Uyku!

218 21 69
                                    

Ertesi gün

   Ardil uyanmış vede güzel bir duş almıştı. Bugün siyah giymeyi tercih etmişti, ilk dersine az kalmıştı. Hemen yemek yiyip gitse iyi olurdu yoksa geç kalacaktı. Birkaç dk sonra yemek salonuna girip herkese günaydın demişti. Karşılıkta alınca boş bir yere oturup tabağına kahvaltılık koymaya başladı. O sırada gelen babasının sesini duymuş ayriyetten yanağına öpücük kondurulmuştu. Öpen elbette ki babasıydı.

Mecnun B - Günaydın yavrum.

Ardil - Günaydın baba!

Dedi elinde ki salatayı bırakarak, Mecnun Bey ise oğlunun yanına oturmuştu. Şansına onun yanı boştu, gece zaten onunla uyumamıştı. Küstü diye korkmuştu ama oğlu hiçte küs gibi durmuyordu. Sadece aceleci davranıyordu.

Mecnun B - Yavrum yavaş ye, kovalayan mı var?

Ardil - Geç kalmak istemiyorum, ders ortası giremem.

Arkan - Öğrenciyken de mi geç kalmadım.

Ardil - Kaldım.

Arkan - Eee?

Ardil - Geç kaldığım derse hiç girmezdim ki hep bitene kadar beklerdim.

Ferman B - Peki gitmeyi sever miydin?

Dedi merakla vede yemeğini yerken, yeğenini hiç istekle giderken görmemişti. Zaten stajer olduğu zamanlara denk gelmişlerdi, eksik kaldıkları uzun zaman vardı. Bunun farkında olmaksa üzüyordu, o sırada Ardil yediği lokmayı yutup çayından bir yudum aldı ve amcasını cevaplamıştı.

Ardil - Severek gitmem için bir neden yoktu, zaten hocalar çok katıydı. Sayfa sayfa ödev verip sabahına isteyen, haftada bir sözlü yapan, bağırıp çağırmakla hoca olduğunu sananlar, kavga edenler çoktu.

Mecnun B - Içimden bir ses oğlun kavga edenler arasındaydı diyor.

Dedi oğluna yandan bakarak, bir cevap bekliyordu. Ardil ise çayından uzun bir yudum alarak yeniden konuştu.

Ardil - Başarılarıyla öğrencilerin gıcık kaptığı, hocaların gözdesi olduğu için azcık torpilli sevilmeyen biriydim. Sabah akşam kendimi müdür odasında fırça yerken bulsamda sonunda ceza almadam ordan çıkabiliyordum.

Arkan - Nasıl oluyor o?

Ardil - Başarılıysan, azda torpilin varsa kimse seni yargılamaz. Yani en azından benim okulda öyleydi, tabi bu lise yıllarımdayken öyleydi. Hocalarım başarılı öğrenciyi çok severdi, öyle olunca da yaptıkları saçmalıklara/ ters gelen şeylere bile susarlardı.

Atlas B - Peki üniversite yılların nasıldı?

Dedi ekmeğe çikolata süren yeğenine bakarak, aceleci halleri normaldi, geç kalmaktan yana kaygıları vardı. Her ne kadar hoca olsa bile geç kalmak gibi bir lüksü yoktu, zaten müdür bu konuda katıydı.

Ardil - Ünüversite de hepsinden az az vardı, zamanla ve her daim duyunca insan bazen başarılı olmaktan bile geri adım atıyor. En iyisi bence herşeyde ortada olmak. Çünkü başarılı olunca herkes torpilli der, tembel olunca da beyinsiz veya işe yaramaz derler. Ama ortada olursan kimse birşey demez, dengeyi de bozmamış olursun.

Mecnun B - Evlattan ders almak garipmiş.

Ardil - Herkesin bildiği/ yaşadığı farklı şeyler olur.

Arkan - Okuldan nefret ederdim, şimdi hep soğudum allah razı olsun kuzen.

Dedi yüzünü buruşturarak, Ardil'se kıvrılan dudağıyla bol çikolata sürdüğü ekmeği yemişti. Son bir parça daha yedikten sonra mendille dudağını silip tekrar konuştu.

Yürek Ateş-iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin