Asla yıkılmaz dediğim o adam gözlerimin önünde yere yığılmıştı. Şaşkınlık bedenimi esir almışken acı zehrini salmaya başlamıştı.
Titreyen bedenimle zorlanarak ayağa kalkmış ve yere yığılan Burak'a koşmuştum. Sevdiğim adam il ve son aşkım gözlerimin önünde ölüyordu. Yere yığılıp ağlamaya başladığımda onu dürtüyordum.
Etrafıma baktım. Birşeyler yapmalılardı. Hıçkırarak ağladığımda diğerleride ağlıyorlardı. Mahvolmuştuk tek kelimeyle mahvolmuştuk.
"BİRŞEY YAPIN" abime baktım yalvarırcasına. Ellerim Burak'ın soğuk tenindeyken kafamı göğe kaldırıp haykırarak ağladım.
"YALVARIRIM BİRŞEY YAPIN" kimse kımıldamıyordu. "ABİ BİRŞEY YAP" yutkundu derince ağlamaya devam ederken kapanan gözlerine bakıp ağlamaya devam ettim. Göz yaşlarım onun yüzünü ıslatırken nefes almıyordu artık. Bu kadar mıydı. Hikayemiz bitmiş miydi. Dudaklarına acı bir öpücük kondurup ona sarıldım. Ağlamaya devam ederken yağmur yağıyordu. Yine göz yaşlarıma eşlik ediyordu bulutlar.
Abim beni Burak'ın üstünden çekmeye çalışınca çırpınmaya başlamıştım. Çıldırmıştım. Ölmek istiyordum. Abim beni sertçe çektiğinde ağlamam durmadı. Burak'ı aldıklarında kabullenişleri canımı yaktı. Kadınlar ağlarken Neslihan anne fenalaşmıştı.
Abimin belinden silahını çekip kafama dayadım. Tam tetiği çektiğim anda elimi bükmüştü ve kurşun havaya gitmişti. Bir kere daha acı içinde haykırdığımda beraber yere düşmüştük.
Son hatırladığım abimin bana sıkıca sarıldığıydı.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Rüya olmasını diliyordum ama biliyordum rüya değildi. Abim hızla yanıma geldi ve derin bir nefes vererek mırıldandı. "Sonunda"
Abime bakarken hissetmiyordum. Hemde hiçbir şey.
6 saat sonra
Abim bir toprak attı. Hakan bir toprak attı. Serdar bir toprak attı. Suat bir toprak attı. Ali bir toprak attı. Ve bir kaç kere daha.
Bitmişti. Bu kadardı. O ölmüştü ve ben her gün ölecektim. Artık benim değil toprağındı. Yüreğim sızlıyordu.
Aras küreklerden birini alıp son toprağı attığında gözümden bir damla yaş aktı. Ayakta duracak halim yoktu. Bir kolumdan Aslı diğer kolumdan Nihle tutarak yere yığılmamı engelliyordu. Morarmış göz altlarım. Kan dolu gözlerim. Bembeyaz tenim. Bitmiş bir haldeydim.
Hoca dua okumaya başladığında hala bir umut rüya olsun dedim.
Eve geçtiğimizde bir çok insan toplanmıştı. Çok uykum vardı. Öyle çok uyumak istiyordum ki uyanmamak istiyordum.
Ayağa kalktığımda herkes bana baktı. Daha fazla dinleyemezdim bu karmaşayı. Kim ölmüştü ki. Kimeydi bu yas. Burak neredeydi. Güzel bakışlım sevdalısı olduğum adam neredeydi.
Dışarı çıktım ve Serdarın yanına gittim. Bana bakarken o da mahvolmuştu.
"Yenge?"
"Serdar Burak nerde"
Sorumla kasıldı dili lal olmuş gibi bana baktı bu sefer Suata döndüm. "Sen söyle Suat Burak nerde"
Abim koşarak yanıma geldiğinde abime baktım. Sesim dümdüzdü. "Abi Burak nerde kokusunu özledim"
Abin dayanamıyordu bana bakmaya. Abimin sinirle göğsünü yumruklamaya başladığımda onun gözlerinden yaşlar süzüldü. "Abi nerde Burak nerde" yumruklarımı göğsüne indirmeye devam ettim. "Nerde abi niye yok abi nerde" niye limse cevap vermiyordu. Dizlerimin bağı çözülmüş gibi yere çöktüm. Ağlamaya başladığımda oda önünde çökmüştü. Elimi yere vurmaya başladım.