soğuk zincirlere vuruluyor bedenim, chanbaek

giriş.

"gözlerim yorgun argın, bakışlarım hissizleşiyor ve içinde bulunduğum, ufak bir gece lambasının aydınlattığı odanın içerisinde kendimi her şeyden bihaber, yaptığım hataların silsilesi ile boğuşurken buluyorum. hava sıcak, üşüyorum. dengem yerinde değil ve hissettiğim soğuklukla tüm bedenimin bir avize misali sallandığını fark ediyorum. gözlerim, kantaşı gibiler ve acıyorlar. kapanıp sonsuzluğa dek açılmak istemiyorlar ama izin vermiyor, diretiyorum gözlerimi. yatağım, hiç olmadığı kadar rahatsız hissettiriyor. kalkmak istiyorum ama sanki kollarımdan, alnımın ortasından ve bacaklarımdan kalkmamam için bir çivi atılmış gibi kalkamıyorum o yataktan. kafamdan geçen tek şey kendime zarar vermek, ölmek istemiyorum ama vücudumun her yerine zarar vermek istiyorum. kollarım, bacaklarımı koparıp gözlerimi yuvasından çıkarmak istiyorum. tüm bedenimi ateşe verip, bedenimin yandığını görmek istiyorum ama ölmek istemiyorum. acı çekmek istiyorum, ölmek için yalvaracak duruma gelip ölememeyi istiyorum. herkesin bana dehşetle bakacağı bir hale gelene kadar da durmak istemiyorum."

hayatımın devamını birkaç gramdan ibaret yeşil bir otsuz geçiremediğimi fark ettiğimde bu berbat yaşantı daha da batmaya başlamıştı, solgun hissediyorum, bedenimin ona duyduğu ihtiyacı bastıramıyorum. yerimde durabilecek gücüm yok, kendi bedenimi tamamen darmadağın etmek istiyorum. yatağımdan kalkmak çok zor, kalkmam gerekiyor ama kalkamıyorum. zorlanıyorum, yapamıyorum. ayaklarıma saplanmış çivileri sökemiyorum. her şey çok zor, çok zor, çok zor.

beni hayata tutan tek şey senin varlığın, senin burada oluşun, senin bana bakışın, senin güzelliğin. ölüm sarhoşluğundan bıkmadım, aşkını içiyorum. içtiğimde ağzıma batan cam kırıkları, ölüm bıçak gibi parlıyordu ama nedense ölmek istemiyorum. bulaştığım her adam ayrıca kirlenmekte, sevişmekte direnmek ne demek? tanrının simsiyah yeryüzüne tükürdüğü hayatsız, karşılıksız o adam. inadım nagant gibi koltuklarımın altını sarıyor.

yaşamakta direnmek ne demek diye bir kez düşündün mü?