Nihayet yine ilk defa gördüğüm bu bara varmış, pembelinin kolundan bir saniye bile ayrılmadan içeri adımlamıştım.
Buranın daha değişik bir aurası vardı. Fazlaca gürültülü çalan bir müzik yoktu, etraf gayet düzenli gözüküyordu ve insanlar genelde oturup sohbet ediyordu. Bir bara göre fazla sakin olması beni şaşırtmıştı.
Yine kafamdan tonlarca düşünce geçerken az ileride gördüğüm sarışın ile duraksamıştım. Tabi artık sarışın denilirse. Geçen hafta onu siyah saçlı hayal etmekten kendimi alıkoyamazken, şuan karşımda canlısının durması dumura uğramama neden olmuştu. Gördüklerime inanamayıp bir kaç kez gözümü kırpıştırmış ve gördüğüm kişinin cidden Taehyun olup olmadığını idrak etmeye çalışmıştım.
Aslında beni şaşırtan ona bu denli yakışan sıradan siyah rengi değildi. Asıl sebebim onu ilk defa bu kadar güler yüzlü görmemdi. Şuan onu bu hâlde gören her kimse, asla onun bir soğuk nevale olduğuna inanmazdı.
Hayatımda gördüğüm en güzel gamzeleri açığa çıkaran Taehyun beni ona hapsederken, bu gülüşe neden olan kişiye çevirmiştim kafamı.
Taehyun'a asla benzemeyen, ve aynı onun gibi -eski hali diyelim ona- sarı saçlı hoş bir çocuk duruyordu hemen yanında. Edindiğim bilgilerle onun Huening olduğu elbette anlayabilmiştim.Yeonjun beni hafiten yanında sürüklerken nihayet Taehyun bizi farketmiş, benle göz göze geldiğinde hafiften gülüşünü soldurmuştu.
Niye yüzün düştü sarışınım? Sen değil miydin beni bu denli parçalara ayıran. Ben sadece empati yapmanı istemiştim. Oysaki çok yakışıyordu gülümsemek sana...
İrislerimiz hâlâ kesişirken, bana da bir gün öyle bakmasını dileyerek yerime geçtim.
Onlar sohbetine devam ederken yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle dikkatimi oraya vermiştim. Daha az önce Taehyun'ın yanında oturan sarışın, şimdi bana el uzatmış, aynı abisi gibi pırıl pırıl gözlerle bana bakıyordu. Gülüşüne karşılık verip elini sıktığım vakit konuşmaya başladı.
"Beomgyu'ydu değil mi?"
Kafamla onu onaylamış ve ellerimizi eski haline getirmiştik.
"Abim çok bahsetti senden"
Demesiyle kafamı istemeden Taehyun'a çevirmiştim.
Onu hâlâ siyah saçlı görmeye alışamamışken, kolları bağlı beni izlemesi yutkunmama neden olmuştu. Ardından tekrar başımı Huening'e çevirmiş ve konuşmuştum."Ya öyle mi?"
"Başına gelenlerden dolayı üzgünüm. Benzerini bende yaşadım diyelim"
Yüzüm hafiften düşerken karşımdaki çocuk paniklemiş ve konuşmaya devam etmişti.
"Üzgünüm seni üzmek istememiştim"
"Hayır hayır. Taehyun bana anlattı. Hatta senin için endişelenmiştim tanıştığımız çok iyi oldu"
Tekrar suratına parlak gülümsemesini yerleştirirken ellerini çırpıp yeniden bana uzatmıştı.
"Bunu unutalım ve baştan başlayalım. Kai Kamal Huening. Kısaca Kai demen yeterli"
Aynı şekilde gülümseyerek elini tutmuş, ve ilk defaymış gibi kendimi tanıtmıştım.
"Choi Beomgyu"
+×+
Gecenin ilerleyen saatlerinde Yeonjun sıkılıp yanıma gelmişti. Zaten genelde sıkılınca gelirdi bana.
"Fıstık noldu sesin soluğun çıkmıyor"
Göz devirip ona kırgın olduğumu belli edercesine konuşmaya başladım.
"Beni şöyle tanımadıklarımın olduğu yerlere sokuyorsun sonra bir başıma bırakıyorsun. Sıkılıyorum Yeonjun"
Pembeli tatlılık yapıp gönlümü almaya çalışsa da trip atmaya devam etmiştim. Bu esnada çok geçmeden masa iyice kalabalıklaşmaya başlamıştı. Hepsi birbiriyle ne zaman tanıştı aklım almıyordu ama bugünün doluluğunu Kai'nin gelişine bağlamıştım.
Etraftaki simaları aklıma yerleştirmeye çalışırken gözlerim yine istemeden Taehyun'ı bulmuştu.
O yine başkalarına çukurlarını bahşederken, ondan başkasını görmeyen irislerim bilmem kaçıncı kes üstünde turluyordu. İçine giydiği hafif boğazı açık beyaz tişörtün üstüne attığı deri ceket ve yırtık mavi kotuyla Taehyun benim güzellik algımı baştan yazmıştı. Her seferinde kendine hayran bırakırken o, beni görünce düşen gülümsemesi içimi acıtmış ve aramızda hiçbir şey olmadığını yüzüme çarpmıştı.Dakikalar iyice ilerlerken modum iyice düşmüştü. Yeonjun ise durmamış oyun oynayalım diye tutturmuştu.
"Bayadır doğruluk mu cesaret mi oynamıyorduk herkes tamamsa oynayalım"
Masadan onaylar nitelikte mırıltılar çıkınca pembeli yine şişesini almış ve ortaya koymuştu.
"Ucu sorar götü cevaplar"
Ardından şişeyi çevirmişti.
Çoğunluk, sabaha kimsenin hatırlamayacağını düşünerekten doğruluğu seçmiş ve sırlarını dökmüştü. Zaten masa bir hayli kalabalık olduğundan bana da pek sıra gelmemişti.
Yavaştan uykum gelirken duyduğum tek şey pembelinin tanımadığım bir çocuğun ağzından laf almaya çalışmasıydı. Nihayet amacına ulaşınca bana dönmüş ve göz kırpmıştı.
"Bekle ben seni keyiflendirmesini iyi bilirim"
Dediklerini anlamamış ve heran kapanmak için can atan göz kapaklarımla biraz daha savaşmıştım. Ta ki şişenin ucu Taehyun ve beni gösterene kadar.
Anlık bir şokla kendime gelmiş, sanki 2 saniye önce kapanmaya yeltenmemişler gibi gözlerim açılmıştı. Yeonjun'un dedikleri tekrar kafamda dolanmış ve şimdi ne demeye çalıştığını anlamıştım. Ona bunu nasıl yaptığını sormayı kafama not ettikten sonra nihayet kahvelerimi Taehyun'la kesiştirmiştim."Doğruluk mu cesaret mi?"
Aynı şekil gözlerimin içine bakarken bir saniye bile duraksamadan cevabını vermişti.
"Cesaret"
Doğruluk demesini beklerken ters köşe yapması hoşuma gitmişti ve onu buna pişman etmek için kelimelerin ağzımdan dökülmesine de izin vermiştim.
"Beni öp"
Yüz ifadesinin aldığı şekli izlerken merakla ne yapacağını bekliyordum.
"Bunu yapmayacağımı biliyorsun"
Masada bir sessizlik oluşurken bunu fırsat bilip yerimde doğruldum ve alaycıl gülüşümü yüzüme yerleştirdim.
"Geçen hafta öyle demiyordun Kang. Şimdi ne değişti?"
Dememle şaşkınlık nidalarının yükselmesi bir olmuştu. O yerine çakılmış bir şekilde otururken son kez irislerine bakıp yerimden kalkmış ve hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmiştim.
_______________________________________Böyle göt gibi kalırsın kang xsnxmdskdkcd
Kuytu köşede öpüp yatağa atıyor milletin içinde yok olmaz
Tch tch
BU ARADA TAENİN KOMBİN>>>
Şuna bakıp ağlaya ağlaya betimledim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Yabancı // Taegyu
Fiksi PenggemarAnnesinin ölümünden sonra 12 yıl boyunca doğup büyüdüğü kasabasına adım atmayan Choi Beomgyu, bu yaz tatile gelmiştir. Ama daha ilk günlerden kalbini bu denli çarpıtan sarışının aslında çocukluk aşkı olduğunu bilmiyordu...