başlangıcın ve bitişin kesiştiği bölge

52 15 47
                                    

merhabalar
uzun zamandır oneshot bir fic yazmak istiyordum
duygu yüklü ve full mektup olacak
umarım güzel olur
iyi okumalar🩶
_____________________________

25 Ekim

Nasıl başlasam, bilemiyorum. Ne yazacağım onu da bilmiyorum. Sadece seni düşünüyorum. Yaklaşık 40 gündür, sana yazmayı düşünüyorum.
Korkuyorum. Çok korkuyorum mezarına gelmeye. Beynim reddediyor. Ya isminin yazılı olduğu mezar taşına sarılıp bırakamazsam diye. Benim varlığımla oluşan minik sesler benim eninde sonunda gitmemle kaybolacak diye. Sen uçsuz bucaksız bir sessizliğe hapsolacaksın diye.
Gitmek istemesemde gitmek zorunda olduğumdan dolayı korkuyorum.

14 Eylül, doğum gününde sana sürpriz yapmak için aldığım pasta, tam yemek için masaya oturacakken kan kusman ve acile gitmemiz...
Ne kadar mutlu olmuştun oysa. Şu an hala masada o pasta. Çoktan bozuldu ama atmıyorum, kokuyor ama cesaret edemiyorum atmaya. Senin oturduğun sandalyeye kimseyi oturtmuyor, ellerini dokundurtmuyorum, senin el izin kalsın diye.
Bir santim oynatmadım o sandalyeyi, en son sen çektin onu diye.

Bugün doğum günüm, biliyorsun. Bunu beklediğine eminim. Çünkü son nefesini verirken bile 25 Ekim diye sayıklıyordun. Doğum günüme çok düşkündün. Hep para biriktirip bir hediye alırdın, pahalı olurlardı. Ben istemesemde elime tutuştururdun. Oysaki senin bir öpücüğün yeterdi.
Şu an aldığın tüm o hediyeler senin için ayırdığım kutuda saklı.
Kimse açamaz, kilitli.
Biliyorsun, arada Hyunjin ve Seungmin geliyor. Merak ediyorlar. Ama asla izin vermiyorum.

Tüm odam, kıyafetlerim, evim senin gibi kokuyor. İzmarit kokusu. Masada pastanın yanında duruyorlar. Sende hep içerdin ya sigaranı, ben içme desemde. O yüzden hep bu koku aklımda benim. Bu izmaritler senin gibi kokuyor. Ya da sen onlar gibi kokuyordun.
Arkadan gelen bebeksi kokunla harmanlanmıştı bu koku.

Sesini unuttum.
Bir saat duymasam yapamayacağım sesini 40 gündür duyamıyorum. Ve unuttum. Bu kadar çabuk mu? Hayır. Bana söylediğin şarkılar zihnimi süslüyor, aklımda dönüp dolaşıyor. Sadece; o güzel "Leeho" demeni, sessiz ve şirin mırıldanışlarını unuttum. Özlemekten kaynaklansa gerek.
Ne zaman gözümü açsam, kapatsam, gülsem aklımdasın.
Çıkaramıyorum. Çıkmasını da asla istemiyorum.

Senin kazağın var üstümde. Aha, o da nedir? Senin saç telini buldum. Senin saç telin! Hep kokladığım, koklamaya doyamadığım o kokuya sahip olan saçlarının sadece bir teli.

Hemen kilitli kutuma koydum onu. Kimse dokunamaz, göremez.

Şimdi kokun, sadece benim zihnimde.

Sen ne yapıyorsun, merak ediyorum. Oraların soğuk olduğunu düşünmüyorum, üşümüyorsundur.

Şu an beni izliyorsundur. Mutlusundur. Yani, umarım. Kahretsin, o gülüşünü de çok özlemişim. Ne yapacağım?

Bana "yaşa, ne olursa olsun yaşa." Dediğin için kıvranıyorum. Çok zor ama senin için deniyorum.

30 Ekim

Yine, nasıl başlayacağımı bilemiyorum, fakat bu sefer ciddi bir konu. Sakın üzülme, korkma Jis, tamam mı?

Geçenlerde hastaneye gittim. Çok öksürüyordum, grip mi olmuşum diye merak edip muayene oldum.
Doktor ciğerlerimde bir sorun olduğunu söyledi. Bende başka doktorlara gittim.

Bende... bende kansermişim. Çok uzun zamandır hemde. Nasıl fark etmemişim, bilmiyorum.

Ama sorun yok şu an, iyiyim merak etme.
Hep gidiyorum hastaneye, biraz geç kalmışım fakat kurtulacağım. Kurtulmak istemesemde, senin için deneyeceğim bunu.
Oysa hemen yanına gelip seni görmek için neler vermezdim. Ama kızarsın bana, biliyorum.

sen kokan izmaritHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin