14_HÜKÜMDAR

16 3 3
                                    

Keyifli okumalar

"İnsanlar, bazen bencil davranabilirler. Ama ben, konu sensen her zaman bencil davranabilirim."

1. Yaşam.

Sonunda üzerimdeki elbisenin korsesini genişlettiğimde rahat bir nefes alarak ipleri rahat bıraktım. Tanrım… zamanın güzellik anlayışı yüzünden bir gün nefessizlikten ölecektim.

Çizmelerimin sağlamlığını kontrol ederek tozlanmış parşömen kağıdını açtım. "Harika, bunu çizen kişiye minnettarım."

Tozları üflediğimde çayırın içinde havaya karıştılar. Haritanın üzerindeki çizgilere bakarak kaşlarımı çattım. Sağa döndüm. "Bu taraftan… ımm, hayır soldan."

"Ver şunu," diyen abime ters ters baktım. "Bana şöyle bakmayı kes, kendini bir kez daha benim elimle kesmeni göze alamam. Gidip şu koruyucuyu bulalım."

"Sen bir ejdersin!" Dedim hararetle. Aynı kandan olduğumuz için istese bile bana zarar veremezdi. Bunu teyit etmiştim. Bu büyüyü bozabilmek için onun dışında bir şeyle kendimi öldürmeliydim ki daha sonraki yaşamlarımda büyü geçersiz olsun.

Bazen neden bir cadı ve bir ejderin bu kadar iyi anlaştığını ve çocuklarını birbirine bağladığını çok sorguluyorum. Yani, annem ve abimin annesi bir olarak ikimize büyü yapmışlardı. Birbirimizi öldürmememiz için.

Bu yüzden onun elini tutarak kendi karnıma sapladığım o bıçak, beni öldürmemişti.

Acısını tekrar hissederken yüzümü buruşturmamak için kendimi zorladım. Benim suçumdu, bu acıyı ölene kadar çekecektim.

Tıpkı diğerleri gibi. Kılıç kesikleri, yanıklar, zehirler ve daha bir çoğu. Küçük bir çocukken düşüp dizlerimi parçaladığımda o anı hatırlamıyor olmam, o anki acıyı hissetmemi engellememişti. Hâlâ o acıyı dizlerimde hissedebiliyordum.


Ama şimdi kendim ölürsem büyü bozulacaktı.

Önümdeki ormana bakarken yüzümü buruşturdum. Kesinlikle yaptığım şeyin adı delilikti. Yaşamak istiyordum ama her gün ölüyor gibiydim. Ölmek tüm acılarıma son verirdi. Ama ben yaşamak istiyordum. Acıları unutabilmek ve yaşamak istiyordum. Bunu istiyorsam Hükümdar'a istediği şeyi vermeliyim.

Ve o adam, duygulara takıntılı manyağın tekiydi. Sizi görür, ruhunuza kadar iner ve en baskın olan vazgeçilmez duygularınızı sizden isterdi. Onu vermezseniz size asla yardım etmezdi.

O dokuz ırkın koruyucusuydu. Her ırkın özelliklerini taşırdı. Onların yaratıcısı olduğunu düşünenler bile vardı.

İnsanlar. Hayvanlar. Bitkiler. Lanetliler. Ruhaniler. Koruyucular. Karmalar. Çoklu evrendekiler ve denizdekiler.

O her şeyin ve herkesin koruyucusuydu.

Ama bencil piçin tekiydi. Tek bir duyguyu isterdi ve eğer kabul etmezseniz takıntı haline getirme ihtimali de vardı.

Bunu göze almak zorundaydım. Zaten unutamıyordum hiçbir şeyi. Bir duyguyu daha benden alsa hiçbir şey fark etmezdi. Ben, ölüme mahkumdum.

Kabul etmezse, ne yapacağımı bilmiyordum. Çaresizce bir kuyunun dibinde, çamurlar içinde oturmuş, kollarımı dizime sarmış ve kanlı dolunayı izlerken kurtulacak bir yol arıyordum. Ben buydum. Çaresiz ve aciz.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RUH KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin