Sadece odada öylece duruyordu. Sevgilisine aşağıdan birkaç tatlı bir şeyler almış, orada oturmasını söylemişti. Şimdi ise kendisi odada duymak istemediği şeylerin içinde bulmuştu kendini.
"Rüyasında gördüğü şeyleri gerçek sanıyor."
"Bu kötü bir şey mi...?"
Doktor elindeki kağıtlara bakarak tekrar edgara döndü.
"Duygularını kontrol edemeyebilir. Ölümcül bir yanı yok ama istemsiz hareketleri size veya kendine zarar verebilir. Anlaşılan kafasına ağır bir hasar almış bu nedir?"
Edgarın kaşları çatılmıştı. Böyle bir şeyi bilmiyordu gerçi ranpo davalarında olan şeyleri ona söylemezdi. suçluluk duygusu bir türlü yakasını bırakacak gibi değildi. Belkide sevgilisiyle daha çok ilgilenmeliydi.
"İşleri ile ilgili sorunlarını bana söylemiyor."
"Beynin rüya olduğunu ayırt edebilecek özellikleri anlaşılan ranpo-san yapamıyor."
Poe ne yapacağını bilmiyordu. Böyle bir şeyi ilk defa duyuyordu ve sevgilisinde olması da onu harap ediyordu. Kaybetmek mi? İkiside kaybetmeyi sevmezdi.
"Tedavisi ne?"
Ellerinin titrediğini daha yeni fark eden adam acemice gülümsedi ve paltosunun cebine koydu. Bunların hepsini birlikte aşabilirlerdi endişelenecek bir şey yoktu değil mi?
"Biraz fazla ilaç olacak ama kesinlikle hepsini içmesi şart."
"Merak ediyorum... Rüyayı nasıl gerçek sanıyor?"
"Beyin görülen rüyayı bir süre sonra hafızadan silmeye başlar ama ranpo-san da bu olmuyor. fiziksel acıyı hissedebiliyor, Rüyada olduğunu fark ederse kendi rüyasını yönlendiremez yani lucid rüya dediğimiz kavram burda yok. Uyandığında ise dinlenmiş değil aksine yorgun oluyor bunun nedeni de beyin uyku halindeyken bile çalışmaya devam ediyor. Buda onu oldukça yoruyor gibi görünüyor. Duygularını ise kontrol edecek güç bulamayabiliyor. Eminim ki bu verdiğim ilaçların faydası olacaktır."
Poe memnun olmuş bir görünüşle ayağa kalkıp doktorun elini sıkıyor. Ne olacağını bilmiyor ama sadece bu hastaneden gitmek istiyor. Belkide bu olayı ranpoyu söylemeliydi.
Kapıdan hızlıca çıktığında düşünceleri bitmiş değil."Başına bir darbe?"
Aklına gelen ilk cümleyle duraksadı yazar.
Ne olduğunu ranpo ona anlatmamıştı ve tek elini saçına götürerek biraz düşündü.
Bir şey bildiği yoktu."Poe! Nerede kaldın?"
Koridorun sonundan ona seslenerek gelen ranpoyu fark ettiğinde rakunu karl çoktan ayaklarına dolanmıştı.
"Doktor çok konuşuyormuş."
"Hadi artık pasta vakti."
Sevgilisi elini tuttuğunda onu kendine çekti ve paltosunun içine aldı. Zümrütler yukarı kalktığında tebessüm etti. Boyu kendinden kısa olan sevgilisinin burada olması onu rahatlatıyordu. Böylelikle onu korumak da kolay oluyordu.
"Dışarıda yağmur var ıslanmanı istemiyorum."
"En güzel pastayı istiyorum."
"Sana en güzel pastayı alacağım sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Watching The Stars/Ranpoe
FanfictionRüya ile gerçeği ayirt edemeyen bir dedektif ve onun iyileşmesi için elinden gelen her şeyi yapan bir yazar..