Saat: 00.03
"Hey! Beni bekle!"
Jungkook, arkasındaki 'gerçek' canavarları bırakarak hızla koşarak Taehyung'un peşinden gitmişti. Onların bu ani hareketlenmesi ile odadaki diğer kişiler de hareketlenmiş ve ağızlarından çıkan hırıltılı sesler ile peşlerine takılmışlardı.
Son hızla evin kapısına doğru koşan Taehyung'u Jungkook takip ediyordu. Bir an evvel bu evden çıkmazlar ise sonlarını ikisi de kestiremiyordu.
Önde olmasından dolayı kapıyı açması gereken kişi Taehyung'du. Fakat ne kadar denerse denesin, ne kadar asılırsa asılsın, bu kapı asla açılmıyordu. Çelikten kapı, gram hareket etmiyordu.
"Yardım et!"
2-3 kurt adamın tırnaklarının koşarken tahta zeminde çıkarttığı iç gıcırdatan sesi duyması ile hızla kapıya yapışmıştı. O da Taehyung gibi son gücüyle asılıyor, ama açamıyordu kapıyı. Kapana sıkışmışlardı.
"Ne yapacağız?!"
"Üst kat. Oraya saklanmalıyız. Belki çatı katından kaçabiliriz!"
Taehyung'u henüz onaylayamadan kolundan tutup onu üst kata çekmesine izin vermişti. Son hız merdivenlere koşuyordu ikili.
Merdivenler, koridordaydı. Ve koridor merdivenlerden başlamak şartıyla partideki insanlarla doluydu.
Kendilerine fırından yeni çıkmış soslu hindiymiş gibi bakan bir avuç insan...
"Bayım... bir fikrim var, fakat bu pek hoşunuza gitmeyebilir."
Bir seçeneği yoktu Jungkook'un. Üstelik şu an aklına bir şey de gelmiyordu. Tek düşündüğü şey, bu adamın nasıl bu kadar hızlı düşünebildiğiydi.
"Başka bir seçeneğim var gibi mi görünüyor?!"
Sesini fazla yükseltmişti. Ve şimdi o koridordaki tüm gözler, onun üzerindeydi.
"Dişleriniz bayım, keskinler mi?"
"Hayır tabii ki de! Takma diş bunlar!"
Konuşurken doğal olarak ağzı açılmıştı, bunu fırsat bile Taehyung ise baş parmağının içini Jungkook'un sivri dişlerinden birisine götürmüş ve hızla sürtüp çekmişti.
Parmağına baktığında, ikisi de büyük bir kesikten kan aktığını görmüşlerdi.
"Güzel. Şimdiden üzgünüm bayım!"
"Ne? HAYI-!"
Daha ne olduğunu anlayamadan, sırtında hissettiği eller onu o yaratık kalabalığının içine itmişti. Jungkook, burnuna dolan kan kokusu ile gözlerinin siyahlıkları kararırken bu kokunun kimden geldiğini çözmeye çalışıyordu.
Kendini kaybetmişti.
O koridordaki herkesin üzerine atlıyor, bir bir kokluyordu..
Bu sayede, yolu açmıştı...
Taehyung ise planının başarıyla sonuçlanmasına sevinmeye bile vakit bulamadan duvardaki golf sopasını alarak Jungkook'un açtığı yolda önüne kim gelirse golf sopasını bedenine karşı savurmaktan çekinmiyordu. Acımasızca artık neresine denk gelirse vuruyor ve kendisinden uzaklaşıyordu.
Bir gözü ise Jungkook'taydı. Her ihtimale karşı kan kokusunun kendisinden geldiğini fark eder de altında ezildiği kişi kendisi olursa diye tetikte duruyordu.
Bu böyle devam ederken, neredeyse merdivenlere iyice yaklaşmışlardı.
Ve en sonunda Jungkook, son kişiyi de koklayıp biraz da olsa kanı ile karnını doyurduğunda bedeninin, ensesinden tutularak merdivenlerin sonuna fırlatılması ile girdiği transtan çıkabilmişti.
Koşar adımlar ile merdivenleri aynı şekilde çıkan Taehyung parmağından akan kanı son kez emip yaladığında yerde oturan Jungkook'un kızaran gözlerini görmüştü.
Yamulan golf sopasının tutma yerini ensesine geçirdiğinde Jungkook son anda kendisine gelmişti.
"Aklınızdan bile geçirmeyin bayım. Boynumu hiçbir zaman size sunmayacağım."
Yerden kalkmak için uğraşırken alayla gülmüştü Jungkook.
"Asla deme güzellik. Hiçbir zaman, bir gün de olabilir."
Onu duymazdan gelerek çatı katına giden merdivenleri indirmek için tavandaki ipi çekmişti Taehyung. Açılan kapı ile inen merdivenleri kademe kademe açmış, böylelikle çatı katına ayak basabilmişti.
Onu aynı şekilde Jungkook da takip ettiğinde tozdan burnu kaşınan Taehyung'a gülmüştü merdivenleri toplayıp kapıyı kilitlerken.
"Siz insanları anlamıyorum..."
"Siz de insansınız bayım."
"Neyse, buradan nasıl çıkacağız?"
Ellerini cebine sokmuş ve gevşek adımlar ile yuvarlak cama doğru ilerleyişini izlemişti. Sarhoş gibi bir hâli vardı. Kıvrak zekasını yeniden kullanıp bizi buradan çıkarır, diye düşündü.
"Hm... atlayacağız."
Camı açmış ve çatıya atlamıştı. Onun bu cesurluğu karşısında hayran kalan Jungkook ise bir kahkaha savurup koşarak camdan fırlamıştı.
Gözlerini sıkıca yummuş, düşmeyi veya en iyi olarak yere çakılmayı beklese de bu düşüncesini yanıltan şey, havada asılı kalmasıydı.
"Bayım... siz uçuyorsunuz."
Gözlerini açtığında cidden de havada öylece durduğunu fark etti.
Aşağısına bakmış ve kendisine çatıdan gülümseyerek bakan Taehyung ile göz göze gelmiş, gülümsemesine engel olamamıştı.
"Uçabiliyorum!"
Henüz sevinmesine bile vakit bulamadan az önce atladıkları çatı katının camından ardı ardına çıkan zombileri görmeleri ile paniklemişti Taehyung.
Tek seçenek, hızla atlamaktı.
Eğer, atlayamazsa yeri boylardı...
Evet 2. Bölümü de söz verdiğim üzere atmış bulunuyorum.
Umarım güzel gidiyordur. Ilk defa doğaüstü bir fic yazıyorum... umarım beceririm-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALLOWEEN
FanfictionCadılar bayramı balosunda herkes 24 saatliğine rolüne girdiği kişi olacaktı. Bir eğlence gecesi, ne kadar kabusa dönüşebilirdi ki..? | Taekook |