Yaşadığım için her gün lanet okudum keşke onlar yerine ben ölseymişim dediğim zamanlarda oldu.. belki de ben de diğerleri gibi istediğim hayatı yaşayabilirdim..
Annem ve babam kilisede çalışıyorlardı orda tanışıp evlenmişler adımı da onları evlendiren rahipin adını koymuşlar.
10 yaşımda ailemi kaybettikten sonra teyzemin yanına gittim 16 yaşıma kadar onunla birlikte yaşadıktan sonra birkaç adam beni zorla kiliseye götürdüler ailemin borcu varmış ve işlediği birkaç suç varmış.
Neden bir çocuk ailesinin suçunu üstlenmek zorunda kalsın ki diye düşünüp içimden lanet okuyordum.
İşlediği suçlardan birisi kilise için önemli olan kadehi çalmışlardı. kırmızı kadehi önemli günler de kullanıyorlarmış sırf etrafında birkaç altın motifi var diye değerli ve kutsal saymak saçma geliyordu.Eminim ki o kadehten bir sürü yapılabilirdi..
Hatırladığım kadarıyla 5 bin won kadar ediyormuş kadeh..ahh çok saçma aklını kaçırmış burdaki rahipler ve rahibeler aklını kaçırmış olmalılar..ne yapacağımı bilmiyordum teyzemden de yardım isteyemezdim oda ailesini zar zor geçindiriyordu.
Bir rahip çıkıp "burda rahip olarak çalışıp parasını ödeyebilir" demişti ama ben orda durmak istemiyordum hem yaşım küçüktü daha yaşıtlarım gibi bende okuluma devam etmek istiyordum. Ne kadar gitmek için dirensemde ya küçük ve rutubetli bir odaya kapatıyorlardı zincirleyip yada bahçedeki yere gömülmüş içi su olan sandığın içine koyuyorlardı canım yanıyordu o zamanlar Tanrıya dua ederdim..."O aptal kilise çalışanlarının canı cehenneme" derdim.
Artık canıma tak etmişti ve kaçmak için bir plan kurdum o zamanlar Haeun isimli beni çocuğu gibi görüp seven nazik ve güzel bir rahibe vardı diğerlerinden daha farklı davranıyordu ona ısınabilmiştim sadece hasta olduğum zaman başıma gelip dua etmişti sabaha kadar o günü hiç unutmam..
Planımda onu da kullanmam gerekiyordu.. keşke onu hiç bulaştırmamış olsaydım o zaman ama başka şansım yoktu..ona dışarı çıkıp almak istediğim bir kaç şey olduğunu söylemiştim masum bir gülümseme ile. Bir istekte bulunduğum nerdeyse hiç reddetmez ama bu isteğim biraz farklıydı biraz düşünüp "sözümü dinlersen olabilir" demişti her zaman ki sıcak gülümsemesiyle. Beni gizlemek için rahibe kıyafeti vermişti.
Ne kadar başta inat etsem de giymek zorunda kalmıştım elindeki cep saatine bakıp "hadi gidelim tatlı yejunum" diyip başıma okşamasını ve bana sarıldığın da üstündeki lotus çiçeği kokusunu daha dün gibi hatırlıyorum. Beni öptüğünde kırmızı olurdu yanaklarım çoğu zaman rahatsız olup silerdim..
Kimse anlamamıştı..3 tane kapı vardı kilisede biri rahipler ve rahibeler için 2. Kapı papa ve baş rahip ve diğer 3.kapı kiliseye dua etmek için gelen insanlar içindi.
Biz rahipler için olanı kullandık orda mazoşist ve sapığın teki olan bir güvenlik sorumluydu.
Yanımıza gelip "sevimli
Şeyi ilk defa görüyorum adı ne bu şekerin" demişti (böyle bir aptalı neden kiliseye alırsın ki) Haeun "adı minseo kardeşim olur kendisi" demişti biraz şüphelensede gitmemize izin vermişti dışarı çıkınca bir tane atlı araba durdurup ona binmiştik.Acaba neler bekliyordu küçük yejunu... çektiği acı son bulacak mıydı..
Devam edecek ^^
Buraya kadar okuduysanız teşekkürler 🐥 (ilk kez korku hikayesi yazıyorum)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Under the moonlight*
HorrorGenç yaşta rahip olup ailesinin günahlarından sorumlu tutulan yejun'nun yetişkin olduğun da baş rahip'in gizemli ölümü nedeniyle Birlikte baş rahip ilan edilmesiyle, ailesinin intikamını almasını ve kilisede melez olan Junseo isimli bir rahipin ona...