🌷
Israrla çalan telefonumla gözlerimi açtım. Elimle sertçe yüzümü ovuşturup üzerime doğruldum. Babam arıyordu.
"Alo."
"Alo kızım, nasılsın nasıl geçiyor? "
Yataktan kalkıp küçük salonuma geçtim. Büyük koltuğa geçip birde oraya uzandım. Yol beni gerçekten yormuştu.
"İyi gidiyor. Üstelik burası sessiz sakin harika tam benlik. "
"Şu yabaniliğin yok mu ne diyeceğim şaşıyorum. Neyse ev nasıl? "
"Benim için çok bile. Teşekkür ederim."
Babamı emniyetten arkadaşları çağırınca fazla uzatmadan telefonu kapattım. Onları şimdiden özlemiştim.
Telefona kurulu olan alarm sesi tüm odayı doldurunca daha fazla düşünmek yerine hemen ayaklandım. Okula gitmem gerekiyordu. Hızla lavaboya girip işlerimi hallettim. Henüz eşyalarımı düzenlemediğim için yatağın üzerine koymuş olduğum bavuldan siyah uzun elbisemi ve kırmızı boğazlı kazağımı çıkardım. Hemen siyah şalımı da taktım ve akşamdan hazırladığım çantamı ve montumu alıp kapıya çıktım.
Yaşadığım bina çift daire 5 katlıydı. Dün öğrendiğim üzere sadece asker aileleri kalabiliyordu. Bir nevi lojmandı. Babam sayesinde şuan bende burada kalabiliyordum. Yoksa yabancı birinin burada kalması yasakmış. Yani babam en azından öyle söylemişti.
Siyah postallarımın bağcıklarını bağlamak için merdivenlere oturdum. Bağcıkları bağlamış ayağa kalktığım esnada karşı evin kapısı açıldı ve büyük bir gürültü ile kapatıldı. Çıkan kişiyle göz göze gelince hemen gözlerimi çekmiştim. O mavi gözlü askerdi. Merdivenlere yöneldiğim esnada yine aynı kapıdan orta yaşlarda biri çıktı ve bana seslenmesiyle durdum.
"Kızım, kusura bakma rahatsız ediyorum da"
"Estağfurullah buyrun."
Kadın elindeki anahtarlığı ve siyah cüzdanı uzatarak sevecen bir sesle konuştu ki arkasından deli gibi ağlayan çocuk kadının eteğinden tutmuş çekiştiriyordu.
"Demin çıkan askere bunu verebilir misin? Ben arkasından gidecektim ama çocuk durmuyor ."
O askerle iletişim kurmayı pek istemesem de kadını geri çevirmek istemedim. Elindeki anahtarı aldım ve hızlı adımlarla dışarı çıktım. Etrafta deminki askeri arayarak bahçeden çıktım. Bahçe kapısının yanında zırhlı aracın yanında başka bir askerle hararetli bir şekilde konuşuyordu. Açıkçası bu görüntü beni biraz korkutmuştu. Derin bir nefes aldım ve hızla eşyalarını verip geç kalmadan okula gitmek istedim. Hızlı adımlarla onlara doğru yürümeye başladım.
Onlara yaklaştığımı farkeden asker gözleriyle beni gösterdi. Dev cüssesiyle bana dönen askere bakmadan cüzdanı ve anahtar uzattım.
"Çıktığınız evdeki bayan size vermemi istedi. Çocuğu yüzünden size kendisi veremeyece-"
Sözümü bitirmemi beklemeden hemen elimden aldı ve sert sesiyle konuştu.
"Eyvallah"
Ve beni görmezden gelip deminki hararetli konuşmaya kaldığı yerden devam etti. Bu beni biraz sinirlendirsede birşey demeden yanlarından uzaklaştım ve okula doğru yürümeye başladım. Yol boyunca aklımda deminki askerin kaba davranışı vardı. İyliğime karşılık yapmış olduğu kabalık sinir bozucuydu. Gözlerimi istemsizce devirmiştim. Ayağıma gelen topla okul bahçesinden bana el sallayan öğrencimi görünce gülümsedim.
Tüm sinirim uçup gitmişti. Eğilip yerden topu aldım ve var gücümle ona doğru attım. Onlar sevinçle oyunlarına dönerken ben de dona dona öğretmenler odasına girdim. Saate baktığımda henüz dersime 7 dakika vardı. Küçük olan kantinimize gittim.
"Günaydın çay ve simit alabilir miyim?"
"Günaydın hocam, taze tost yaparım isterseniz."
"Yok zil çalacak bitiremem şimdi sağolun yinede."
Kantini işleten kadın içeride ki çalışana istediklerimi söyledi. Simit ve çay gelene kadar teyze sıcak bir gülümsemeyle sordu.
"Nereden geldiniz hocam?"
Yaşça benden epey büyük olan kadının bana hocam demesi beni rahatsız etmişti.
"İzmir'den geliyorum. Rica etsem bana hocam demeseniz olur mu? İsmim Nefha."
"Olur Nefhacığım. Bende Gülnur. Ne güzelsin sen maşallah."
Çay ve simiti uzatarak söylediği şeye gülmeden edemedim.
"Sağolun Gülnur hanım."
Kaşlarını çattı, ellerini beline koyarak sahte bir kızgınlıkla konuştu.
"Hanım mi? Gülnur abla diyeceksin."
Bu tepkisine gülmeden edemedim. Çok sıcak kanlı biriydi ve buraya gelir gelmez böyle biriyle tanışmak beni mutlu etmişti.
"Emredersiniz Gülnur ablacığım."
Bitmiş simidin kağıdını ve pet bardağı çöpe attım. Çalan zille beraber kantinden ayrıldım.
•••
"Evet şimdi herkes açsın bakalım not defterini. "
Vermiş olduğum komutla hemen açtılar defterlerini.
"Haftaya bugün ki ödevinizi yazın bakalım. Gelecekte yapmak istediğim meslek hakkında en az 7 satır birşeyler yazın. Anlaşıldı mı minik çekirgelerim?"
"Eveet!"
Topluca almış olduğum yanıtla yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Çalan zille masada duran defteri doldurmaya başladım. Yanıma gelen Abdullah ve Ceren çekinerek sordu.
"Öğretmenim bahçede bizimle top oynar mısınız? Hem bu uzun tenefüs"
Karşımda bana içli içli bakan çekirgelerime baktım. Aynı zamanda sınıf öğretmenleri olduğum için onlarla da kaynaşmak adına bu tekliflerini kabul ettim. Defteri imzalayıp montumu üzerime geçirdim ve beraber sınıftan çıktık. Benimde onlarla oynayacağımı duyan tüm sınıf oyuna katılma kararı almıştı.
Yakar top oynamak için takımları aldım-verdim ile oluşturmuştuk. Karşı tarafın kaptanı olan Abdullah bir oyuncu ciddiyetle elini uzattı ve yine ciddi çıkarmaya çalıştığı sesiyle konuştu.
"İyi olan kazansın öğretmenim."
Bu dediğiyle tam bir rakip gibi olmuştuk ve onlarda bu durumdan oldukça zevk alıyorlardı.
Soluk soluğa toptan kaçmaya çalışıyordum. Üzerimde mi mont yüzünden terlemeye başlamıştım. Hemen sahadan çıktım. Bununla beraber Abdullah hemen sordu.
"Öğretmenim nereye?"
Onlara dönmüş hafif yüksek sesle konuşup aynı zamanda montumun fermuarını açmış bir kolumu monttan kurtarmıştım.
"Montumu kenara ko-"
Aniden sert bir şeye çarpmamla dengemi kaybetmem bir olmuştu. Yere düşeceğimi düşündüğüm için hemen gözlerimi sıkı sıkıya kapatmıştım. Yere düşmediğimi farkedip hemen gözlerimi açtım. Karşılaştığım mavi gözlerle ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ona bakıyordum. Kollarımda ki ellerini üzerimden çekti ve sert bir sesle konuştu.
"Önüne bak öğretmen hanım"
"Özü -"
Ve yine beni dinlememiş hızla okula doğru giriş yapmıştı. Sinirle soludum. Bu iki olmuştu! Çalan zille çocuklar benimle vedalaşıp derse girerken bende bir kolumu çıkarmış olduğum montu geri giyip köşede ki banktan çantamı alıp eve doğru sinirle yürümeye başladım.
Aklımda güzel şeyler var.
İnşallah bunları istediğim şekilde aktarabilirim.
Okuyanı olur mu bilmiyorum😂
Okuyan varsa düşüncelerin paylaşırsa
çok mutlu olurum:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARUT KOKAN PAPATYALAR
Romance"Daima yanında olmamı isteyeceksin ama operasyon dönüşümü garanti edemem!" "Benden seninle vakit geçirmemi isteyeceksin ama ben her an ölümle burun buruna olacağım!" "Benden sana çiçekler getirmemi isteyeceksin ama benim çiçeklerim barut kokar!" ...