İyi okumalar.
Medya: Baran Hancıoğlu
Bu bölümden sonra olaylar artık ortaya çıkmaya başlıyor.
Biraz hüzünlenmeye hazır mısınız?
Satır arası yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum.
********
Bir Yere Ait Olamama
Huzur neydi? Rahat hissetmek mi yoksa mutlu olmak mı? Ya da güveni iliklerine kadar işlenmesi mi? Sahi huzur neydi? Bana göre gönül rahatlığı, dinginlik ve sakinlikti. Bu yaşıma kadar huzurlu zamanlarım yok denebilecek kadar azdı. Kendi evimde rahatım yoktu...
Bu eve ilk geldiğimde hissetiğim ise güvendi. Çünkü o evdeki gibi kimse yoktu. Sadece kendim vardım. İşte o zaman anlamıştım kendi huzurumu kendim yaratıyordum. Birinin bana huzurlu hissettirmesi imkansız diye düşünüyordum ta ki şimdi ye kadar.
Mutfağımdaki adam dün akşam benim yıllar sonra rahat uyumamı sağlamıştı. Gece bir ara uyandığımda bana sarıldığını görmüştüm. Çok sakin uyumuştuk ikimizde, sanki onunda ihtiyacı var gibiydi. Sabah ise yanımdan kalkışını hatırlıyordum. Kalkmadan üzerimi örtmüş ve şakağımı öpmüştü. Bir yorganlık huzuru vermişti bana.
Mutfak kapısından ona bakıyordum. Kahvaltı hazırlıyordu. Sakindi. Sanırım Aslanı tanımlamak istesem ilk söyleyeceğim kelime sakinlik olurdu. Hareketleri yapısı, duruşu, konuşması hep sakindi. Ona baktığımda iyi bir dinleyici olduğunu anlamamak imkansızdı.
"Orada öyle durma hadi gel yardıma." Konuşması ile bakışlarımı sırtından çektim ve kendime geldim. "Günaydın." Mırıltım ile güldü.
"Günaydın kızıl güzel." İlk defa biri bu iltifatı yapmıştı. Hoşuma gitmişti. Utanınca bakışlarımı kaçırdım. Ona baktığımda ciddi şekilde menemen yapıyordu. Bu haline gülüp bende kahvaltılıkları çıkartmaya başladım.
"Aden." Bana seslenmesi ile ona döndüm. "Efendim." Yüzüne baktığımda kızardığını gördüm. Sanki kızamık çıkarmış gibi nokta noktaydı. "Yüzüne ne oldu senin?"
"Önemli bir şey değil, birazdan evden kıyafet ve ilaçlarımı getirecekler içince geçecek."
"Neden oldu ki?" Üzülmüştüm. "Önemli bir şey değil bazen oluyor böyle hava değişiminden." Kısıkca anladım dedim.
"Sen bir şey mi isteyecektin?"
"Biliyorsun ihale var eve gidersem yetişemem, burada banyo yapabilir miyim?" Sorusu ile şaşkınca ona baktım. Bir yandan da haklıydı. Ona gülümseyip, "tabi benim odamdaki banyoyu kullanabilirsin."
"Teşekkür ederim." Başka bir şey demeden yapmaya devam etti. Ben masayı kurarken zil çalmış ve kapıyı açmaya gititğimde karşımda Yiğiti beklemiyordum.
"Günaydın portakal." Taktığı lakaba göz devirerek , "günaydın." Şakağımı öpüp yanıma geldi. "Abiye göz devrilmez portakal." Burnumun ucuna ufak bir fiske atıp içeriye geçti. Bu haline gülüp bende peşinden yürüdüm.
"Ooo abi döktürmüşsün yine." Yiğit Aslan ile uğrışıyordu. "Sus lan, dediklerimi getirdin mi?"
"Getirdim getirdim ama alındım gücendim size. Madem kalacaktın bana neden haber vermedin? Bende gelirdim." O kadar içten samimi demişti ki, gözlerimin parıldadığına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2
Ficção GeralKitaplar birbiri ile bağlantılı değildir. Bir ailenin birleşme hikayesi. "Bir anlamı var mı?" Oraya bakarak konuşmam ile ne sorduğumu anlamıştı. "Evet, bana göre en özgür hayvan kelebekler. Bir gün ömrü var ve doya doya geçiriyorlar. Bana yaşamanın...