Bölüm Bir

29 3 1
                                    


Gözlerimi tıpkı bir kurşun gibi odama sızan güneş ışığıyla açtım.zorlanarak göz kapaklarımı kaldırdım.Kuruyan ruhum sanki savaşında etkisi ile hergün daha da soluyordu,kuruyordu,kalbime sanki kurşunlar atılıyordu.Beyaz uzun kurdeleli geceliğim rüzgarın etkisi ile üstümde uçuşuyordu.rüzgar bir şairin şiiriydide sanki bana sarılıyordu,dokunuyordu,hissetiyordu,hislerimi hisetiyordu.beni sadece bir süre boyunca rahatlatsa da rüzgarı seviyordum uçuşmasını seviyordum.Bu rahatlama olabildiğince kısa sürdü dışarıdan uzaklardan olsa bile bir kaç kurşun atıldı ve çığlıklar yavaş yavaş yükselerek havaya,rüzgara karıştı yok oldu ve unutuldu.

Güneşin kurşunlarından daha çok acıtıyordu bu çığlıklar kallbimi.Herşey biraz fazla toprak ve gurur için halkı katletmekten oluşyordu.gerilim seviyem sarhoşmuşum gibi yükseliyordu ve içim soluyordu,durmuyordu.asla durmuyordu. okadar da zayıf olmasam da titreyen bacaklarımı zorlukla yataktan indirdim.iç sesim yatakta kalıp sonuz bir uykuya dalmamı emretse bile bacaklarımı indirdim.çoğu insanlar iç sesin çoğu dinlerde ve inanışlarda şeytan olarak tanımlanıdığı söyler belikde haklılardır.gözlerimi pencereye çevirdim ve içeri giren esinti ve güneş ışığına kitlendim esintinin kalbime geçmesini izin vererek hissetim ve izledim.kalkmak ve bu yasama devam etmek asla istemiyordum.

bacaklarımdan ve kollarımdan güç alarak vudumu yataktan kaldırdım.asla kalmak istemiyordum ama zaten bugün vurulup öldürülebilirim.kader bu ve kader mahkumluktur,zorunluluktur çoğu insan böyle desede ve bende böyle düşünsemde belki kaderimde bir parça sadece bir parça huzur vardır sonçta kader hep kötü değildir,yada kötüdür ve herzaman bana küstür.Düşüncelerimi bir süreliğine bırakıp mutlu ve huzurlu olmaya çalıştım.İsteklerme yenik düşmüş olacağım ki dışarıdan bir kurşun sesi daha yükseldi ve kayboldu,çığlıklar çıkmadı,kaderine mahkum olan bir insandı belkide.onlar hakkında,vurulanlar hakkında hiçbirşey bilmiyorum ama üzülüyorum,soluyorum,kuruyorum sonuçta onlar nedensizce olup gittiler.Belkide nedenli.Gerekçe olmasa bile öldürülebiliriz sonuçta.

Evimiz çokta büyük olmadığı için üst kattan atltaki annemi rahatça duyabiliyordum,Carmen diye seslenişi odama yayıldı. Ellerim ile solan büyük siyah gözlerimi ovuşturdum,tıpkı bir çocuk gibi ellerimi çektiğimde herşeyin bir rüya olmasını diledim,hayır değildi,ciddi ol carmen,salak olma çarmen,mahkum ol carmen.Ayaklarımı gıcırdayan tahta merdivenlere attım ve yanlarına sanki sıcak bir yüreğin eliymiş gibi sıkıca tutundum ve bedenimi merdivenlerden assağıya sürükledim.Annemin zorunlu gülümsemesini anlıyabiliyordum,ya beni sevmiyordu yada üzgündü.

Şöminenin başında oturmuş kazanda birşeyler kaynatıyordu"Carmen sabahtan beri sana sesleniyorum hazırlan ve çık artık"Annem bu sözleri hızlıca ağzından attı ve kafasını hızlıca geri çevirdi.Kafamı evet anlamında salladım ve merdivene geri tutunarak aceleci adımlar ile üst kata çıktım.Hemen yandaki eski püskü üstünde gelincikler olan kahverengi dolabın yanına gittim,külbünü yavaşça çektim ve zaten birkaç parça olan giysilerime göz geçirdim.

Elim ilk pembe dantelli uzun kolluma uzandı altımada soluk lacivert ve gri ayağıma kadar uzanan eteğimi aldım ve üstüme geçirdim.Yatağımın başındaki komidinin ilk çekmesinde duran fularımı aldım ve kafama geçirip saçlarımı önüme attım.Güçsüz ve yorgun ellerim ile eteğimi silkip ayaklarımı yavaşça merdivenden indirdim.elimi merdivenin kulpundan yavsca çektim anneme bir şey demden kapıya doğru gittim ve eski tahta askılıktan büyük biraz paslı ama beni tetanoz yapmaya yetmeyecek kadar metal anahtarı çektim ve kapıyı hızlıca açtım.

Biraz birikmiş paramız vardı fakat sonuçta bir gün uçup gidecekti,Asker ordusuna her ogün yemek pişiriyordum,birkaç kız ile nerdeyse tüm gün orda yemek yapıyorduk.Aceleci ve sert adımlar ile kasabanın merkezine doğru yürüyordum,ormandaki kuşların sesleri tatlı bir senfoni yerine çığlık gibi geliyordu,duydukça ruhum soluyordu adımlarımı hızlandırdım ve olabildiğnce çabucak kasbaya ulaşmak istiyordum,aslında her an kan vahşet olabilirdi kasaba her an kıpkırmızı olabilirdi yüzüm ve ellerim,Asker orduları karşı krallığa gidiyordu ama kraliyetten prensler ve kraliyet askerleri biz halkı hedef alıyordu,Kraliyeti korumak için halkı bile öldürüyorlardı.

Karanfil KurusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin