İnsanları insanlar öldürür, silahları değil."
Nefes alıp verişim düzensizdi ve kalbim göğüs kafesimi parçalamak üzereydi. Alnıma biriken soğuk ter damlacıklarını elimin tersiyle sildim. Üzerimdeki bluz terden bedenime yapışmıştı. Hissetmiyordum, sanki bedenim uyuşmuş gibiydi.
Karşımda duran yüze baktım, menekşe rengi gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu. Kaşlarımı çattığımda elindeki telefonu gösteriyordu.
"Ne istiyorsun benden Zeynep?" derken hala koşu bandında koşuyordum.
"Ecrin! Bizi meraktan çıldırtmaya mı çalışıyorsun sen?"
"Gerçekten seninle uğraşamam." Omuz silktim, çok da umurlarındaydı sanki beni çok merak ediyorlardı.
"Sen manyak mısın? Beş saat spor yapmak da nedir?"
"Rahat bırak beni!" Zeynep'in bu ukala tavrı beni sinirlendirdi ve telefonumdan 'Maroon 5 - Animals' açarak dinlemeye başladım. Onu duymak istemiyordum.
Benim umursamaz davranışım karşılık, Zeynep yavaş adımlarla yanıma ulaşıp, ben koşu bandında koşmaya devam ederken bir anda gelişi güzel düğmelere bastı ve hızlanan bant yüzünden geriye doğru savrulup tepetakla yere düştüm.
Popom gökyüzüne bakarken, kafam da neredeyse bacaklarımın arasına girmişti.
Zeynep, tüm spor salonuna benim bu halimi ilan etmek ister gibi kahkahayı patlattı. "Çarpılmışlara benzedin kızım ya."
Sinirle iki büklüm bedenimi kıpırdatınca her yanıma iğneler battı. "Ahhh!"
Yuvarlanmaya başladığımda Zeynep koşturarak yanıma geldi ve beni kollarımdan tutup kaldırdı. Aynı zamanda gülme krizine girmişti. Elimle onu itekleyip düz durmaya çalıştım.
"Ne yapsaydım? Transa girdin resmen durmak nedir bilmiyordun!" diyerek kendini savundu.
"Düşünüyordum." Elindeki havluyu kapıp yüzümü ve boynumu silerken aynı zamanda topallayarak soyunma odasına ilerlemeye başlamıştım. Zeynep'te beni takip edip arkam sıra gelerek.
"Burak mevzusu değil mi?"
Soyunma odasına geldiğimde ise bağladığım fönlü saçlarımı serbest bıraktım. Belime doğru düştü ve bir yanda
"Evet! Burak mevzusu sanki bizim babamız gibi davranıyor."Ayaklarımdaki spor ayakkabıları çıkarıp yüksek stilettoları giyip ayağa kalktım, "Aziz Duru örnek alınmayacak adam mı?" Ellerini birleştirip gözlerini tavana dikti. Zeynep, her zaman böyle neşeli ve cıvıl cıvıldı. Zeynep, Pamuk hala'nın torunuydu ve onun kardeşiydi. Aytuğ'nun, Zeynep ile dosttan ziyade kardeş gibi büyümüştük. O kadar güzel bir kızdı ki ister istemez ona bakarken derin bir nefes almak zorunda kalıyordum. Omuzlarına kadar gelen kıvırcık siyah saçları, beyaz teni, uzun oval suratı ve iri menekşe gözleri ile herkesi büyülüyordu.
"Babamın tarzına örnek almasından bahsetmiyorum ben Zeynep, Burak bizim babamız gibi davranması sinir bozucu," diyerek elime, jean bilek hizasında biten dar paça pantolonumu giyinip pantolonun fermuarını çektim.
"Belki de sizi koruyordur, Ecrin " dedi.
Kırmızlı ojeli tırnaklarımla krem renkte top crop giydim. İnsanların hayatına burnumu sokan birisi değildim; fakat onların davranışları ister istemez merakımı artırıyordu. İkisinin bu akşamki aile yemeğinde birdenbire ortadan kaybolması, hatta ikisinin de aynı anda ortaya çıkması normal değildi. Üstelik geldiklerinde ikisi de fena halde dağılmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNU BOZUYORUM (Kitap Oluyoruz)
Mystery / ThrillerEcrin Duru, beş sene sonra kasabaya döndüğün de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kirli oyunlar dönüyordu. Herkes bu oyundaydı. Sırların ardına gizlenmiş ailesi bile... Peki kız kardeşi Nisa bu oyunda yeri neresindeydi? Peki gerçekte neydi o...