3' Ödev

259 156 436
                                    

Medya Alev

Naz...

Yine ve yine bir okul gününe merhaba! Hayat zor ve Naz yine okula gidiyor.

Sırtımdaki iki kilo bilgisayar çantamla sınıfıma gelmiştim. Sabahın daha sekizi olduğundan mıdır bilmem ne Mehmet hocaya ne de Alev'e denk gelmemiştim. Hayır yani denk gelmek istediğimden de değil de  o nottan sonra hafta sonuyla beraber  5 gündür hocayı görmemiştim. Hiç merak etmiyorum da.

Neyse Naz, senin bir sürü kodun var yapman gereken, onlara dön kızım sen.

Sınıfa giren hocayla derse başlamıştık. O anlatırken bizde bu yılki projemiz hakkında çalışıyorduk. Herkes bir işletme seçip ona özel bir uygulama tasarlayacaktı. Cafe gibi ortamları daha tatlı bulduğum için Karaköy'de bir Cafe tercih etmiştim. Mini mini bir sıkıntım var ki, o da hangi Cafe olacağı?

Onu da çözsek tadından yenmez!

"Herkes mekanları seçti mi arkadaşlar? Programa uyumamız gerekiyor." işte benim tabiri uygunsa zort olduğum yer. Hemen hemen herkes el kaldırırken her ne kadar gerilsem de el kaldırmayan azgınlığı görünce içime bir su serpilmişti. Demek ki hala benim gibi üşengeçler de var bu dünyada. Yaşasın üşengeçler!

" Herkes en kısa sürede halletsin artık bu mekan seçimini. Daha bir sürü işiniz var." hocanın sitemiyle o tahtaya dönerken bende ekranıma geri dönmüştüm.

Çok kolay sanki mekan bulmak! Kolaysa sen bul! Ben bulamadım çünkü.

🌕🌕🌕🌕

"Allah seni alsın ya!"

"İnsan hiç kankasına bunu der mi ya? Ayıp ayıp!"

"Kankamız beni dipsiz kuyulara sürüklerse neden olmasın?"

"Lan alt tarafı benimle Cafe Cafe gezeceksin! Canını mı istedim kız ben senden?" madem başımda iş var, o zaman Alev' siz olmaz!

Ders çıkışı bahçede banklarda birinde onun çıkmasını beklemiştim. Malum hocamız 3 saat blok yapınca biraz fazla beklemiştim ama neyseki  bununla canım arkadaşımı ikna edebilirim.

İkna desen bende var!

" Kızım akşama kadar ayaklarım kopar benim ya!" gösterdiği ayakkabılarla onu onaylamıştım. Kafam kadar topuk giymeyi sevdiği için sonucumuz ben yalnız kalmıştım. Evi dibimizde de inat etti bir kere gelmez o. Bir daha dersine girmem diye de tehdit edemem çünkü o da benim dersime giriyor. Her derse çekemem ben bu yolu.

El mecbur kendi kendine dolanacaksın kızım sen. Senin kaderin bu!

"İyi git sen, ben kendi kendime dolanırım zaten. Mal gibi gezer gezer dururum. Naz kim ki zaten değil mi?" acındırma işe yaramış mı diye arkama dönecektim ki Alev gitmiş yerine de bizim malum hoca gelmişti.

Allah'ım ben şimdi nereye kaçayım? Kaçacak noktam da yok! Alev sen asıl nereye kaçtın? Seni geberteceğim valla bu sefer!

Mehmet hoca bana yine o samimi gülüşüyle bakıyordu. İkimizde durmuş öyle birbirimize bakarken bu sessizliği bozanın ben olacağım da belli olmuştu.

"Merhabalar hocam." en sevimli halimle gülmeye çalışmıştım.

"Merhabalar küçük hanım." banka oturup benimde oturmamı beklemişti. Bende hemen oturup önüme bakıyordum. Hani bir his olur ya birisinin sana baktığını anlarsın, heh tam da o tarz bir hisle Mehmet hocanın bana baktığını hissediyordum. Ona dönmemle de bu doğrulanmış olmuştu. Maviş maviş gözlerini benden ayırmadan benim hareketlerimi izliyordu.

Kodların ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin