[yarı texting,]
Bitirdiği sigarasını yere atıp is kokan ellerini kahverengi saçlarının arasından geçirip tebessüm etti. Acı bir tebessümdü bu, az önce benim ona sunduğum tebessüme çok benziyordu.
"Yalnız olmam gerekiyordu. Herkesin üstüme düşüp 'her...
"Le beau est toujours bizarre." (Güzel olan her zaman tuhaftır.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
0530.: ben kalbimde hissettiğim tüm sıcaklıkları sende hisset istedim Ayla.
0530.: ben hep, bir kez olsun gözlerimin içine bakıp o eşsiz tebessümünü bana sun istedim.
0530.: ve biliyorum ki bu bir gün olacak.
Gözlerim yaşlanmış akmaya yer ararken bakışlarımı tavana çevirip akmamaları için direndim. Arkadaşlarımın yanında ağlamak istemiyordum.
Bilinmeyene verecek bir cevabım yoktu, ne dersem diyeyim bir şeyler yarım kalacaktı ya da herhangi bir sözüm onu incitebilirdi. Bu yüzden telefonun tuş kilidini kapatıp minderin üzerine koydum.
Dünya üzerinde beni böyle sevebilecek iki kişi vardı benim için. Biri çok uzaktaydı ama hep kalbimdeydi diğeri ise canımdan çok sevdiğim abimdi. Şimdi hiç tanımadığım bir insanın beni nasıl çok sevdiğini dinliyordum. Çok değişikti. Belki başka biri olsa bundan şüphe duyardım ama kalbimin derinlerinde bir yerde onun saf sevgisinin sıcaklığını hissediyordum. Bunu hissediyor olmak bile çok tuhaftı benim için. Karmakarışık duygular içindeydim. Bu yüzden bilinmeyene cevap vermek yerine arkadaşlarımla vakit geçirmeye karar vermiştim.
Kafamı hafifçe uzatıp Ayaz'a baktığımda anında gözleri beni bulmuş ve kulağındaki kulaklığın tekini çıkarmıştı.
"Ne dinliyorsun?"
Kulaklığın tekini bana uzatıp gülümsedi.
"Kulaklığı tak bir bak bakalım, ne dinliyormuşum."
Parmakları arasından kulaklığı alıp taktığımda melodiden dinlediği şarkıyı seçebilmiştim
"Çoban yıldızı ha? Güzel seçim."
"Öyle. Sever misin Teoman'ı?"
"Öz abimmiş gibi hemde."
Sözlerimin ardından kocaman gülümsemişti. Onu ilk defa bu kadar içten gülerken görüyordum sanırım. Henüz çok fazla tanışıp görüşmesekte gördüğüm kadarıyla çok fazla ne güler ne de konuşurdu. Dışarıdan tam bir soğuk nevale gibi görünüyordu.
"Başka ne tür şarkılar dinlersin? En sevdiğin şarkı ne mesela?"
Sorduğu soru üzerine her düşündüğümde istemsizce yaptığım gibi dudaklarımı büzmüş kaşlarımı çatmıştım.
"Genelde bilinmeyen hiç dinlenmemiş slow müzikleri, bilinmeyen grupları dinlerim. Slow, rock, bazen rap dinliyorum." Anladığını belirterek kafasını sallayıp tek elini kalorifere yaslayıp yüzünün altına aldığında dinlemek istediğini belirttiği için devam ettim.
"En sevdiğim şarkı genelde değişir ama sanırım şu sıralar Can Ozan - Piç. Can Ozan ve Emircan en sevdiğim slow pop söyleyen sanatçılardan olabilir. Sanki sesleri yüreğime dokunuyor. Hatta sadece dokunmuyor ya delip geçiyor resmen."
