"bu gözler bir tek sana parlıyor"

44 5 3
                                    

saat öğleden sonra bir olmuştu. hyunjin hala salonda uyuyordu ve ben mutfakta bize kahvaltı hazırlıyordum. gece aşırı geç yattığımdan bayağı zor uyanmıştım ama sıkıntı yoktu. yarım saat önce falan aşağı indim ve hala tek gözüm kapalı bir şeyler yapmaya çalşıyordum.

yumurta çırpmam gerekiyor ama tencere ve tavalar hariç hiçbir eşyanın yerini bilmiyorum. tek tek dolapların kapaklarını kapatıp açıp zaman kaybetmek yerine hepsini aynı anda açmak daha cazip geliyordu şuan. zaten tek gözüm kapalı aklımda tutamam nerede ne olduğunu. çok zekiyim di' mi?

açık olan dolaplardan birinde yumurta çırpmak için uygun olan küçük bir kap buldum. ocağın yanında koyup kırdığım yumurtaları çırpmaya başladım.

ama bir şey eksik sanki?

tavaya yağ koymadım amk.

yumurtaları çırpmayı bırakıp dün akşamdan öğrendiğim dolabın içinden tava aldım ve yönümü değiştirdim. kapakların arasında yürümek çok zordu ve her an düşebilirdim.

tam ocağa yaklaştığımda alttaki küçük çekmeceye takılıp yere düşmek üzereydim ki düşmedim. çünkü büyük ihtimalle çıkarttığım seslerden dolayı uyanan hyunjn -kocacım- tam düşecekken belimdem tutup doğrulmamı sağlamıştı.

beni ayağa kaldırktan sonra dağınık saçları, hafif kurumuş dudakları ve hala tam açılmamış gözleriyle bana bakarak kahkaha atıyordu.

"günaydın lix! kahvaltı hazırlamaya çalışıyordun sanırım?"

gülerek beni belimden kendine çekti ve sarıldı. gerçekten çok rezilim amk.

neyse bozuntuya verme lix, kocandan utanman gerekmiyor.

"günaydın hyung!"

gülümseyerek ben de sarılışına karşılık vermiştim. aşırı utanıyorum ya of.

"uyanalı yarım saat falan oldu kalktım sana teşekkür amaçlı kahvaltı hazırlayayım dedim. ama pek mümkün olmadı gibi."

ben konuştuktan sonra gülümsemeye devam ederek bedenlerimizi ayırdı ve saçlarını kaşıyarak dolap kapaklarına bakmaya başladı.

"bebeğim dolap kapaklarının hepsini neden açtın? düşebileceğinin aklına gelmiş olması lazımdı."

ahah komik şey seni. tek gözüm kapalı daha bilincim açılmamışken nasıl düşüneyim amk.

"eşyaların yerini bilmiyordum, tek tek aç kapa yapmaya çok üşendiğim için hepsini açtım. normalde aklıma gelirdi ama uyku sersemi işte."

içinden mağara adamı gibi dışarıdan istanbul beyefendisi gibi. harikasin felix böyle devam!

"bir yerine birşey olmadığı sürece sıkıntı yok. hadi sen git ayılmaya çalış ben hallederim."

"ama-"

"halledeceğim dedim lix. hadi hoşt yukarı. hatta ben hazırlayana kadar biraz daha yat."

emrin olur beyim.

"emrin olur bey- hyung."

az kalsın ağzımdan kaçıyordu amk son anda valla helal olsun bana. ama anladı sanırım. çünkü şuan tek kaşı havada bana bakıyordu ve gülmemek için kendini zor tutuyordu. OF REZİLSİN AMK.

daha fazla rezil olmamak için mutfaktan uçarak çıktım. o arkamdan gülmeye devam ediyordu tabii. tam merdivenleri üçer üçer çıkmaya başlayacakken mutfaktan sesini duydum.

"merdivenleri yavaş yavaş ve birer birer çık lix, orda düşersen kurtarmaya yetişemem. ayrıca yemeyecektim seni kaçmana gerek yoktu!"

beyaz atlı prensim ya yalar yutarım ay beni de düşünürmüş!

"stay here until the sun rises." | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin