Gece'nin anlatımı ile...
Yıldız' a tekrar döndüm.
Elleriyle oynuyordu. Annesi ile bir kavgadan çıktıktan sonra... Uzun bir süre ellerini izledim. Takii o güzel ellerine bir damla göz yaşı değene kadar. Ağlıyordu. Ağlıyordu...
"Ne olurdu, biraz sevgiyle dokunsa bana? Ne olurdu? O küçük kalbinde benim içinde küçücük bir yer ayırsa? " Burnunu çekti. İçimdeki bu his acıtıyordu canımı. Yaşamak bir bıçak gibiydi zaten. Kalbini delip geçiyordu.
"Çok isterdim beni seven bir annem olsun." Önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım. Daha sonra onu kendime çektim. Ağlaması birazda olsa dinmişti. O an kendimi tutamadım. Onu hızla kendime çektim. O güzel, bana tüm acıları unutturan manolya çiçeği kokusunu içime çektim. Aynı bir manolya gibiydi. Aşkın asilliği gibiydi. Dünyanın en büyük aşkının asilliği...
Ne kadar acı çeksede çok güzeldi işte. Bu güzellik fazla bileydi. Ancak ona, Yıldız a bu yakışırdı. Yanlızlığın göz yaşlarını döküyordu belkide. Ben her zaman yanında olacaktım oysa. Ne olursa olsun almayacaktım ellerinden kalbimi. Aşkımı içimden itiraf ediyorum sana Yıldız. Dünya'nın aya olan, güneşin bulutlara olan, gecenin yıldızlara olan aşkı kadar seviyorum seni. Seveceğim seni. Kıyamet kopup dünyayı yıkana kadar hemde...
"Yanımda olduğun için teşekkür ederim, Gece. Her zaman yanımda ol böyle. Tamam mı? " gülmeden edemedim söylediklerine. O kadar tatlı söylüyordu ki.
"Kıyamet ayıramaz bizi, Yıldız. Kalbime kazıdım seni, seni doldurdum düşüncelerime artık kıyamet kopsa unutmam seni. " sarılmayı kesti. Bana bakmaya başladı. Öyle derin bakıyordu ki. Ruhumun en derinini, ona olan aşkımı çözmek istermiş gibi...
Bende ona öyle bakmaya başladım. Aynı onun gibi. Gecemin karanlığının gerçek ışık kaynağı gibi. Bir elmas gibi parlıyordu ama yıldızdı. "Bir elmas gibi parlıyorsun ama yıldızsın. " İzledim onu. Oda beni.
"Kalbim dünyaları sevdi, seni içine aldığından beri. " Belki de bu bir aşk itirafıydı. Dünya yansa umursamazdım bile. Sadece onu izlerken... Bende haykırmak istedim onu ne kadar sevdiğimi. Sadece haykırmak istedim. Kalbim ne kadar sessizce onu hayırsa bile...
Yıldız ın anlatımı ile...
Sayfanın üzerinde ki ellerim titreye titreye kalktı. Kalbimde ki bu acı ise haykırdı: Bunları yaşamak için hangi büyük günahı işledin! diye. Oysa ben günahları umursamadım. Yazdıklarımı okumaya başladım;
Sevgili günlük,
Hani hep kitaplarda yazarlar ya "Ben suçluyum. " o sözü hep itici bulurdum. Bende iticiymişim günlük. Şimdi anlıyorum biliyor musun?
Ben suçluyum. Herkes iyiydi bir tek ben kötüydüm. Sadece ben. Başıma ne geldiyse benim suçumdu. Herşey. Günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti. Bende gittikçe yok oldum. Fark etmeden. Her yelde ruhumdan bir parça uçtu sanki. Bir arkadaşım vardı, elinde bir bıçak. Kalbimi delip geçti. Sadece bir değil. Onlarca eski arkadaş. Bazen sırtımı deldi o bıçak... Anlamıyorum. Kaderimi nasıl kabul ettim. Sen biliyor musun? Ben böyle bir hayatı nasıl kabul ettim? Yalvardım. Hayata. Yaşat beni diye. Yaşattı beni ama ruhum o an ölmüştü bile. İçimi dökmek istedim, dertleşmek istedim. Sadece sevilmek istedim ben. Ancak sadece sana anlatabiliyorum sevgili günlük. Güvenemiyorum artık insanlara. Hem güvensem bile dinleyecek kimse yok ki zaten günlük. Ben sadece sevilmek istemiştim. Yok olmak değil ki... Sevgili günlük, daha dün gece fark ettim. Ben suçlu, zalim, insanlara güvenemeyen, tüm derdini sadece bir günlüğe anlatabilen bir zavallıyım sadece. Kendine öfkeli bir zavallı... Sevgili günlük, kızma bana lütfen. Seni seviyorum ama. Çok isterdim benle konuşabilmeni, benle dertleşebilmeni. İnsanlar bunu yapabiliyorlar ama hiç anlamıyorlar biliyor musun? Hiç... Kalbim atıyor ama yaşıyor muyum bilmiyorum günlük. Asla... Yok olmak istiyorum ama zaten yokum. Zaten... Ben neyim günlük? Ben neyim ki? Hiç anlamadım. Yalandan gülmekten çenesi ağrıyan kız mı? Herkesi mutlu etmeye çalışan ama daha kendisi mutlu olmayan bir kız mı? Neyim ben günlük? Söyle lütfen bana! Neyim ben?! Sadece bir zalim mi? Haykırıyorum artık. Yaşayamıyorum bu dünyada!
Lütfen beni anla! Benimle dertleş, konuş! Çünkü sadece seninle konuşabiliyorum günlük... Lütfen. Bir kerelik?
Özür dilerim günlük. Özür dilerim hayat... Ben artık ölüyorum...
Tekrar özür dilerim günlük, göz yaşlarım kağıdı çok ıslattı. Belki başka bir zaman belki hiç bir zaman, belki diğer dünyada... Tekrar yazacağım, beni bekle günlük. Sende terk etme... Şimdi gidiyorum. Dua ederek. Birdaha kine gülerek yazmak, gelmek için...
Göz yaşlarım okumamla seller akıtmaya başladı. Sellerim, denizlere, denizlerim okyanuslara dönüştü. Gittikçe büyüdü ve bende gittikçe yok oldum. Yapabildiğim en iyi şey zaten ağlamak ve onları okyanuslara dönüştürmekti. Sahi, ben bunları yazacak kadar hangi günahları işlemiştim?
______________________________
Gittikçe büyüyoruz, oylamamız okunmamız artıyor ve ben mutluluktan ağlıyacağım. Sizi çok seviyorum🤧😭.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİGHT of the STAR
Lãng mạnOnların yıldızları ve gecesi renkliydi. Bu bazen acının bazen neşenin rengiydi. "Yıldızları avuçlarımın içine aldım ben, gece zaten yanımda." Yıldızlar gecenin öpücüğüydü. Bazen dudaklarda bazen ise karanlıkta. Yıldız Tanrıça'sına Yıldız ismini k...