"Abi bu duyduklarım doğru mu?" Mikasa'nın birden çalışma odasına dalması yüzünden hızla Levi'ın kucağından kalktım. Biraz daha geç gelseydi bizi çok daha farklı bir şekilde yakalayacaktı.
"Ne oldu?" Levi bozuntuya vermeden devam etti. "Roma barış istediğine ve savaştan vazgeçtiklerine dair mektup yollamış, şuna bak. Az önce elçinin elinden aldım."
Ne? Neler oluyor?
"Ne barışı? Sarı pipi neyin peşinde?" Levi, Mikasa'nın elindeki mektubu çekerek aldı ve bir de kendisi okumaya başladı. "Bu imkansız..." İnanılacak gibi de değildi zaten.
"Kesin bir planı var. Ama ne?..." Yeni gelişme Levi'ın hoşuna hiç gitmemişti. Bütün hazırlıklar bir anda böyle bir mektuba dayanarak bitemezdi ya?
"Hayatım, önce işin aslını öğrenelim." Levi'ın karşısına geçip bana bakmasını sağladım ve yanağını avuç içimle kapladım. "Arabulucu olmak isteyen ülkelerden birinde bir araya gelebilirsiniz." Levi söylediklerimi mantıklı bulmuş ve düşünüyordu
"Yn haklı abi. Armin'le yüz yüze görüşmeden amacını kavrayamayız."
(Etiyopya Krallığı: Eski zamanlarda Kuzey Afrika'da var olan bir krallık.)
"Etiyopya Kralı arabulucu olmak istediğini söylemişti değil mi?" Mikasa Levi'ı onayladı. "O hâlde tamamdır, ben halledeceğim. Sen Farlan ve Atum'u bana bul ama sakın Akhen'in gözüne bir şeyler çarpmasın. Elçi ile şimdi görüşeceğim." Levi büyük bir ciddiyetle Mikasa'yı uyardı. Mikasa sessizce bu işi halledeceğini söyleyerek ikimizin yanından ayrıldı.
Armin neden vazgeçti? Sonunda pes etmesi iyi tabii ki. Ama burada asıl sorun gerçekten de pes ettiği mi?"
"Hayatım, ne diyorsun? Sence gerçekten de pes mi etti." Levi düşüncelerine dalsa da beni yanıtladı. "Sanmam. Arkasında başka bir şey olmalı."
"Savaşa gerek kalmadan çözülür umarım." Ellerimi Levi'ın göğsüne koyarak dikkatini çektim. "Onu hâlâ gebertmek istiyorum." Bir eli belime yerleşip beni kendisine çekerken -çıkık karnım artık engel olmaya başlıyordu bize- alnını alnıma dayadı boştaki eliyle yanağımı kavrayarak baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı. "Başına iş açtım, üzgünüm."
"Hayır güzelim, senin bir suçun yok. Bunları düşünme." Dudaklarıma nazik bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Ufaklığı da huysuzlandırmaya gerek yok." Altıncı ayını bitirmek üzere olan karnımı eliyle kavradı. "Ufaklık babasına hiç çekmemiş, uysal olacak benim yavrum."
"Niye babası çok mu yaramazmış?" dedi Levi sahte bir sinirle. "Birazcık." Parmaklarımla azıcık işareti yaptım.
"Babasına benzememesi güzel olur." Yüzü düştü ve derin düşüncelere yöneldi. "Hey! Neden dedin öyle? Sen mükemmelsin, ufaklığın da mükemmel olması gerekiyor."
Bana sarıldığında üzgün hâlinin gitmesi için annesine sırnaşan bir çocuk gibiydi. "Bilmem, hayata iyi bir başlangıç yapmadım. Daha sonrası da böyle devam etti. Benim hayatımdaki tek güzellik sensin Yn'm, sen yoksan ben de dayanamam."
"Levi... Beni ağlatacaksın... Sen benim gözümde en iyisisin, lütfen böyle düşünme." Ona sarılarak ve severek üzüntüsünü almak istedim. "Teşekkürler meleğim," avuç içlerimi öperek acizliğini ve sadakatini göstermek istedi. "Sen benim hayatımı güzelleştirdin."
"Levi... Seni çok seviyorum..." Of, hamilelik beni iyice sulugöz yaptı.
"İnan bana ben daha çok."
Hep mutlu olalım...
(Ne dersiniz Yazar-chan izin versin mi mutluluklarına😈)
•°•★
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Firavun (Levi X Yn)
FanfictionMısır ve Yunan mitolojisi ile harmanlanmıs bir Levixreader!