" Tabii efendim, siz geçin ben de hemen arkanızdan getiriyorum."

ZEHİRLİ ÖFKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin