Tanıtım

2.2K 87 0
                                    

"Geç şöyle kızım. Bir su dökünmek istersen diye kazanın altını yaktım. Kocan da gelir birazdan."


Leyla, odanın farklı yerlerindeki mumları elindeki uzun ağızlı çakmakla tutuşturup giden yaşlı kadının arkasından bakakaldı. Burada sık sık elektrikler giderdi demek. Kendi sıcak, konforlu ve lüks evini gözünün önüne getirdi bir an. Babası hayatta olsa hiçbir zaman terk etmek zorunda kalmayacaktı. Babası hayatta olsa asla bu kendinden yaşça büyük, asık suratlı köy ağasına varmak zorunda kalmayacaktı.


İçinden 'olsun' dedi. Evde üvey ablasının çocuklarına bakıp, namusuna göz diken eniştesiyle köşe kapmaca oynamaktansa kendi ailesini kurmayı tercih etmişti. Tek bir sorun vardı: evlendiği adamı hayatında ilk ve tek kez az önce kıyılan nikahlarında görmüştü. Görmemişti fakat ta şehirden bile namını duymuştu. Aksi, ciddi, ketum bir adam olduğunu duymuştu mesela. Ahırından atını çalmaya yeltenen bir hırsınızın acımadan bacaklarına sıktığını da duymuştu. Bütün bunlar endişe duymasına neden oluyordu. Bu adam kendisine bir şey eder miydi? Odanın köşesindeki şömine gözüne çarptı. Önünde yan yatmış olan karıştırma demirlerinden bir tanesini alıp yatağın altına sakladı. Her ihtimali düşünmeliydi.


Daha yatağın örtüsünü düzeltemeden odanın kapısı aralandı. Bedenini saran telaşla kafasını hemen yere eğdi. Ayakta mı oturarak mı karşılayacağını düşünmemişti. Eli kucağında mı yatakta mı dursundu? Yaklaşan adım sesleri kafasını daha çok karıştırıyordu. Neyse ki adımlar yaklaştığı gibi uzaklaşmıştı. Merak edip kafasını kaldırdı. Yatağın karşısındaki büyük bez dolabın içinden bir battaniye ve yastık çıkarıp aldı. Hiç Leyla'dan tarafa bakmadan, bir kelime etmeden kapıyı örtüp çıktı.

Derin bir nefes verdi Leyla. Bu hepsinden iyiydi. Aynı evde iki yabancı olacaklardı.

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin