Bir nefes çekip, dumanı havaya saldıktan sonra etrafa dağılan dumanı izleyen gözleri ile " İyi bir dinleyeci misin?" Diye soru yöneltti Huzur.Bankın kalan kısmına oturup yüzünü Huzur'un yüzüne doğru yaklaştırıp "Yüzüme, gözlerime bakarak anlatırsan eğer evet iyi bir dinleyiciyim diyebilirim." Dedi net bir ses tonu ile Çınar. Bu hareketi ile dikkatin hepsini üstünde toplamayı başarmıştı.
Huzur'un bakışları birden Çınar'ın gözlerine değdi.
Titreyen bir ses tonu ile "Şey, aslında, hım. Ben bir an böyle olunca nereden başlayacağımı, ne anlatacağımı şaşırdım." Dedi. Çınar'ın dudakları kıvrıldı gülümsemesini gizleyemedi. Az önce üzgün olduğu görülen kızın bu denli heyecanlı gözüküyor olması onu gülümsetmişti. Elindeki sigarayı kaptığı gibi yerde söndürüp yandaki çöp kutusunun içine attı Çınar.
Daha sonrasında "İstediğin zaman istediğin yerden başlayabilirsin." dedi daha da belirginleşen gülümseyen yüz ifadesi ile.
Huzur sanki az önce hayatının şokunu yaşamamış üstüne bildiği doğruların yanlış olduğunu öğrenmemiş gibi karşısında anlık bir kalp çarpıntısı yaşayıp deli gibi heyecanlanmıştı.
Neden oluyordu bu?
Boğanızı temizleyerek söze girdi "Bildiğin üzere bir anda hayatım dağıldı, tam tekrardan bir raya oturuyor diye düşünmüştüm ki aldığım farklı bir haber ile yeniden o raylardan çıktı. Artık ne düşünüp ne diyeceğimi bırak nasıl yaşayacağımı bile bilmiyorum aslına bakarsan." Diyerek önüne baktı.
Çınar bu sözlerin üstüne omzunu Huzur'un omzuna yaklaştırıp, "Dediğim gibi anlatmak istersen buradayım, yardımcı olabileceksem eğer çok mutlu olurum. Bak gerçektende buradayım, yanında." diyerek omzunu omzuna dokundurdu.
Yüzleri yeniden birbirlerine değdiğinde Çınar samimi bir gülümseme ile göz kırptı. Kısa bir süre birbirlerine bakmakla devam ettiler ta ki Huzur'un telefonu çalmaya başlayıncaya kadar.
Kalbi tekrardan hızlı atmaya başlayan Huzur telaş ile cebinden çıkarmaya çalışırken elinden kayıp yerle buluştu telefon. Tam yerden almak için uzanırken Çınar ondan hızlı davrandı. Eline aldığı telefonun ekranını kendine çevirerek arayan kişiyi görmek için büyük bir heyecan ile telefon ekranına baktı.
Ekranda babaanne yazıyordu.
Çınar oturduğu yerden eli ile reverans yapar gibi yapıp alaycı ses tonunu takınıp "kraliçe arıyor, çok yaşa kraliçem" diyerek gülmeye başladı.
Telefonu uzatırken "kraliçede benim kokumu alan bir burun var sanırım, ne zaman Burak ile bişey yapacak olsak hemen o anda arar. Hemen durumu kontrol eder, edemezse kontrol altına alır." Dedi. Bu sözler sebepsizce Huzur'u da gülümsetti.
Tek kaşını havaya kaldırarak "Biz ne yapıyorduk ki bizi arasın? Hem siz ne yaparken sizi arıyordu ki?" Diye soru yöneltti. Oldukça meraklı görünmeyi engelleyemedi.
Çınar bu meraktan hoşlanmış gibi gözüküyordu.
Ayağa kalkıp elini uzattı "Haydi kalk, eve kadar eşlik edeyim sana. Bu yaptığımız şeye şu an biz son vermezsek kraliçe verecek. Bizde şu an ne yapıyorsak sonra yine yapmaya devam ederiz. Yani şey sohbet etmeye, dertleşmeye yada sadece susmaya. Anladın bence." Diyerek uzattığı ele karşılık bekler gibi baktı.
Huzur'un içini bu akşam okuduklarından sonra oluşan güveni kırılmış o hissi yerini en azından ona güvenebilirime dönüştü.
Uzattığı eli tutup ayağa kalktı.
Telefonunun sesini kısıp cebine koydu. Ardından ani bir hamle ile Çınar'ın koluna girdi. "Eğer yanlış anlamazsan bu akşam biraz yoruldum, zaten öğrendiklerimden sonra pek bi mecal de kalmadı. Bir de açık konuşmak gerekirse birazda serin geldi hava." Diyerek tepkisini ölçmek istedi.
Çınar'ın dudak kenarları kıvrıldı, "ne yanlışı, tabii girebilirsin." Dedi.
Evin önüne yaklaştıklarında verandada bekleyen babaannesi ile halasını gördüler. Halası "Bak anne demiştim sana başına ne gelicek kendi arazimizde. Hem Huzur asi bir kız mı? Neyse seni iyi gördüğüme sevindim Huzur ama acilen yatmam lazım uçak yol derken gerçekten çok bitkin düştüm. Ama gün doğduğunda kesinlikle seninle konuşmak isteriz. Değil mi anne? Hadi girelim. Huzur'da girer şimdi." Diyerek kaş göz işaretleri ile içeriye geçti.
Huzur Çınar'a teşekkür edip iyi geceler dileyecek iken söze babaannesi girdi, "Teşekkür ederiz buraya kadar eşlik ettiğin için Çınarcım, hadi sana iyi geceler. Hadi Huzur artık yatma vakti geldi." Diyerek gözleri ile kapıyı işaret etti.
Aklına Çınar'ın babaannesi hakkında dedikleri geldi aklına sıcak bir tebessüm ile Çınar'a dönüp bankta yapmış olduğu reverans taklidi yaptı, "Evet, teşekkür ederim ve iyi geceler." Diyerek gülümsemesini büyüttü.
Çınar iyi geceler diyerek kendi evinin yolunu tuttu.
Babaannesine bir şey demeden acele ile odasına çıktı Huzur. Penceresinden Çınar'ın gidişini izliyordu.
Gerçekten neler oluyordu?
Bir kaç saat önce burada ağlayan duygular karmaşası yaşayan kız penceresinden bakıp bir oğlanın arkasından gülümsüyordu.
Çınar gözden kaybolunca kendini olduğu gibi yatağa bıraktı. Hayal kuracak gibiydi, tabi eğer uyuyakalmasaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur
General Fiction"Merhaba güzel kızım, Eğer bu mektup eline geçmiş ise ayrı düşmüşüz demektir. Sana hayatı hiçbir zaman tam olarak anlatamadım. Senden gizledim. Yok sayarsam gerçekten yok olur sandım. Ama sana bütün gerçeklerini bir bir anlatacağım. Bunları öğrendi...