ASLINDA HİÇ BÖYLE BİR PLANIM YOKTU XPWMXPEMXOE BİRDEN YAZASIM TUTTU.
VOTE VE YORUM BOLCA GELİRSE HAFTA SONLARI BÖLÜM GELİR, İSTEDİĞİM GİBİ GELMEZSE AYDA BİR ZEVK İÇİN ATARIM 🥲 UMARIM BOLCA GELİR DE HAFTA SONLARI BÖLÜM ATARIM☆☆☆☆
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
09.01.2025
"Emin misin?" saç lastiğimi bir kez daha sıkıp ablama döndüm. Güven vermek ister gibi gülümseyip sağ elimle Sol omzunu acıtmayacak şekilde sıktım. "Merak etme, karşısına çıkmaya hazırım." Sol eliyle omzunu tuttuğum elimi tutup avucumu dudaklarına bastırıp çekti.
"Peki, iyi olacaksın." Güven vermek ister gibi gülümsedim ve yatağın üstünde duran çantamı alıp tekrardan ablama döndüm. "Nasılım?" Baştan aşağıya yaşlı gözlerle inceledi ardından bir kez gözünü yumup açtı. "İntikam almak isteyen Dilşah Eroğlu gibisin." Son derece memnun şekilde gülümseyip makyaj masamda duran en sevdiği parfümü üstüme boca ettim. Tabii bu konuda da yalan söylememişse...
Odadan çıkıp sağa doğru ilerledim ve dubleks olan evin merdivenlerinden alt kata indim. Duvara asılı aynadan son kez kendime baktım burukça. "Hatırlar değil mi?"
"Alzheimer olmamışsa evet, sadece iki yıl geçti Dilşah." Korkuyordum, çok korkuyordum diğerleri için sadece iki yıl benim için koca iki yıl.
Kapının kolunu tutup aşağıya doğru indirdim ve kapı açıldı. Ablamla vedalaşıp merdivenlerden emin adımlarla indim dış kapı sensörü beni algılayınca açılmıştı, kapıyı kendime doğru çekip soğuk havanın yüzüme vurmasına izin verdim.
Kış geliyordu, kışı çok severdi...
Otoparkta duran arabama doğru ilerleyip çantamdan anahtarımı çıkarıp arabayı aktif hale getirip sürücü koltuğuna geçtim. Çantamı sağ koltuğa bırakıp rahatlatıcı bir müzik açtıktan sonra Ankara emniyet müdürlüğüne doğru sürdüm.
Hiç beklemediği anda en ihtiyacı olduğu zamanda karşısına çıkacaktım, bana yalvaracak yardım etmem için kulum köpeğim olacaktı.
Pencereyi indirip Sol kolumu kırıp dirseklerimi pencereye yasladım. "Sana hep ihtiyacım var... sana hoşça kal borcum var." Şarkıyı mırıldanıp yanan sarı ışıktan dolayı kendimi hazırlayıp gaza bastım.
Müdürlüğün otoparkına yerleşip kapıdan çıktım. Otopark asansörüne doğru ilerlerken tanıdık yüzleri görünce kalbime bir sancı girdi. "Kolay gelsin." Birbirleriyle konuşan iki siyah giyimli adam aynı anda bana dönüp gözlerini aynı anda açtılar. "Siktir, ben yanlış mı görüyorum ikizim?" Mert, Ilgaz'ın kolunu çimdiklerken, Ilgaz şaşkınlıkla bana bakmaktan tepki bile veremiyordu.
"Avukat Dilşah değil mi bu?" Sonunda konuşabilmişti, hatırlıyorlardı. Korumaların bile hatırlıyorsa sen hayli hayli hatırlıyorsundur.
"Müsaadenizle." Açılan asansörden girip başkomiserin odasının olduğu katın düğmesine basıp arkamda iki şaşkın bıraktım.
Gözlerimi yumup Arkamda duran aynadan kendime baktım. Korumalarını görünce bile böyle oluyorsam kendisini görünce ne yapacağım? "Kriz geçirme Dilşah, yalvarıyorum..."
Sonunda asansör kapısı açılınca ne zaman yumduğumu bilmediğim gözlerimi aralayıp adım attım, Emin adımlarla başkomiserin odasına doğru ilerledim. Topuk sesi yankı yapıyordu, katta olanların dikkatini çekiyordu.
Tanıdık polis memuru beni görünce gülümseyip eliyle kapıyı gösterdi. Gülümseyip kapının kolunu tutup indirdim ve derin nefes alarak içeriye girdim. "Umarım tuttuğun avukat işe yarar yoksa biliyorsun."
"Tehdit etme be abim." Sırtı dönüktü, karşımdaydı tam karşımda hareket edemez oldum dizlerim kırılmıyordu bile. Nefesimi tuttuğumu fark etmeseydim boğulacaktım.
"Bu koku?" Diye mırıldandığını duyduğumda başkomiserin eliyle beni göstermesi bir oldu. "İşte avukat hanım da geldi." O an dünya değil evren işlevini yitirmiş bizim için donmuştu sanki. Ağır çekim gibi arkasını dönüp aşağıdan yukarıya doğru çıktı o kahve hareleri.
İşte o an, göz göze geldik. Yüzünde aynı anda birçok duygu gördüm, en çokta şaşkınlık. Beklemiyordu, buna sevinmiştim. Elinde tuttuğu çakmağı döndürmeyi bırakmış gözlerini gözlerimden çekemiyordu. Derin nefes alıp gülümsedim ve tam karşısına geçip elimi uzattım. "Avukat Dilşah Eroğlu, memnun oldum."
Hayalet görmüş gibi gözlerime bakıyordu, gözlerime bakmayı kesmeden kafasını indirip uzattığım elime baktı. Bir anda kaşlarını çatıp başkomisere döndü. "Dalga mı geçiyorsunuz siz?!" Sesi değil bu katta, tüm katlarda yankılanmış olabilirdi. Verdiği tepki için gülmek istedim ama ciddiyetimi bozmadım.
"Avukat lazım dedin, tanıdık varken onu yönlendirdim." Başkomiser sinir bozucu şekilde konuştuğunda, yumruğunu sertçe masaya geçirdi ve arkasını dönüp sadece bir kez çok kısa süre gözlerime bakıp yanımdan geçip kapıdan çıktı.
Tuttuğum nefesi bırakıp peşinden kapıya doğru ilerledim. "Yavuz Alptekin!" Sesimi duyduğu an sırtı dikleşti ve adım atmayı kesti. Arkasına dönmedi, sinir bozucu topuk tıkırtımla yürüyüp tam arkasında durdum.
"Umarım bu süreçte iyi anlaşırız, seni bilmem ama ben çok iyi anlaşacağıma eminim." Sesli bir nefes alıp arkasını döndü. Gözleri gözlerimle birleştiğinde yutkundum. "Neyin peşindesin sen?" Fısıldar gibi konuştu cevap vermeme izin vermeden "Neyin peşindesin sen!" Diye bağırdı.
Yüzüme yapmacık bir gülümseme ekleyip bir adım daha atıp aramızda mesafe bırakmadım. Sol elimle gözüme gelen kakülümü ittiğimde bakışları yüzük parmağımda duran tek taşa kaydı.
"Ben Neyin mi peşindeyim?" Seslice güldüm. Bakışlarında anlamlandıramadığım bir hayal kırıklığı vardı. "Bilirsin yalan söylemeyi sevmem, İntikam peşindeyim Alptekin. Bana yaşattıklarını yaşamadan ölmene izin mi verecektim?"
"Evlendin mi?" Beklemediğim bu soru karşısında yutkunup yüzüğüme baktım. "Nişanlandım." Derin nefes verdiğinde güldüm alayla. "Seni mi bekleyecektim?" Bekledim, Türkiye'ye döndüğüm gün taktım yüzüğü... İkİ yıl bekledim seni yaptıklarına rağmen.
"Güzel." Kaşlarım çatıldı istemsizce. Kafamı eğip parmağına baktım. "Sen yerinde sayıyorsun galiba, yakında bul birini bunamışsındır." Deyip alaycı gülüşümü son kez çıkartıp arkamı döndüm ve ilerledim. O an kafamda o gün canlandı, o haykırışım... "Andım olsun mutlu olmana izin vermeyeceğim Yavuz Alptekin!"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA PARA AŞK | ☆
ActionKAPAK FOTOĞRAFI DEĞİŞECEKTİR° BÖLÜM GÜNLERİ YORUM VE VOTE ÇOK OLURSA CUMARTESİ OLACAKTIR♡ KİTAP KISA TANITIM: "Ne yani? Abin'in borcu yüzünden gecenin üçünde eviniz mi basıldı. Bir hafta mı sadece verildi mühlet olarak?" kafamı üç kez yavaşça duvar...