Bölüm 5 - benimle kal

78 6 8
                                    

"Sivri uçlu yüzüklerimi takarken çocuğu hastaneye gönderdiğim için üzülmüyorum. Duyduğuma göre 3 yüz ameliyatı geçirmiş. nefsi müdafaa olduğunu söyleyerek olaydan kaçtım." bunu rahatça dedim.

"pişman değilsin ha?" gülmüştü ama çocuğa değilde benim böyle açık sözlü olmama. "Böylece hayatta kaldın ha? Kendini savunarak ve kaçarak..."

Biraz aşırı görünse de, başka seçeneğim olmadığını anladı ve bu yüzden beni yargılamadı. gülümsedim. ilk defa birisi beni yargılamadan kabul ediyordu.

"peki öncesinde ne yaptın? yaşın küçük olmalıydı. nasıl yaşadın?"

Law'un meraklı soruları bitmiyordu ve ben de ona cevap vermekten çekinmiyordum. normalde kimseye bunları anlatmazdım ama ona karşı kendimi savunmasız hissediyor ve her şeyi anlatıyordum.

onda bir şeyler vardı. benim anlayamadığım bir çekimle beni kendine çekiyordu. 

"Biliyorsunuz burada süpermarketlerden hırsızlık yapmak çok kolay. Tek ihtiyacım olan bir ceket." umursamazca omuz silktim ama o bana şaşkın bir ifadeyle baktı.

ne bakıyorsun lan? sen korsansın. eminim ki benden beter şeyler yaptın.

Law ağzının şaşkınlıkla açılmasını engelleyememiş gibiydi. ona göre çalmak muhtemelen bu tamamen tabuydu. Birisi hayatta kalmak için bunu yapmak zorunda olsa bile bunun arkasındaki düşünce sürecini anlayamamış gibiydi. "Neden yardım istemedin?"

kafası karışmış görünüyordu. "Yoksullara ve yoksullara yardım eden her türden vakıf var."

"mültecilere değil." dedim. umursamıyordum. cidden artık umursayamayacak kadar yorulmuştum.

başka ne söyleyeceğinden emin değil gibiydi. "Ya bir gün yakalanırsan? Seni hapse atarlar."

"o zamanlar 14 yaşımdaydım... gurur diye bir şeyim yoktu ve hala da yok..." cebimden sigara ve bir çakmak çıkardım. bu mereti neden hala içiyordum bilmiyorum. sigarayı ağzıma yerleştirirken yanmayan çakmağa lanet okudum. "onlara yalvardım. Mültecisin dediler bana yardım etmediler."

Law elimdeki sigarayı alıp yere fırlattı. "ah.. teşekkürler. bunu bırakmam gerekli nede olsa..." 

"bana sakın bir şey deme. bu mereti içmemelisin..!" bir kaç saniye şaşkınca baktı. "Cidden kızmadın mı?"

"hayır. bırakmam gerekli ama bağımlıyım."

"ah.. benim yanımdayken bunu yapmana izin vermem..!" sigara paketimi aldı ve hızla camdan aşağıya fırlattı.

"O ne kadar pahalı biliyor musun!" sinirle dedim.

umursamaz bir bakış attı. "Umurumda değil."

bir kaç dakika öylece bakıştık. sonra oturduk ve konumuza döndük. Law ocağa yemek koymuştu.

Law'ın dili tutulmuştu. başka ne söyleyeceğini bilmiyordu galiba. 14 yaşındaki bir kızın yardım dilenmesi ve hayatta kalmak için hırsızlık yapması düşüncesi onu oldukça şok etmiş gibiydi. "Anlıyorum. O zamanlar çaresiz kalmış olmalısın."

açlık ve yoksulluk günlerimi düşünmeden edemedim.

"Hırsızlık yaptığın için hiç pişman mısın?" Law merakla sordu.

 senin sorularının neden sonu yok?

"yaşamanın her yolu mübahtır... Ayrıca, bir korsan olarak bunu söylemeniz çok garip." kıkırdadım.

Law'ın kahkaha attığını görünce içim şenlendi. az gülen birisiydi ve güldüğünde de çok tatlı gülüyordu. bende gülümsemekten kendimi alıkoyamadım.

EN BAHTSIZ - Trafalgar Law x okuyucuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin