1 Hafta sonra"Jungwon ye şunu."
Annemin ölümü üstünden 6 gün geçmişti. O gece eğer kendimi bırakıp uyumasaydım, annem belki de ölmezdi. Araba da uyuduğum için annem benim öldüğümü düşünüp telaşlandığı için kalp krizinden ölmüştü. Yani abim öyle söylemişti. O gece babamdan dayak yemiştim, annemi kaybetmiştim, evden kovulmuştum, beş parasız ve kimsesizdim.
"Jungwon, bebeğim aç ağzını."
Şimdi ise Sunoo'nun evindeydim, annesi her ne kadar beni istemesede altı gündür Sunoo ile kalıyordum. Sunoo ise şuan bana yemek yedirmeye çalışıyordu.
"Bi deri bi kemik kaldın ye artık şunu."
Ağzımı açtım ve yaptığı şeyi yedirmesine izin verdim. O da bana gülümsedi ve ağzımdakini bitirmemi bekledi. O çok güzeldi, her şeyi çok güzeldi. Çok güzel gülüyordu, gözleri çok güzel bakıyordu, düşünceleri çok güzeldi, böyle bir hayatı hak etmemişti.
"Sunoo, benim olsana." diyiverdim.
Eğdiği kafasını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. "Ben hep seninim zaten." dedi. Gözlerim dolmuştu. "Ama.." sözümü bitiremeden ağlamaya başladım. Ellerimi yüzüme kapattım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Beklemeden bana sarılmıştı. Uzun bir süre, ben yarın yokmuşcasına ağlamıştım, o da bana sarılmıştı.
"Bu kadar ağladığın yetmez mi Jungwon?"
Yüzümü kapattığım ellerimi çekip gözyaşlarımı silmeye başladım. Ben hastalıklı gibi yüzümü silmeye çalışırken bileklerimi tutup aşağı indirmişti. "Biz birbirimizin her şeyiyiz Wonie. Bana istediğini anlatabilirsin, bir çözümünü bulmaya çalışabiliriz, ama lütfen ağlama."dedi. Dolu gözlerimle ona baktım, onu çok seviyordum.
"Sunoo iyi ki varsın seni çok seviyorum." Dedim.
Bana gülümsedi hatta o kadar güzel gülümsedi ki kendimi rüyada gibi hissetmiştim...
Kollarımı ellerinden kurtarıp boynuna doladım. O da ellerini belime koymuştu. "Bende seni çok seviyorum wonie'm."dedi
Kollarımı yavaşça boynundan indirmeye başladım, ellerimi ensesine koydum ve gözlerine baktım. Çok güzeldi, gözleri. Bakmamak için çaba gösterdiğim dudakları hareket etmişti. Gözlerim dudaklarına kaydı ve iç geçirdim. İkimizde aynı şeyi yapmak istiyorduk, yaptıkta. Dudaklarımızı birleştirdik, gözlerim anında kapanmıştı.
Öylece bekliyorduk, hareket etmeden. Ellerim ensesinde ki saçlar ile oynamaya başladığında, belimde ki elini sıkılaştırdı ve alt dudağımı sertçe emmeye başlamıştı. Ortamın havasından olsa gerek öptükçe öpesim geliyordu.
Belimde ki elleri biraz daha aşağıya kayıp kalçamı avuçlamıştı. Nefessiz kalıp dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırdı. Anında kafamı aşağı eğmiştim. Derin derin nefesler alıyorduk, elleri hala kalçamda olduğu içinde ayrı bi heyecanlıydım. Bir elini kalçamdan çekti çeneme koyup kafamı kaldırdı. Kızarmış dudaklarıyla bana bakıyordu, yaptığımızdan pişman değildi. Yüzlerimiz yavaş yavaş birbirine tekrar yaklaşmaya başlamıştı ki odanın kapısı çalındı.
"Sunoo, yemğinizi yediniz mi oğlum? Ayrıca bu kapı neden kilitli?" Anında Sunoo'nun kucağından kalkmış camın önüne gitmiştim, ateş basmıştı resmen.
"Yedik yemeğimizi anne. " Kapıyı açıp annesine tepsiyi vermişti. Yavaş yavaş yanıma geldi ve arkama geçip kafasını omzuma koydu. Küçükken benden daha kısa olduğu için sürekli bu hareketi yapardı, ama şimdi büyümüştük ve benden biraz daha uzundu. Bu hareketi yapmayı seviyordu sanırım.
"Dışarı çıkmak ister misin?" Diye sordu. Kaç gündür odadan dışarı bile çıkmamıştım, iyi bir fikirdi. Hafiften ona dönüp kafamla onayladım. O da tebessüm etti ve bana kıyafet vermesiyle hazırlanıp dışarıya çıktık.
____
12. Bölüm final..Bitti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçücük Tilkicik Varmış~Sunwon
Short StoryJungwon: bir küçücük tilkicik varmış bu tilkicik kırlarda koşar oynarmış Sunoo: yine ne saçmalıyorsun Jungwon. Texting- düzyazı °Sunwon °Minific °Angst