Başlama tarihini alayımm 👉
Yeni kitabıma hoş geldinizzzzz, umarım beğenirsiniz.
...
Ne adamlar vardır,
Adamlar, dışında kalır.
Ne adamlar vardır,
Adını tam taşır.
Özdemir Asaf
...Bazı anlar vardır, her şeyi başaracağınızı sanırsınız. Ve bir öyle bir an vardır ki, elinizde ki her şey yerle bir olmuş. Bunu düşünüyordu genç adam tabuta bakarken, daha dün omuz omuza çarpışmıyor muydu o cansız bedenle?
Kardeş bildiği adamdı o tabutta ki cansız beden. Kan bağı yoktu belki ama kardeşinden daha çok severdi genç adam Akif'i. Akif ya, Deli Akif. Gitmişti. Şimdi arkasında ne çok şey bırakmıştı Akif. İntikam hırsı acısına daha ağır basan, kanı yerde kalmasın diye gözlerini kırpmadan ölüme gidecek arkadaşları ve biricik kız kardeşi.
Sadece küçük bir an dedi genç adam içinden, daha dikkatli olsaydım ölmeyecekti. Benim yüzümden öldü. Eğer daha dikkatli olsaydı çatıda ki teröristi görürdü. Ve Akif onu kurtarmak için önüne atlamazdı. Dört kurşun yemezdi. Kardeşi hayatta olurdu. Allah biliyordu ya, kendini asla affetmeyecekti. Bir Bozkurdu daha toprağa vermişti bu vatan onun yüzünden, kendini nasıl affetsindi?
Avucunun içinde ki mermiyi parmaklarıyla öyle bir kavrıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu. O tabutta yatan kendisi olmalıydı, Akif değil. Hâlbuki söz vermişti Akif'e daha beraber kız istemeye gideceklerdi. Peki ya Pınar'a ne diyecekti? Sevdiğin adam benim için kendini feda etti, özür dilerim mi? Bir sevdayı özür dilerimle mi bitirecekti?
Cenazenin olduğundan kimsenin haberi bile yoktu. Çünkü eğer bir MİT istihbaratçısıysanız ölünüzden kimsenin haberi olmazdı. Askerseniz de değişmiyordu durum. Çıkardı bir spiker, kırk beş saniyede 'Akif Yağız şehit düştü' derdi, biterdi. Kırk beş saniye. Koskoca bir ölümü, vatan sevgisini kırk beş saniyeye sığdırırlardı.
Bir sevda bitmişti. Bir kadın sevdiği adamı toprağa vermişti.
Bir tim intikam yemini etmişti. Bir bozkurt toprağa verilmişti.
Bir kız kimsesiz kalmıştı. Tek ailesini, her şeyini, abisini kaybetmişti.
Ve bir can dostu düşünün. Kardeşi bildiği adamın intikamı için gerekirse canını vermekten korkmayan bir asker.
Genç adam terli avuçlarında ki mermiyi tabutun üzerine koydu. İntikam hırsıyla. Ardından sekiz mermi daha tabutun üzerine düştü. Hayır, bu bir askerin yemini değildi. Bu bir timin ölümüne verdiği bir sözdü.
"Eğer kanını yerde koyarsak," Dedi genç adam tabutun üzerinde ki dokuz mermiye bakarak. "Ant olsun ki aldığımız nefes ciğerimize bir daha girmesin!"
Ve ardından sekiz kişi tekrar etti.
"Ant olsun!"
Al bayrağa sarılmış tabutun üzerinde ki mermiler birer birer düşerken genç adam atik bir hareketle merminin birini tuttu. O kadar hızlı tutmuştu ki kimse onun mermiyi aldığını görmemişti. O mermiyi almıştı, çünkü ne yapacağını çok iyi biliyordu. Mermiyi üniformasının cebine koyduktan sonra diğer tim arkadaşları gibi tabutun bir köşesine geçti. Son uğurlama, işte şimdi her şey bitiyordu.
Hep beraber tabutu kaldırdıktan sonra ağır ve sert adımlarla cenaze törenini yapılacak alana ilerlediler. Her adım atışlarında koskoca ordugah titriyordu. Titresindi, Akif gitmişti, çok muydu ordugahın bile arkasından titremesi? Deli Kurta bir sözü vardı genç adamın ve bu sözü tutmaya sonuna kadar devam edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL KOKAN BARUT
أدب المراهقينÖlmek için yetiştirilmiş bir tim; Gölge Timi. Onlar birer bombaydı, ölüm günleri bile belirlenmişti. Onlara Ölümün Gölgeleri derlerdi, çünkü siz Ölümün Gölgesinin üzerinize çöktüğü zaman anlardınız ölümle aranızda olan bir adımı. Kurallar vardır örn...