Jessie dört duvar arasında kendini çok rahatsız hissediyordu. Odasında bir yatak bir komodin bir sandalye ve kapağında büyük boy aynası bulunan bir dolap vardı. Jessie eşyalardan çekinir hale gelmişti.
Odasına kontrole gelen iki doktordan biri diğerine Jessie'nin bilgilerini veriyordu. Bu bilgiler arasında yaşının 26 olduğuda vardı. Oysaki Jessie birkaç gün önceye dek 22 yaşındaydı.
Resmen Jessie için zaman kavramı yok olmuştu. Ne olduğunu tam olarak kavrayamıyordu. Lakin tüm olan tüyler ürperticiydi. Jessie hafızasını yoklamak için içinden önce alfabeyi saydı ama bazı harfleri hatırlamıyordu. Tekrar saydığında geçen sefer hatırlamadıklarını hatırlamıştı ama şimdi de diğer harfleri hatırlayamıyordu. Yatağına oturdu ve sayıları saymaya başladı. Bir, iki,altı, dört,yüz seksen dokuz , on beş, üç bin yedi yüz. Bunlarda neydi böyle. Sayı saymayı unutmuştu.
İçinden tekrar saymaya çalışırken iç sesine bir başkasının sesi karıştı. Bu ses .... annesinin sesiydi. Kafasını kaldırıp çevresine göz gezdirdi ve yine onu gördü. Gelinlikli kadını.
Gelinlikli kadın sandalyeye oturup Jessie'ye dik dik bakmaya başladı. Jessie kısa bir süre boyunca hareketsiz kaldı. Odaya giren hemşirenin koluna yapışıp sandalyeyi işaret etti. Konuşup anlatmaya çalıştı ama konuşma yetisini kaybetmiş gibiydi. Hemşire onunda bir manyak olduğunu mırıldanıp odadan çıktı.
Jessie dolapla duvar arasındaki küçük boşluğa oturup dizlerini kendine çekti. Artık delirdiğine ikna olmuştu. Yoksa günlerini bir akıl hastanesinde geçirecek hali yoktu. Duvardan destek alıp ayağa kalktı. Nasıl göründüğünü merak ettiği için aynaya bakmaya karar verdi.
Aynaya bakmasıyla çığlığı koparması bir oldu. Kendini o yıpranmış gelinlikle görüyordu. Ten rengi soluklaşmıştı gözleri yuvalarından fırlayacak gibi duruyordu. Derisi kemiklerini tüm hatlarıyla belli edecek kadar şeffaf duruyordu.
Jessie neye uğradığını şaşırdı. Çığlık atmaya başlayınca odaya hemşire tekrar geldi. Elinde sakinleştirici iğne vardı. Hemşire Jessie'ye yaklaştı tam iğneyi vuracakken Jessie yine gelinlikli kadını gördü. Ama kadın bu sefer tanımadığı bir yüz ifadesi takınıyordu.
Gelinlikli kadın yaklaştı ve hemşirenin elinden iğneyi aldı. İğneyi alır almaz hemşirenin şah damarına saplayıp içinde gereğinden daha uzun ve daha derin tuttu. İğneyi çektiğinde hemşirenin boğazından kan fışkırıyordu. Jessie dehşet içindeydi.
Jessie'nin çığlıklarını duyanlar odaya girdiğinde karşılaştıkları manzara hayret vericiydi çünkü Jessie'nin elinde kanlı bir iğne vardı ve odanın ortasında yere yığılmış olan boynu kanlı, cansız bir hemşire. Her yer kan gölü olmuştu. Jessie durumun farkına varınca dayanamadığını anlayıp bedeninin yere yığılmasına izin verdi.
Bölüm 3 ile karşınızda olacağız Teşekkürler ..!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelinikli Katil #Wattys2015
HorrorO, öldükten sonra yaşayan biri. O, bir katil. O, bir sadist. O, acımasız. O, ölse bile lanetleyen biri. O, GELİNLİKLİ KATİL. Ve O, "Beni Sen Öldürdün." diye fısıldayan kişi.