Tesadüflere İnanır Mısın?

658 11 0
                                    

Dersten sonra Evren'i görmenin bünyemde bıraktığı etkiyi yok saymak için, öğleden sonra içtiğim biranın devamını getirmeye karar verdim ancak önce yurda uğramam gerekiyordu.

Bu sefer okulun ordaki bara değil de şehrin en ihtişamlı barına gitmeye karar vermiştim. Bu yüzden üstüme kırmızı, kare yakalı mini boy bir elbise giydim. Göğüslerim dolgundu ve ince belimi seyreden kalın bacaklarım vardı, bunları öne çıkarmak hoşuma gidiyordu. Bu yüzden çekinmeden aynadaki yansımama baktım, gülümseyerek dudaklarıma elbisemle uyumlu bir ruj sürdüm ve kirpiklerimi kıvırdım.

Topuklu giymekten nefret ederdim, bar da biraz uzaktaydı. Bu yüzden düz taban ama şık bir ayakkabı giydim. Küçük siyah çantama rujumu ve cüzdanımı sıkıştırıp üstüme kabanımı aldım. Güzel hissediyordum.

Bugün tek başıma olmak istiyordum, bu yüzden Günce'ye ve diğer çocuklara haber vermedim. Taksi ile gidip dönebilirdim. Öyle de yaptım, taksiye çok para bayılmamıştım, buna sevinerek barın kapısına doğru yürüdüm.

Kapıdaki güvenlik kimliğimi sorunca cüzdanımı çıkarıp gösterdim. 19 yaşındaydım, bu yüzden rahattım. İçeri girdiğimde bangır bangır bir müzikten ziyade sessiz, sakin ve kendi halinde takılan insanlar görmek hoştu.

Barmenin yanına gidip yüksek bar taburelerinden birine oturdum. Çocuk bana göz kırparak "Selam güzellik," dediğinde güldüm. Bartenderları severdim, iş olarak yavşak olmaları gerekiyordu. Bu yüzden rahatsız hissetmedim, bunun yerine siparişimi verdim.

"Selam. Bir cin tonik alabilir miyim?"

"Çarpmasın seni?"

Kaşlarım iddiayla havalandı. "İyi içiciyimdir."

"Eh, inanalım bakalım," dedi elindeki bardağı silerken. Ardından benim siparişimi hazırlamaya başladı. İkinciyi de içtikten sonra bıraktım, cin öyle üç beş duble içilecek bir içki değildi. Son yudumumu almıştım ki yanıma oturan bedenle tüm vücuduma bir akım yayıldı.

"Aa, merhaba hocam!" dedim sırıtarak. Sarhoş olmamıştım elbette ancak çakırkeyftim, bu bazen dilime vururdu.

"Merhaba, Destan." dedi. İsmimi hatırlıyordu!

"Bir tekila double shot," dedi barmene bakıp kısa keserek. "Hocam," dedim tereddütle. "İyi misiniz?"

Kafası karışık görünüyordu. Bana bakınca kaşları çatıldı. "Üzgünüm, öğrencilerimle kişisel paylaşımda bulunmuyorum."

"Anladım..." dedim sessizce. Dakika bir, gol bir! Daha ilk girişimimden engel yemiştim resmen.

Birkaç dakika aramızda sessizlik hüküm sürdü. Barmen de etrafımızı saran diğer müşterilerle ilgileniyordu. Evren ise 3. shotındaydı.

"Evr- yani Hocam. Yavaş için lütfen."

"Haddini bil küçük." dedi bana dönmeden.

Yüzüm düştü, küçük mü? O kadar da küçük değildim bence. Ayrıca ne kadar da sert davranıyordu bana karşı...

"Üzgünüm." dedim ve çantamı alıp yanından kalktım.

-

Ertesi gün dalgın dalgın okulun koridorlarında dolanırken koluma dokunan bir el ile duraksadım. Bileğimi saran parmaklar Evren'in biçimli ve uzun parmaklarıydı.

"Destan, bir dakika konuşabilir miyiz?"

Gözlerine bakınca biraz içim acımıştı, bu yüzden bakışlarımı yere indirdim. "Derse yetişmem gerekiyor hocam."

"Çok kısa sürecek." dediğinde konuşmasını onaylar anlamda kafamı salladım. "Dün gece seninle hiç ilgisi olmayan kişisel bir sorunumu tesadüfen denk geldiğimizde sana yansıttım, bunun için lütfen kusura bakma."

Yutkundum. Aslında dün gece biraz ağlamıştım ama bunu onun bilmesine lüzum yoktu. "Sorun yok, hocam." dedim.

"Yine de kişisel konulardan bahis açarken biraz daha seviyeli olmanı rica edeceğim. Ben senin hocanım."

Kafamı salladım. "İyi dersler," dediğinde ben de karşılık olarak "Size de." dedim.

İçimden 'hay hocana sokayım,' diyerek derse girdim.

BelovedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin